VUK’NA GÖRE DAVA AÇMA
VUK uyarınca dava açmaya bir çok olay sebep olmaktadır. Dava konusu edilen idari işlemler, gerek tebliğ aşamasında veya gerekse tebliğden itibaren mükellefin hukukunu etkileyici sonuç doğuran kararlardır.
Merkezi ve yerel mali idarenin mükellefe yük getirici vergi ve ceza ihbarnameleri ya da zamanında tahakkuk etmeyen ve ödenmeyen yükümlülükler nedeniyle yaptırım uygulamalarına yol açan işlemleri için, bazen doğrudan yargıya gidilmekte ve bazen de, kararı tesis eden mercie veya üst idari makamlara iletilen düzeltme istemlerine alınan cevaplara göre hareket edilmektedir.
Düzenlenen raporların içeriğini ve sonucunu kabul etmemekten dolayı veya diğer nedenlere dayanarak yargıya başvurma gereği duyulan ve VUK’un değişik maddelerinde yer alan haller özetle şunlardır;
– İkmalen, Re’sen veya İdarece Cezalı/Cezasız Vergi Tarh ve Tebliği
Mükellef veya sorumlunun beyanıyla ilgili inceleme raporunun sağlam kanıtlara dayanmaması, noksanlık içermesi veya tarafların yorum / değerlendirme ayrılığı gibi nedenlerle, saptanan matrah farkı mükellefçe benimsenmemişse VUK’un 377 ve 378. maddeleri işletilmektedir.
– Vergi ve Ceza İçeren Belgenin Esasa İlişkin Hatayla Tebliği
İlgililere tebliğ edilen vesikalarda; mükellefin adı, verginin nevi veya miktarı, dava açma süresi gösterilmek ve görevli makamca düzenlenmek zorundadır. Aksi halde, hukuki değer taşımazlar ve hükümsüzdürler.
– Tebliğ Yöntemindeki Yanlışlık
Tebliğ, VUK’un 93-108. maddelerdeki esas uygun yapılmalıdır.
– Aleyhe Yapılan Düzeltme İşlemi.
Vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar ya idarece resen düzeltilir ya da üst mercie şikayete yol açar. Kişi aleyhine yapılan düzeltme ise, VUK’un 121. maddesince dava açma hakkı doğurur.
– İncelemenin Yapıldığı Yere Bağlı Dava
Vergi incelemesi, esas itibariyle VUK’un 139. maddesi ve mükellefin istemi doğrultusunda işyerinde gerçekleştirilmelidir.
Eğer, işyeri müsait değilse veya ölüm, işi terk ve benzeri zaruri nedenlerle işyerinde çalışılamazsa ya da mükellef isterse, bu durumlar tutanağa bağlanmak suretiyle inceleme dairede yapılabilir.
Bu açıdan tutanakta hüküm yoksa, mükellefin dava açma hakkı oluşmaktadır.
– Emsal Bedelinin Takdiri İşlemi.
Mükellefler dönem başı ve dönem sonları (bilanço günleri) itibariyle envanter çıkarmak ve değerleme yapmak mecburiyetindedirler.
Değerleme, alış belgeleri ve defter kayıtları dikkate alınarak ve VUK’un 261. maddesinde belirtilen iktisadi kıymetlere özgü ölçülere göre yapılacaktır.
Öte yandan, bazı varlıkların satılması halinde “emsal değer”ini tayin gereği ortaya çıkmaktadır.
Emsal bedelinin Takdir Komisyonu’nca tespit edilmesi ve oluşan bedelin uygun bulunmaması durumunda, mükellefin mahkemeye başvurma hakkı vardır.
– Uzlaşmanın Vaki Olmaması Üzerine Dava
Mükelleflerin veya yaptıkları ödemeden vergi kesmek zorunda olan sorumluların, vergi kanunlarına aykırı hareketleri nedeniyle haklarında salınan vergi ve uygulanan cezalar için uzlaşma hakkını talep etmeleri ve fakat, uzlaşmanın vaki olmaması halinde, VUK’un ek 7. maddesine dayanarak dava açmaları mümkündür.
– Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu Açısından Dava
Mükellef veya vergi sorumlusu olan tüzel kişilerle, küçük ve kısıtlılarda işletmeyi idare ve temsil yetkisi kanuni temsilcilere aittir.
Bu gerçek kişilerin vergi yasalarına aykırı hareketlerinden ileri gelen cezai ve mali sorumluluklar belli şartlarda gerektiğinde paylaşıma tabidir. VUK’un 10 ve 333. maddesi vergi ödevlerinin yerine getirilmesine ilişkin sorumluluğu kanuni temsilcilere yüklemiştir.
Kanuni temsilcilerin bu ödevlerini zamanında yerine getirmemeleri nedeniyle mükelleflerin ve vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, temsilcilerin varlıklarından alınacağını öngörmektedir.
Hatta öyle ki, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş olmaları veya tasfiye edilmiş olmaları bile, kanuni temsilcilerin önceki ve görevli oldukları döneme ilişkin sorumluluklarını kaldırmamaktadır.
Ancak, sözü edilen kişilerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu etme imkanı bulunmaktadır.
AATUHK UYARINCA AÇILABİLECEK DAVALAR
6183 sayılı Yasa’da amme alacağı olarak nitelenen kamu varlığının tahsili sırasında gerçekleştirilen idari işlemler nedeniyle borçlu sayılan kişilere açıkça tanınan dava açma hakları şunlardır;
– İhtiyati hacze itiraz,
– İhtiyati tahakkuka itiraz,
– Ödeme emrine itiraz,
– Borçlu elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiası,
– Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi nedeniyle menfi tespit davası,
– Hacizli gayrimenkul satışında ihalenin feshedilmesine dönük dava.