Anasayfa / DANIŞTAY HUKUK KARARLARI / YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN KANUNİ TEMSİLCİ SIFATIYLA YETKİ DURUMU

YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN KANUNİ TEMSİLCİ SIFATIYLA YETKİ DURUMU

Vergi alacağının doğduğu dönemde kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğu bulunmayan yönetim kurulu üyesinin, VUK’un 10. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri ile takibinde hukuka uyarlık bulunmadığı hk.

İstemin Özeti: Davacı adına, yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu (…) Spor Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.’nin ödenmeyen 2001 yılı Ağustos dönemine ait damga vergisi borcunun tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde kanuni temsilcilerin vergi alacağından sorumluluğunun, alacağın vergi yükümlüsü ya da sorumlusunun varlığından tamamen veya kısmen tahsiline olanak bulunmadığının tespitine ve kanuni temsilcilerin vergilendirme ile ilgili ödevleri yerine getirmemeleri koşuluna bağlandığı; olayda, davacı iddialarının araştırılması ve borçlu şirketin isim hakkı satış bedelinin, vergi borçlarını karşılayıp karşılamadığının tespiti amacıyla verilen ara kararı uyarınca Tasarruf Mevduatı Fonunca gönderilen cevabi yazıdan, (…) Spor Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.’nin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmediği, sadece Kurum’un borçlusu olduğu, Kurum tarafından, Şirketin mal, hak ve varlıklarının haczedilerek 1.305.000 lira bedelle satıldığının anlaşıldığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 75. maddesine göre borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların satış bedelinin borcu karşılamadığı takdirde borçlunun aciz halinde sayılacağı düzenlendiğinden, mal, hak ve varlıklarının satış bedeli olan 1.305.000 liranın, 13.006.339,24 lira tutarındaki vergi borcunu karşılamasına olanak bulunmayan Şirketin aciz halinde olduğu sonucuna varıldığı; bu bakımdan, 07.01.1999-06.10.2003 tarihlerinde Şirket ortağı ve kanuni temsilcisi olan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının; Şirketin paraya dönüştürülebilecek mal varlığının bulunması nedeniyle, düzenlenen aciz fişinin hukuken geçerli olmadığı; kendisinin, vergi alacağının doğduğu dönemde, Şirketin kanuni ödevlerini yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Karar: Temyiz başvurusu; (…) Spor Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.’nin ödenmeyen kesinleşmiş damga vergisi borcunun tahsili amacıyla, ilgili dönemde yönetim kurulu üyesi olan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın; davacının, ödeme emrine konu verginin beyan ve ödeme döneminde yönetim kurulu üyesi olduğunun açık olduğu gerekçesiyle reddine dair mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlığından alınacağı hükme bağlanmıştır.

6183 sayılı Kanun’un 55. maddesinde ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtildikten sonra ikinci fıkrasında; ödeme emrinde borcun aslı ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar hapis ile tazyik olunacağının kayıtlı bulunacağı düzenlenmiştir.

Bu duruma göre; kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için, vergi alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağının kalmaması ve ödeme emri ile takip edilen kanuni temsilcinin, kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğunun bulunması gerektiği açıktır.

Şirketler Hukukuna göre bir sermaye şirketi olan anonim şirketlerin kimler tarafından idare ve temsil edilecekleri Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre anılan Kanun’un 312. maddesinin birinci fıkrasında, anonim şirketlerin, esas mukavelesiyle tayin veya umumi heyetçe seçilmiş, en az üç kişiden oluşan bir idare meclisinin bulunacağı öngörüldükten sonra; 317. maddesinde, anonim şirketin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı belirtilmiş; aynı Kanun’un 319. maddesinin birinci fıkrasında ise, esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azalan arasında taksim edilebileceğinin ve bunun yönteminin tespit olunabileceği ve idare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil selahiyeti verilebileceği; ikinci fıkrasında ise, esas mukavele ile temsil salâhiyetinin idare işlerinin hepsinin veya bazılarının idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılabilmesi konusunda, umumi heyete veya idare meclisine salâhiyet verilebileceği hükme bağlanmıştır.

Belirtilen bu hukuki durumdan anlaşılacağı üzere, alacağın anonim şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ya da tahsil edilemeyeceği anlaşılan kısmı için, vergi borcunun doğduğu dönemdeki kanuni temsilcilerin belirlenerek, bunlar adına alacağın tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmiş olması, kanuni temsilcilerin vergisel sorumluluğu müessesesinin kuralları gereğidir.

Olayda, (…) Spor Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.’nin 16.03.2001 tarih ve 5284 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen 15.05.2000 gün ve 14 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla Şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçilen davacının, Şirketi temsil ve ilzam hususunda yetkilendirildiği; 24.05.2001 tarih ve 5302 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen 07.05.2001 gün ve 37 sayılı yönetim kurulu kararıyla, önceki imza sirküleri iptal edilerek, temsil ve ilzam hususundaki yetkisine son verildiği, 08.05.2002 tarih ve 5543 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen 01.05.2002 gün ve 71 sayılı yönetim kurulu kararı ile Şirketi yeniden temsil ve ilzam hususunda yetkilendirilen davacının, bu yetkisinin ve yönetim kurulu üyeliğinin ise, 09.06.2005 tarih ve 6321 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen 04.10.2003 gün ve 105 sayılı yönetim kurulu kararıyla sona erdiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, vergi alacağının doğduğu dönemde kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğu bulunmayan davacının, 213 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 10. maddesi uyarınca ödeme emri ile takibinde hukuka uyarlık bulunmadığından, bu husus dikkate alınmadan verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, oybirliği ile karar verildi.

———————————————————————————————————–

Danıştay 7. Dairesi

Tarih : 25.01.2011

Esas No : 2008/917

Karar No : 2011/233

VUK Md. 10

 

Ayrıca Bakınız...

KDV’DE VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Katma değer vergisinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi ve hizmet ifası anında gerçekleşeceğinden buna ilişkin …

Kanber Kılınç (a) Mesaj Yaz!



Lütfen, Bilgilerinizi Eksiksiz Yazınız! Gönder

Mesajınız Başarılı Olarak Gönderildi!