Bazı mükelleflerin yurt içindeki ticari faaliyetlerine bağlı olarak bazı hizmetleri yurt dışında almakta oldukları bu hizmetleri yurt içindeki ticari faaliyetleri ile birleştirmek suretiyle yurt içinde (Türkiye’de) yararlanmaları neticesinde belgelendirdikleri yurt dışı hizmet faturalarını gider yazmaları yanında sorumlu sıfatıyla vergilendirilmesi de söz konusu olmaktadır.
STOPAJ AÇISINDAN
Yurt dışında yerleşik kişi ve kurumların, Türkiye’de ki gerçek ve tüzel kişilere verdikleri hizmetler nedeniyle elde ettiği gelirler, vergi anlaşmalarında aksine hüküm olmaması kaydıyla Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. Yurtdışına yapılan bu ödemeler üzerinden KVK’nun 30. maddesi çerçevesinde BKK ile belirlenmiş oranlarda stopaj yapılmalı ve muhtasar beyanname ile beyan edilmelidir.
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapmasında stopaj yapılabilmesi için;
● Hizmeti sunan yurt dışında mukim bir kurum olmalıdır.
● Yapılan hizmetin niteliği itibariyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapmasında tevkifata tabi olması gerekir.
● İlgili ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olmamalıdır veya vergi anlaşmasında stopajı engelleyici bir hüküm bulunmamalıdır.
Buna göre yurt dışından sağlanan;
● Elemanların ücretleri (yabancı bir kuruluşun elemanının Türkiye’deki bir firmanın personeli veya yöneticisi olarak çalışması “serbest meslek” kazancı olarak nitelendirildiğinden bu nedenle yabancı kuruluşa yapılan ödemeler KVK’nun 30. maddesi uyarınca stopaja tabidir.),
● Mühendislik, montaj, danışmanlık, eğitim hizmeti, özel yazılım yaptırılması, tercüme yaptırılması gibi serbest meslek hizmeti niteliğindeki hizmet bedelleri,
● Kiralama hizmeti karşılığında yapılan ödemeler (Finansal kira veya normal kira),
● Borç verme, mevduat ve benzeri fonlamalar karşılığında ödenen faizler,
● Yurt dışından yapılan mal tedarikine bağlı vade farkları,
● Telif, imtiyaz, ticaret unvanı, marka, know-how ve benzeri gayrimaddi haklar için ödenen bedeller veya kiralar,
gibi, GVK’nın 94 veya KVK’nun 30. maddesi kapsamında bulunan ödemelerde, vergi anlaşmasında stopajı önleyen bir hüküm olmadığı sürece, gerekli oranlar üzerinden stopaj yapılması gerekmektedir.
Bununla beraber;
● Her nevi komisyon ödemeleri,
● Yurt dışında yapılan ilan veya reklam bedeli ödemeleri,
● Yurt dışında gerçekleşen taşıma bedeli ödemeleri,
● Sigorta primi ödemeleri,
● Yurt dışında yaptırılan fason iş bedeli ödemeleri,
● Gözetim ücreti ödemeleri,
● Yurt dışı seyahatlerde ortaya çıkan ödemeler (otel, lokanta, ulaşım, haberleşme vs.),
● Fuar katılım ücreti ödemeleri,
● Uydu kirası ödemeleri,
ile sair benzeri ödemeler, “ticarî” nitelikli olduklarından stopaj kapsamına girmemektedirler.
Yurt dışında yerleşik kişi ve kuruluşlardan hizmet ithal edilmesi, gümrükleme işlemine tabi olmayıp, hizmeti alan Türkiye mukimine, KDV ve Stopaj sorumluluğu getirebildiğinden mal ithaline göre farklılık arz etmektedir.
Bu vergilendirme ise, sorumlu sıfatıyla KDV ve Stopaj yönünden vergilendirilmesi işlemidir. İlgili hizmetlerin nasıl vergilendirileceği konusuna açıklık getirmek için, öncellikle yasa hükümleri çerçevesinde hizmet, hizmet ithalatı, hizmetin Türkiye’de değerlendirilmesi ve yararlanılması konularına açıklık getirilmesi gerekmektedir.
KDV AÇISINDAN
Bilindiği üzere KDV Kanunu’nun konusuna Türkiye’de yapılan işlemler girmektedir. İşlemlerin Türkiye’de yapılması aynı Kanun’un 6. maddesinde;
a- Malların teslim anında Türkiye’ de bulunmasını,
b- Hizmetin Türkiye’ de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’ de faydalanılmasını ifade etmektedir.
Kanun hükmünden hareketle hizmetin Türkiye’de yapılmasından; söz konusu işlemin Türkiye’de gerçekleşmesini anlamak gerekmektedir.
Hizmetten Türkiye’de yararlanılmasından ise, 17, 26 ve 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri’ndeki ifadelerden hareketle; “Türkiye’ye getirilen hizmet, Türkiye’deki firmanın Türkiye’deki faaliyeti ile ilgili ise, hizmetten Türkiye’de faydalanılmıştır; hizmet Türkiye’deki faaliyetlerle ilgili değilse, sonuçları Türkiye dışında doğuyorsa Türkiye’de faydalanılmamıştır.” şeklinde açıklamak mümkündür.
Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu 15 seri no.lu KDV Genel Tebliği’nde, yurt dışından sağlanan hizmetlere ait KDV’nin hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edileceği açıklanmıştır. Dolayısıyla yurt dışından sağlanan ve KDVK’nın 1/2. maddesine göre hizmet ithali kapsamında değerlendirilen işlemlere ait KDV’nin, hizmetten yararlanan Türkiye’ de mukim kişi ve kuruluşlarca sorumlu sıfatıyla verilecek olan 2. no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek bağlı bulunulan vergi dairesine ödenmesi, 1 no.lu KDV beyannamesinde de gösterilerek indirilmesi mümkün olacaktır.
Faydalanma Türkiye’de olmak ve KDV’yi önleyen özel bir hüküm bulunmamak kaydıyla;
● Yurt dışından teknik hizmet, montaj hizmeti veya danışmanlık hizmeti alınması,
● Yurt dışından gayrimaddî hak alınması veya kiralanması (know-how, marka vs.),
● Yurt dışından kiralanmış menkulün (meselâ bir iş makinesinin) Türkiye’ye getirilip kullanılması,
● Yurt dışından yazılım hizmeti alınması,
● Yurt dışından tamir-bakım hizmeti alınması,
● Yurt dışından yapılan mal tedarikine bağlı vade farkları,
● Bir yurt dışı firmanın personeli olan kişinin, geçici süreyle Türkiye’de görev yapması
gibi hizmetler KDV sorumluluğu gerektirmektedir.
Yurtdışından alınan bir hizmette KDV sorumluluğunun doğmaması için;
● Bu hizmet, KDV’nin konusuna girmeyen bir hizmet olmalıdır,
● Hizmet, Türkiye’ye ithal edilmemiş (Türkiye’de icra edilmemiş ve Türkiye’de faydalanılmamış) olmalıdır,
● İthal edilen hizmet, KDV istisnasına konu bir hizmet olmalıdır.
Yurtdışından alınan ve bu üç şartın sağlanamadığı tüm hizmetler, KDV sorumluluğu gerektirmektedir. Hizmeti yapanın mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında vergi anlaşması bulunması, vergi anlaşmalarının KDV’ni kapsamaması sebebiyle, KDV sorumluluğunu etkilememektedir.
SONUÇ
Yurt dışında mukim kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, gümrükleme işlemine tabi olmayıp, hizmeti alan Türkiye mukimine, KDV ve Stopaj sorumluluğu getirmektedir. Ancak, bu işlemler için ithal edilen hizmetin KDV’nin konusuna girmesi ve vergiden istisna edilmemiş olması gerekir. Ayrıca gelir ve kurumlar vergisi stopajı yapılabilmesi için de yapılan hizmetin GVK’nın 94. maddesi veya KVK’nın 30. maddesi uyarınca tevkifata tabi bir işlem olması ve aynı zamanda karşı ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması olmaması veya anlaşmada stopajı önleyici bir hüküm bulunmaması gerekir.
Yurt dışından sağlanan hizmetler karşılığı, yurt dışındaki kişi veya firmalardan belge alan mükellefler, bu belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri belgenin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde mükellefler bu belgelerini yurt dışı temsilciliklerince tercüme ettirmek zorundadırlar. Hizmetin türü ile faydasının yurt içi ve yurt dışı değerlendirme sonucuna göre de vergilendirilmesi gerekmektedir.
Yüksek tutardaki faturalar için yurt dışı temsilciliklerimizin onayı mutlaka aranmalıdır. Aksi halde, gelişen teknolojinin de etkisiyle, bazı mükellefler, kendi hazırladıkları ya da bastırdıkları faturaları, yurt dışından almış gibi düzenleyerek, kayıtlarına gider olarak yazabilirler. Bundan da trilyonluk vergi kaybı doğar. Uygulamada inceleme elemanlarının vergi incelemesi sırasında yurt dışına gidemediği ve yurt dışında karşıt inceleme yapamadığı da göz önüne alındığında, olayın önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Hizmet faturasının geç intikal etmesi halinde ise, KDV’nin faturanın düzenleme tarihinin ait olduğu vergilendirme döneminde beyan edileceği hususu dikkate alınarak sorumlu sıfatıyla KDV beyanının VUK’‘nun 371. maddesine göre, pişmanlıkla yapılması ve ödenmesi bu şekilde ödenen KDV’nin ise ödemenin yapıldığı yıl aşılmamak suretiyle indirim konusu yapılması gerekmektedir.
Hizmetle ilgili fatura ve benzeri belgenin, hizmetten faydalananın eline muhtelif nedenlerle gecikmeli olarak geçmesi de sıklıkla rastlanan bir durumdur. Bu şekilde, gecikmeli olarak KDV sorumlusuna ulaşmış belgeler bakımından beyan zamanı konusunda da tartışma yaşanmaktadır. Bu durumda belgenin vergi sorumlusunun eline geçtiği tarih (tebellüğ) itibariyle beyan edilmesi gerekmektedir
Benzer Konular:
Adres: Kızılay Atatürk Bulvarı No:64/25 Çankaya/ANKARA | Telefon:(312) 419 80 08 | Mail: [email protected] | web Tasarım: kızılayWeb | © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.