Gerçeğe dayalı bir ilişki bulunmadığı halde fatura düzenlemesi durumunda muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura değil, sahte fatura düzenleme suçu oluşur.
İstemin Özeti: Kaçakçılık Suçu Raporu ve ekindeki sanığın da imzasının bulunduğu (…) tarihli tutanakta sebze ve meyve komisyonculuğu faaliyetinde bulunan sanığın yetkilisi olduğu firmanın gerçekte üretici çiftçilerden satın aldığı ürünlerle ilgili stopaj gelir vergisi ödememek için tüccardan almış gibi alış faturası düzenlediğinin, suça konu (…) no.lu satış faturasının da gerçek alım-satıma dayanmadığının belirtilmesine, sanığın vergi denetmenine adına fatura düzenlenen (M)’yi hiç tanımadığını, bu isimdeki tüccardan mal almadığını komisyon karşılığı satmak üzere üreticiden mal aldıkları yönünde ifade vermesine, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ise aslında komisyon faturası kesilmesi gerekirken sehven satış faturası düzenlendiğini savunmasına, adına fatura düzenlenen (M)’nin sahte sevk irsaliyeleri düzenlediğinin ve tespit edilen 189 adet sahte sevk irsaliyesinden üçünün sanığın firması adına düzenlendiğinin tespit edilmesine, gerçekte yapılan alım-satımın bir başka kişi ya da kurum fatura ve belgesi ile belgelendirilmesi halinde dahi bu kişi ya da kurum ile gerçeğe dayanan bir ticari ilişki bulunmaması nedeniyle düzenlenen ya da kullanılan faturaların sahte olduğunun kabulü gerekeceği ve sanığın şirketi ile adına fatura düzenlenen (M) arasında anılan tespitler karşısında gerçeğe dayanan ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmakla suça konu faturanın sahte düzenlendiği gözetilmeden yazılı şekilde muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura düzenlemek suçundan mahkumiyet kararı verilmek suretiyle suç vasfının tayininde yanılgıya düşülmesi,
Suç tarihi de nazara alınarak lehe hükümler içeren 765 sayılı TCK’nın 59 ve 647 sayılı Yasa’nın 6. maddeleri yerine 5237 sayılı TCK’nın 62 ve 51. maddeleri uygulanarak hüküm kurulması yasaya aykırı,
Hükümden sonra, 08.02.2008 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesiyle değişik CMK’nın 231 ve TCK’nın 7/2. maddeleri uyarınca “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının” takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına oybirliği ile karar verildi.
——————————————————————————————————————–
Yargıtay 11. Ceza Dairesi
Tarih : 21.10.2009
Esas No : 2007/7081
Karar No : 2009/12309
VUK Md. 359
İlgili Konular:
Adres:Rağıp Tüzün Mah.Taşkın Sok.No:20 Yenimahalle/ANKARA Tel:(+90 312) 344 98 22 Mail:[email protected]
Tüm hakları ©2009-2010 Kanber KILINÇ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir üzerinde saklıdır.