Faturanın Kanıt Özelligi

1. FATURANIN İSBAT VASITASI OLMA ÖZELLİĞİ:Faturanın ispat vasıtası olma özelliği esasen kendisinden sadır olmayan bir kimsenin, TTK md. 23 hükmü gereğince sekiz günlük süre içinde itiraza uğramaması sonucu aleyhine deli olabilmesinden ileri gelmektedir. Faturanın kendisinden sadır olan fatura tanzim eden aleyhine delil olması genel olarak belgelerin delil özelliğinin tabii bir neticesidir.

A) GENEL OLARAK DELİL ve İSBAT

Genel manası ile delil ve ispat, ihtilaf mevzuu olan maddi veya hukuki vakıanın olduğu veya olmadığı hususunda hâkime kanaat verecek delil ve karineleri arz etmek, hâkimin kanaatini bu noktaya çekmektir .

Özel hukukta delil ve karineler, ispat için Usul Hukukunun izin verdiği vasıtalarla yerine getirilir. Maddi hukuk bir hakkın doğumunu veya son bulmasını belli vakıaların varlığına bağlı tutmuştur. İşte delillin konusu da bu maddi vakıalardır ve bu vakıalar hakkında delil gösterilir. Gösterilen delil ile vakıa ispat edilirse, artık mahkeme o vakıanın hukuki niteliğini belirleyerek ispat eden taraf lehine hüküm verir .

Deliller kesin delil ve takdiri delil olmak üzere iki türlüdür. İkrar, kesin hüküm, senet, yemin ve ticari defterler kesin delillerdir. İddianın ispatı için gösterilen kesin deliller hâkimi bağlar ve bu halde hâkimin takdir yetkisi yoktur. Tanık, bilirkişi, keşif vs. ise hâkimin takdirine bağlı olan delillerdir. Bu bilgiler ışığında fatura tanzim eden tacir için senet mahiyetindedir ve kesin delil niteliğindedir.

İspat vasıtalarından biri de karinelerdir. Karine belirli bir olaydan, belirli olmayan diğer bir olay için çıkarılan sonuçtur . Maddi ve kanuni karine olmak üzere ikiye ayrılır. Maddi karineler hayat tecrübelerinden çıkan karineler olup bu husus hâkim tarafından tespit ve takdir olunur. Kanuni karineler ise, kanunun açıkça bir olayı, başka bir olayın olduğuna veya olmadığına delil olarak göstermesidir. Kanuni karinelerde aksinin ispat edilebilip edilememesine göre kat’i karine ve adi karine olarak ikiye ayrılır.

TTK. md 23 hükmüne göre tacir kendisine tebliğ edilmiş ve kendisi adına tanzim edilmiş faturaya sekiz gün içinde itiraz etmemesi halinde, bu fatura münderecatını kabul etmiş sayılacağına dair olan kanuni karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir.

B) FATURAYA İLİŞKİN KARİNE

Fatura, normal olarak tanzim eden aleyhine yazılı delillerdendir. Bu münasebetle fatura, ispat hukuku bakımından senet mahiyetindedir ve kat’i delil teşkil eden yazılı ispat vasıtasıdır.

Fatura, aynı zamanda kendisinden sadır olmakla birlikte iddiasını ispat için, kendisi lehine delil teşkil edebilecek yazılı ispat vasıtası olabildiği gibi, kendisinden sadır olmamakla beraber belirli şartlar altında adına tanzim edilen tacirin de lehine veya aleyhine yazılı delil olabilme özelliğine sahiptir. Yazılı delilin kendisinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil edebileceği, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olabilme özelliği TTK md. 23/1 hükmünün düzenlediği karineden doğan ve faturayı alan, bununla beraber sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine öngörülmüş karinedir.

TTK md. 23 hükmü uyarınca öncelikle, faturayı alan kimsenin sekiz günlük süre içinde itiraz hakkı bulunduğu, ikinci olarak da, bu süre içinde itiraz yapılmamışsa faturayı alan kimsenin fatura münderecatını kabul etmiş sayılacağı ifade edilmiştir.

Faturaya itirazın yapılması durumunda, vesikanın doğruluğunu faturayı tanzim edenin ispat etmesi gerekmektedir. Çünkü MK. Md. 6 hükmüne göre müddei iddiasını ispat ile mükelleftir.

Lakin faturaya itiraz edilmemişse, artık faturayı tanzim eden vesikanın doğruluğunu ispat zorunda olmayıp, eğer doğru olmadığı iddia ediliyorsa, bunu iddia eden yani faturayı alan kimse aksini ispat etmek durumunda kalacaktır. Çünkü TTK md. 23/2 hükmü burada MK md. 6 hükmündeki “kanunun aksini belirtmesi” durumunu göstermekte ve bu suretle ispat yükü yer değiştirmektedir .

C) FATURAYA İLİŞKİN KARİNENİN SIHHAT ŞARTLARI

TTK md. 23 hükmünün fatura için öngördüğü kanuni karineden söz edebilmek için birtakım unsurların gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

a) TARAFLAR ARASINDA TEMEL BORÇ İLŞİKİSİNİN MEVCUDİYETİ ve İSPATI

Faturayı tanzim eden ile adına fatura tanzim edilen arasında bir akdi ilişkinin bulunması ve faturanın bu akdi ilişkinin ifası ile alakalı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Temel borç ilişkisi dediğimiz bu hususun kimin tarafından ve hangi vasıtalar ile ispat edileceği önem arz etmektedir .

Fatura bir akit olmayıp, akdin ifasını gösteren bir belge olduğundan ihdası muteber bir borç ilişkisinin varlığına bağlıdır. Fatura tanzim eden ile adına fatura tanzim edilen arasında böyle bir borç ilişkisi bulunmaması halinde faturanın hukuki bir sonuç doğurmasından söz edilemez. Geçersiz bir sözleşmeye sekiz gün içinde itiraz edilmemesi muteber olmayan sözleşmeye geçerlilik bahşetmez. Yargıtay, alınan bir faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde, o faturanın münderecatının kabul edilmiş sayılacağına dair TTK. md. 23/2 hükmü, sadece geçerli akitler hakkında uygulanabilir , demektedir. Temel bir borç ilişkisine dayanmayan bir faturaya itiraz edilip edilmemesinin de bir kıymeti bulunmamaktadır. TTK md. 23 hükmünün düzenlediği ve madde metninden anlaşıldığı üzere, faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için borç doğurucu bir hukuki işlemin bulunması ve bu hukuki ilişkiye istinaden verilmesi şarttır. Mezkûr hukuki ilişki, bir akittir. Yargıtay, tazminat niteliğindeki alacakların fatura konusu olamayacağın belirtmiştir .

aa) İspat Yükü

Faturayı verenin karşı tarafla olan sözlü veya yazılı olsun, faturanın sebebi olan akdi ilişkiyi de ispat etmesi gerekir. Temel borç ilişkisinin ispatı ve ispat yükü esas itibari ile genel hükümlere tabidir.

Yargıtay, karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde, davacının (faturayı tanzim edenin) önce akdi ilişkiyi ispat etmesi gerektiği görüşündedir. Bu bağlamda bir kararında 11. H.D., “Karşı taraf akdi ilişkiyi inkar ettiği takdirde, faturanın tebliğ edilmiş olması, malın teslim edildiğini kanıtlamaz. Davacının önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. ”demektedir. burada temel borç ilişkisinin yazılı veya sözlü bir akde dayanıp dayanmadığı önem taşımamaktadır. Esasen taraflar arasında yazılı bir akdin bulunması halinde, temel borç ilişkisi zaten bu akit ile ispat mümkün olduğundan ispat yükünün kimin üzerinde olduğu pratik bir önem arz etmeyecektir. İtiraz edilmemiş olsa dahi fatura, akdin ifası ile ilgili bir belge olduğu için akdin şartlarını değiştirmeyeceğinden, ihtilafın çözümünde esas alınan yazılı akit olacaktır. Fatura burada sadece akdin ifası ile ilgili hususların ispatında delil kuvvetine sahip olur. Yoksa akdine salsı unsurlarını ihtiva eden kısmı hakkında TTK md. 23/2 hükmündeki karine bahis konusu olmaz .

Temel borç ilişkisinin sözlü bir akde dayanması durumunda ispat yükü tartışmalıdır. Bir görüş , faturayı alıp da itiraz etmeyen tarafa yüklenmelidir. İtiraz edilmemiş faturanın münderecatı kabul edilmiş sayılacağı gibi aradaki temel borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı veya fatura ile sözlü anlaşma şartlarının arasında fark bulunduğu iddiasının ispatının, faturaya itiraz etmeyen faturayı alan tarafça yapılması icap etmektedir. Yargıtay ise itiraz etmemenin borç doğurmayacağı ve fatura verenin ayrıca malı teslim ettiğini veya gönderdiğini ispat etmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda Yargıtay, akdi ilişki kanıtlanmadığı sürece davacını davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeni ile alacaklı gözükmesi davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur , demektedir.

bb) İtiraz Vasıtaları

İspat olunmasına çalışılacak hakkın yani söz konusu ettiğimiz temel borç ilişkisinin miktarı HUMK. Md. 288 hükmünde belirtilen 400 YTL’lik sınırı aştığı zaman, kullanılacak ispat vasıtaları senetlerdir . Senet, bir kimsenin vücuda getirdiği veya getirttiği kendi aleyhine delil teşkil eden yazılı belgedir. Senetle ispat zorunluluğunun istisnaları hususunda da genel hükümler uygulanacaktır.

İspat yükü kimde olursa olsun, temel borç ilişkisinin ispatında genel hükümlere göre belirtilen deliller kullanılacaktır. Bununla birlikte faturanın itiraz edilmeyerek kesinleşmiş olması halinde, bu husus temel borç ilişkisine karine teşkil edeceğinden, faturayı tanzim edenin itiraza uğramamış faturayı da yazılı delil olarak kullanması mümkündür. Çünkü fatura, itiraz edilmemekle adına tanzim edilen tacir için de artık yazılı delil haline gelmiştir ve aksinin de yazılı delil ile ispatı gerekmektedir.

b) FATURANIN ŞEKİL ŞARTLARINA UYGUN OLARAK DÜZENLENMİŞOLMASI

Kanunun fatura için öngördüğü karinenin hüküm ifade edebilmesi için, tanzim edilen belgenin fatura olarak kanunun öngördüğü şekil şartlarına da sahip olması gerekmektedir. İkinci kısımda faturanın şekil şartları ayrıntılı olarak incelendiğinden burada sadece ana hatları ile tekrar etmekle yetinilecektir. Faturada bulunması gereken asgari şartlar;

a) Faturayı düzenleyen tacirin ticaret unvanı ve imzası
b) Faturayı alan tacirin ticaret unvanı ve imzası
c) Tanzim tarihi
d) Satılan veya üretilen malın veya yapılan işin yahut sağlanan menfaatin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı
e) Talep halinde bedelin ödendiği kaydı
f) Vade farkı’dır.

c) FATURANIN GÖNDERİLMİŞ OLMASI

Taraflar arasındaki akdi ilişki sonucu düzenlenmiş olan ve TTK bağlamında mutat kayıtları ihtiva eden faturanın TTK md. 23/2 hükmü bağlamında karine teşkil edebilmesi için, faturanın muhataba tebliğ edilmiş olması da icap etmektedir.

Faturanın herhangi bir şekilde muhataba ulaştırılması yeterlidir. Lakin, faturanın muhataba ulaştığını ispat edebilmek için, iadeli taahhütlü mektup ile veya noter vasıtasıyla yahut kargo yolu ile gönderilmesi gerekmektedir. Ayrıca tutulacak bir zabıt ile bizzat da tebliğ edilebilir.

Faturanın gönderilip gönderilmediği konusunda bir uyuşmazlığın çıkması halinde ispat yükü, faturayı gönderdiğini iddia eden ve kanuni karineden yararlanacak ola, faturayı tanzim eden tacire düşer. Tacir, faturayı karşı tarafa tebliğ ettiğini ispat etmedikçe, faturaya delil olarak isnat etmesi de mümkün değildir. Yargıtay, davalı davacıdan fatura almadığını, namına fatura tanzim edilmişse kötü niyete müstenit bulunduğunu savunması hasebiyle davacının istinat ettiği faturanın davalıya tebliğ edildiğini usulü dairesinde yazılı delille ispat etmesi veya yemin teklif eylemesi gerekir , demektedir. Yargıtayın’da belirttiği gibi yapılacak ispatın kanuni delillerle olması gerekmektedir. Tanık ile ispat mümkün değildir. Tabi burada HUMK. md. 293 hükümleri saklıdır.

d) FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMİŞ OLMASI

Faturaya itiraz üçüncü kısımda ayrıntılı olarak işlendiğinden, burada faturayı alanın sekiz gün içerisinde fatura münderecatına itiraz etmemiş olması şartını ifade etmekle yetiniyoruz.

e) FATURANIN DEFTERLERE GEÇİRİLMİŞ OLMASI

Fatura sadece taraflar arasında TTK md .23 hükmü anlamında delil kuvvetine haiz b,r ticari belge niteliğinde olmayıp, aynı zamanda tacirin ticari defterlerine yaptığı kayıtların da mesnetlerinden birisidir. Bu bakımdan tacirin defterlerindeki kayıtların doğruluğunu ispat edeceği vasıtalardan birisi olmaktadır.

Gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemesinin faturayı alan tarafından fatura münderecatının kabul edilmiş sayılacağına ilişkin karineyi düzenleyen TTK. 23 hükmü, bu karinenin geçerliliği için faturanın ticari defter kayıtlarına geçmesi şartını gerektirmemektedir. Ancak, TTK md. 66 hükmü tacire ticari defterleri tutma ve saklama mükellefiyeti getirdiği gibi bu defterlerin dayanağı olan belgeleri ve bu arada ticari işletmesi ile ilgili aldığı faturaları da saklama mükellefiyeti getirmiştir. Bu bakımdan faturaların ticari defterlere işlenmesi bir zorunluluk teşkil etmektedir .

f) KARİNENİN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN TARAFLARIN TACİR SIFATI

TTK md. 23 hükmüne göre, talep halinde fatura düzenlemek mecburiyetinde olan kişi tacirdir. Buna mukabil adına fatura düzenlenecek kişinin tacir olması gerekmemektedir. Bu bağlamda, tacir sıfatını taşımayan yahut tacir olmakla birlikte ticari işletmesi ile ilgili bir iş yahut hizmet görmeyen kimselerin düzenledikleri faturaların TTK md. 23 muvacehesinde değerlendirilemeyeceği aşikârdır.

D) KARİNENİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA TESİRİ

TTK. md. 23/2 hükmünün düzenlediği karine sadece fatura tanzim edenle fatura adına tanzim edilen ve faturayı alıp sekiz gün içinde münderecatına itiraz etmeyen tacir arasında söz konusudur. Karinenin üçüncü şahıslar bakımından hiçbir tesiri söz konusu değildir.

Ancak, faturanın taraflarına nazaran üçüncü şahıs durumunda olan kimseler, bir uyuşmazlıkta herhangi bir suretle delil olarak kendisinin taraf olmadığı bir faturaya dayanırsa bu iddiasını başka delillerle ispat etmesi gerekmektedir . Zira bu durumda fatura, üçüncü şahıslar için ne kendilerinden sadır olmuş ne de kendisi için tanzim edilmiş bir belgedir.

D) KARİNENİN AKSİNİ İSPAT

Kanunun fatura ile ilgili olarak düzenlediği karine, kesin bir karine olmayıp, aksi ispatlanabilen bir karinedir ve aksini iddia eden ispat etmek durumundadır.

Karinenin aksinin ispatı, temel borç ilişkisinin aksinin ispatında olduğu gibi, faturanın dayanağı olan anlaşmayı ispata elverişli her türlü delille ispatı mümkün ve gereklidir. Faturanın dayanağı olan temel borç ilişkisi yazılı ise, yazılı olan bu sözleşmenin ibrazı faturanın aksinin ispatı için yeterli olmaktadır. Buna karşılık mezkûr ilişki sözlü olarak yapılmışsa, sözlü akitlerin ispatında kullanılabilecek, şahit, bilirkişi vs. delillerle ve hatta yeminle fatura münderecatının aksi ispat edilebilir.

E) KARİNENİN HÜKÜM ve SONUÇLARI

a) KANUNİ KARİNE FATURAYA YAZILI DELİL NİTELİĞİ TANIMIŞTIR

Karinenin başlıca hükmü, muteber bir akdi ilişkiye dayanan faturanın, tebliğ edilmesi ve itiraza uğramaması halinde muhtevasının, tebliğ alan tacir tarafından kabul edilmiş sayılacağının kanunen hüküm altına alınmış olmasıdır. Böylece fatura, onu alan tacir aleyhine fatura münderecatı bakımından kanunen yazılı bir delil halini alır. Lakin bu delil kesin bir delil olmayıp, aksi yine yazılı bir delille ispat edilebilen bir delil niteliğindedir.

b) KARİNE ŞARTLARI GERÇEKLEŞMEKLE İSPAT KÜLFETİ YER DEĞİŞTİRİR

TTK md. 23. maddesinin düzenlediği kanuni karinenin bir diğer hükmü ise ispat külfetinin yer değiştirmesidir. Karine faturayı alan ve itiraz etmeyen tacir için de yazılı bir delil halini aldığı için artık bunun aksini iddia eden tacirin de iddiasını muteber yazılı delillerle ispatı icap etmektedir.

c) SALT FATURA TEBLİĞİ ve FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİ ALACAK HAKKI DOĞURMAZ

Hukuken hak, ya bir akitten ya da haksız bir fiilden doğar. Fatura bir akit olmayıp, muteber bir akdin ifası ile ilgili ticari vesika olduğundan, bizzat fatura tebliği herhangi bir alacak hakkı doğurmaz. Yargıtay bir kararında, “… TTK. md. 23. maddesi gereğince ticari işletmesi icabı bir mal satmış, imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer tarafın kendisine bir fatura vermesini ve bedeli ödenmişse bunun da faturada gösterilmesini isteyebilecek olmasına ve bu suretle akdi ilişkinin mevcudiyetinin şart bulunmasına ve olayda davacı satım akdine dayandığından bu ilişkinin ve bedeli isteyebilmesinin karşılığı olan teslimin vuku bulduğunu onun ispat etmesi gerekmesine ve salt fatura tebliğinin bir alacak hakkı doğurmayacağına göre… ” demektedir.

d) FATURA TEMEL BORÇ İLİŞKİSİNİ OLUŞTURAN AKDİN ESASLI ŞARTLARINI DEĞİŞTİRMEZ

Fatura akdin inikadı ile ilgili bir vesika olmayıp, akdin ifası ile ilgili bir belge sayıldığından kendisi bir akit olmayıp, dayanağı olan temel borç ilişkisini de değiştirici nitelikte değildir . Zaten kanunun faturaya tanıdığı karinenin hududu, fatura muhtevası ile kısıtlıdır ve fatura muhtevasında akdin esasına müteallik şartların yer alması da mutat değildir.

e) FATURA AKDİN İFA EDİLDİĞİNİN DE KARİNESİ OLABİLİR

Fatura tacirin ticari defterlerine geçireceği kayıtlarını tevsik edecek vesikalardan birisidir. Bir taraftan faturanın mesnedi olan akdin icra edildiğini diğer taraftan akdin ne zaman yapıldığını da göstermesi demektir. Fatura, akdin ifası ile ilgili bir belgedir ve istisnai haller dışında akdin ifa edildiğini de gösterir. “TTK md. 23 madde hükmü gereğince, gönderilen faturanın, tebliğinden itibaren sekiz gün içerisinde hiçbir itiraza uğramaması halinde; o faturanın kapsamının karşı tarafça kabulü anlamı taşır. Ancak faturaya itiraz edilmese bile, yapılan dava konusu bu işte, eksik ve kusurlu bir husus olduğu ileri sürüldüğü taktirde, mahkemece, keşfe gidilerek, uzman bilirkişi aracılığı ile bu iddianın araştırılması ve sonuca göre hüküm kurulması gerekir. Bu husus gözden uzak tutularak fatura kapsamının kesinleşmiş olduğu noktasından hareketle davanın kısmen kabulü yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir. ” Yargıtay’a göre eser sözleşmesinde bir iş bedeli karşılığı düzenlenen faturaya itiraz edilmemiş olması işin yapılmış olması yönünden kesin karine değildir .

Yargıtay, göre fatura itiraza uğramasa bile malın tesliminin ayrıca ispat edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Yüksek Mahkeme bir kararında “… Tebliğ edilen faturaya itiraz edilmemiş olması hali faturada yazılı malın davalı alıcıya teslim edildiğini göstermez; bu sadece malın fiyat ve adedi yönünden içeriğini kabul anlamına gelir ” demektedir.

f) FATURANIN MÜLKİYETE DELİL TEŞKİL EDİP ETMEYECEĞİ

Taşınır mülkiyeti ya aslen ya da devren olur. Devren kazanmada mülkiyetin devri teslim ile gerçekleşmektedir. Buradaki devirden kasıt zilyetliğin teslimi değil, devridir. Zira teslim zilyetliğin devri yollarından sadece birisi olup, mülkiyetin nakli teslime tabi tutulduğu takdirde, uygulama alanı son derece sınırlandırılmış olacaktır

. Taşınır mülkiyetinin bir hukuki muamele ile devren kazanılması için, şu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir.

a) Bir borçlandırıcı muamelenin bulunması( Hukuki sebep)
b) Zilyetliğin devri (Tasarruf muamelesi-mülkiyetin devri anlaşması) .

Fatura da geçerli bir borçlandırıcı muameleyi gösteren bir akde dayanmaktadır. Muteber bir borçlandırıcı muamele sonucu düzenlenen faturada satıldığı belirtilen malın zilyetliği de karşı tarafa devredilmişse artık bu yazılı belge de, temel borç ilişkisine ve zilyetliğin devredildiğine karine teşkil edecektir. Ancak fatura tek başına malın teslim edildiğine karine teşkil etmez. Yargıtay da, fatura tek başına malın davalıya satıldığına ve teslim edildiğine delil teşkil etmez , demektedir.

Yargıtay’a göre fatura kesin olarak mülkiyet delili olmaz.

Benzer Konular:

  1. Faturaya İtiraz Etmek
  2. Faturanın Yasal şekli
  3. Ticaret Hukukunda Faturanın İspat Gücü
  4. Faturanın Anlamı
  5. Resmi defterlerin ve belgelerin kaybolması
line
footer

Adres: Kızılay Atatürk Bulvarı No:64/25 Çankaya/ANKARA | Telefon:(312) 419 80 08 | Mail: [email protected] | web Tasarım: kızılayWeb | © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.