I-GİRİŞ :
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) göre tasfiyenin tanımı; “Tüzel kişiliği haiz şirketlerin fesih ve infisahı üzerine, şirket mevcutlarının, alacaklarının ve borçlarının tayin ve tespiti ile alacaklarının tahsil, mevcutların nakte tahvil edilerek, kanun ve anasözleşme hükümlerine göre dağıtılmasını temin eden muamelelere tasfiye denir.” şeklindedir. Anılan Kanun’un 441′inci maddesine göre, ana sözleşme veya genel kurulca ayrıca tasfiye memuru tayin edilmedikçe, tasfiye işlemleri kurumun yönetim kurulu tarafından yürütülür. İflas halinde ise; tasfiye, iflas masası yetkilisi tarafından yürütülecektir. Tasfiye halindeki kurumların tasfiye işlemleri, yetkili organlarca görevlendirilen veya ana sözleşme ya da Kanunla görevlendirilen tasfiye memurları tarafından gerçekleştirilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK), 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve TTK ile tasfiye memurlarının sorumluluklarına ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Çalışmamızda Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğuna yer verilmiştir.
II-TASFİYENİN TANIMI :
Tüzel kişiler belli amaçların gerçekleştirilmesi için kurulurlar. Bu amaca ulaşmanın olanaksız hale gelmesi veya ilgililerin mevcut koşullar altında amaca ulaşamayacaklarına karar vermeleri veyahut da kanun veya anasözleşmelerinde yer alan diğer nedenlerle infisah eder veya feshedilirler. Tüzel kişiliği haiz olan kurumların da bu şekilde sona erecekleri doğaldır. Fakat bu şekilde sona erme ani olmaz. Çünkü mevcutların, alacakların paraya çevrilmesi, borçların ödenmesi ve kalanın ortaklara paylaştırılması gerekir. İşte bu işlemlerin tümüne “Tasfiye” denilmektedir. Ancak, KVK’da tasfiyenin tanımı yapılmamış, sadece kurumların ana statülerinde tasfiyenin nasıl yapılacağı hakkında hükümler yer almıştır. Yazımızın giriş kısmında da belirtildiği üzere, Ticaret Kanunu’na göre tasfiye tüzel kişiliği haiz şirketlerin fesih ve infisahı üzerine, şirket mevcutlarının, alacaklarının ve borçlarının tayin ve tespiti ile alacaklarının tahsil, mevcutların nakte tahvil edilerek, kanun ve anasözleşme hükümlerine göre dağıtılmasını temin eden muameleler olarak tarif edilmiştir.
II-TASFİYE İŞLEMLERİ :
A-Tasfiye Dönemi :
Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olacaktır.
Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer.
Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.
Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdiği tarihte başlayacak ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam edecektir.
Örnek 1:
Tasfiyenin Aynı Yıl İçinde Sonuçlanması Hali |
|
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi |
18/1/2007 |
Tasfiyenin bitiş tarihi |
12/12/2007 |
Tasfiye dönemi |
18/1/2007-12/12/2007 |
Örnek 2:
Tasfiyenin Bir Yıldan Fazla Devam Etmesi Hali |
|
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi |
15/4/2006 |
Tasfiyenin bitiş tarihi |
4/6/2008 |
I. Tasfiye dönemi |
15/4/2006-31/12/2006 |
II. Tasfiye dönemi |
1/1/2007-31/12/2007 |
III. Tasfiye dönemi |
1/1/2008-4/6/2008 |
1-Tasfiyenin Zararla Kapanması Halinde Düzeltme :
Tasfiyenin zararla kapanması halinde tasfiye sonucu, önceki tasfiye dönemlerine doğru düzeltilir ve önceki dönemlerde fazla ödenen vergiler mükellefe iade edilir. Nihai tasfiye sonucunda matrah beyan edilmesi halinde önceki tasfiye dönemlerinin düzeltilmesi söz konusu olmaz.
Tasfiye işlemleri sürerken vergi oranında meydana gelecek değişmeler söz konusu düzeltme işleminin yapılmasını gerektirmeyecektir. Düzeltme işlemleri ancak son tasfiye döneminin zararla sonuçlanması halinde yapılacaktır.
Örnek 3:
3/6/2006 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda tasfiye 15/4/2009 tarihinde tamamlanmıştır. Bu kurumda 3/6/2006 – 31/12/2006 tarihleri arasındaki dönem birinci tasfiye dönemini, 2007 ve 2008 yılları ikinci ve üçüncü tasfiye dönemlerini, 1/1/2009 – 15/4/2009 tarihleri arasındaki dönem dördüncü ve son tasfiye dönemini oluşturacaktır.
Kurum;
I. Tasfiye döneminde |
20.000.- YTL Kazanç, |
II. Tasfiye döneminde |
150.000.- YTL Kazanç, |
III. Tasfiye döneminde |
50.000.- YTL Zarar, |
Son tasfiye döneminde ise |
25.000.- YTL Zarar, |
bildirmiştir.Bu beyanlara göre ilk iki dönemde (4.000 + 30.000 =) 34.000.- YTL kurumlar vergisi ödenmiştir.
Oysa tasfiyenin kesin ve nihai sonucuna göre kâr; [(20.000 + 150.000) - (50.000 + 25.000) =] 95.000.- YTL’dir. Bu matrah üzerinden ödenmesi gereken kurumlar vergisi ise 19.000.- YTL olacaktır.
Bu durumda (34.000 – 19.000 =) 15.000.- YTL kuruma iade olunacaktır.
2-Tasfiyede Zamanaşımı :
Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin sona erdiği dönemi izleyen yıldan başlar.
Örnek 4:
11/2/2002 tarihinde tasfiyeye giren bir kurumda tasfiyenin 4/6/2006 tarihinde sonuçlanmış olması halinde tarh zamanaşımı 1/1/2007 tarihinden itibaren başlar ve 31/12/2011 tarihine kadar 11/2/2002 – 4/6/2006 tarihlerini kapsayan tasfiye dönemleri için tarhiyat yapılabilir.
B-Tasfiyeden Vazgeçilmesi :
Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz. Bu durumda tasfiyeden vazgeçme kararı, bu kararın alındığı tasfiye döneminin başından itibaren geçerli olacak, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal faaliyet beyannamelerinin yerine geçecektir.
Tasfiyesinden vazgeçilen kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri de tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren başlayacaktır.
Örnek 5:
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi |
14/2/2006 |
Tasfiyeden vazgeçme tarihi |
15/4/2008 |
I. Tasfiye dönemi |
14/2/2006-31/12/2006 |
II. Tasfiye dönemi |
1/1/2007-31/12/2007 |
Normal beyan dönemi |
1/1/2008-31/12/2008 |
Örnekten de anlaşılacağı üzere, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihin içinde bulunduğu yıl başı itibarıyla normal beyan dönemine geçilmekte ve söz konusu tasfiyeden vazgeçme kararına ilişkin tarihin (15/4/2008) içinde bulunduğu üç aylık geçici vergi döneminin başından (1/4/2008) itibaren geçici vergi yükümlülüğü başlamaktadır.
C-Tasfiye Beyannameleri :
Tasfiye beyannamesi, tasfiyenin aynı takvim yılı içinde başlayıp sonuçlanması halinde, tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.
Tasfiyeye giriş tarihi ile tasfiyenin sonuçlanma tarihinin farklı takvim yıllarında gerçekleşmesi durumunda, her bir tasfiye dönemine ilişkin tasfiye beyannamesi, tasfiye memuru tarafından tasfiye döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.Tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir
Örnek 6:
Kurumun tasfiyeye giriş tarihi |
4/6/2006 |
Tasfiyenin sonuçlandığı tarih |
15/4/2008 |
Kıst dönem için beyanname verme süresi (1/1/2006 – 3/6/2006) |
1-25/10/2006 |
I. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (4/6/2006– 31/12/2006) |
1-25/4/2007 |
II. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (1/1/2007–31/12/2007) |
1-25/4/2008 |
III. Tasfiye dönemi için beyanname verme süresi (1/1/2008–15/4/2008) |
15/5/2008 |
Bu şekilde verilecek olan beyannamelere, bilanço ve gelir tablosu ile tasfiye bilançosuna göre ortaklara dağıtılan paralar ve diğer değerlerin ayrıntılı bir listesi de eklenecektir.
D-Tasfiye Kârı :
Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır.
Tasfiye kârı hesaplanırken;
-Ortaklar veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine,
-Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar da tasfiye döneminin başındaki servet değerine
eklenecektir.
Bununla birlikte, hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadi kıymetlerin değerleri dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine göre belirlenecektir.
Ayrıca, tasfiye kârının hesaplanması sırasında, Kanunun indirilecek giderler, zarar mahsubu, diğer indirimler ve kabul edilmeyen indirimlerle ilgili madde hükümleri de dikkate alınacaktır.
Özel kanunlarında tasfiye işlemlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanların mükellefiyeti, şahıs işletmelerinde olduğu gibi işin bırakılmasıyla sona erecektir. Bu tür işletmelerde tasfiye, mevcut iktisadi kıymetler, ya satılmak ya da bağlı olduğu kurum, dernek veya vakfa fatura edilerek işletmeden çekilmek suretiyle sonuçlandırılacaktır. Bu kapsamda işi bırakan mükelleflerin ilgili döneme ait kurumlar vergisi beyannameleri ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14’üncü maddesinde belirtilen sürede verilecektir.
E-Servet Değeri :
Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde; izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilançosunda görülen servet değeridir.
Aşağıda belirtilenler dışında kalan her çeşit karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar bu sermayeye dahildir:
-Vergi kanunlarına göre ayrılmış olan her türlü amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları,
-Hissedar veya sahip olmayan kimselere dağıtılacak olan kazanç kısmı.
F-Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu :
Tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar için İcra ve İflas Kanununun 207’inci maddesine uygun bir karşılık ayırmadan aynı Kanunun 206’ıncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapamazlar. Aksi takdirde, bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar.
Yukarıda belirtilen vergiler ile tasfiye işleminin incelenmesi sonucu tarh edilecek vergilerin asılları ve zamları, tasfiye kalanı üzerinden kendisine paylaştırma yapılan ortaklardan aranacağı gibi tasfiye sırasında dağıtım, devir, iade veya satış gibi yollarla kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan ortaklardan da aranabilecektir. Ortaklardan tahsil edilmiş olan vergi asılları için ayrıca tasfiye memurlarına başvurulmayacaktır.
Tasfiye memurları, Kanunun 17’inci maddesi gereğince ödedikleri vergilerin asıllarından dolayı, tasfiye sırasında kendisine bir iktisadi kıymet aktarılan veya tasfiye kalanından pay alan ortaklara rücu edebilirler. Ortakların aldığı bu değerlerin vergileri karşılamaya yetmemesi durumunda ise İcra ve İflas Kanununun 207’inci maddesine uygun oranlar dahilinde aynı Kanunun 206’ıncı maddesinin dördüncü sırasında yazılı alacakları tamamen veya kısmen tahsil eden alacaklılara da rücu edebileceklerdir.
G-Tasfiye İşlemlerinin İncelenmesi :
Tasfiye işlemlerinin incelenmesi talebini içeren dilekçenin vergi dairesine verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanacak, vergi incelemesinin bitmesini takip eden otuz gün içinde de vergi dairesi, söz konusu vergi incelemesinin sonucunu tasfiye memurlarına bildireceklerdir. Buna göre, kurumdan aranan vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurlarının Kanunun 17’inci maddesine göre varolan sorumlulukları devam edecektir.
H-Tasfiye İşlemlerine Yönelik İnceleme Yaptırılması :
KVK’nın 17’inci maddesine göre, Maliye Bakanlığı; mükelleflerin hukuki statülerini, faaliyet gösterdikleri alanları ve tasfiyeye giriş tarihindeki aktif büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye işlemlerine yönelik inceleme yaptırmamaya yetkilidir.
2007 Sıra No.lu Vergi Denetimi ve Koordinasyonu İç Genelgesi ile tasfiye işlemlerinin incelenmesinde uyulacak esaslar belirtilmiştir.
IV-YARGI KARARLARI :
Tüzel kişiliğin tasfiye edilmiş olmasına karşın, tasfiye giriş tarihinden önceki dönemlere ait vergi borçlarından, kanuni temsilcilerin sorumludur[1].
İflasın açılmasıyla tasfiyeye giren hükmi şahısların hak ve yetkileri, iflas idaresine geçmektedir. Olayda da, 30.5.2002 tarihinde iflasına karar verilen borçlu şirketi temsil yetkisi iflas idaresine geçtiğinden, Şirketin tasfiyesinden önceki temsilcinin şirketi temsil yetkisi de sonra ermiştir. Bu sebeple, şirketi temsil yetkisi kalmayan yöneticinin vermiş olduğu vekaletname ile vekil tayin edilen Avukatın, şirket adına dava açma ehliyeti olmadığı gibi, verilen kararı temyiz etme ehliyetinden de söz edilemez. Bu sebeple temyiz talebinin incelenmeksizin reddi gerekir.
İflas masasına dahil malları ilgilendiren uyuşmazlıklarda, davayı takip ve kanun yollarına başvurma yetkisinin iflas idaresine ait olduğu; müflis şirketin, bu mallarla ilgili dava açma yetkisi bulunmamaktadır.
Feshedilip ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliği sona eren Şirketin davaya taraf olamayacağı; olmayan şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilemeyeceği; tesis edilen işlemlerin herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır.
V-SONUÇ :
Tüzel kişiliğin sona ermesi tasfiye ile mümkündür. Ancak, tüzel kişiliğin kuruluşu bir prosedüre bağlanmış iken sonra ermesi de tasfiye işlemlerinin tamamlanmasına bağlanmıştır. Tüzel kişiliğin tasfiyesinde tasfiye memurları ön planda yer almaktadır. Tasfiye beyannamesinin verilmesiyle birlikte tasfiye memurları, işlemlerinin vergi kanunları yönünden incelenmesini bir dilekçe ile isterler. Dilekçenin verilmesinden itibaren en geç üç ay içinde vergi incelemelerine başlanarak aralıksız devam edilir. Tasfiye memurları kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergilerde dolayı sorumlukları bulunmaktadır.
Benzer Konular:
Siteyi Yabancı Dile Çevirmek İçin Yukarıdaki İlgili Ülke Bayrağına Tıklayınız. / Language - Translation
Adres:Atatürk Bulvarı No:64/25 Kızılay-Çankaya/ANKARA Telefon:(+90 312) 419 80 08 - © 2011 Tüm Hakları Saklıdır.