1. FATURA KAVRAMI:Fatura kelimesi menşe itibariyle Latince olup, Fransızca’da facture, Almanca’da factura ve İngilizce’de invoice kelimeleri ile ifade edilmektedir. Fransız Hukuku’nda fatura; akde mevzu teşkil eden malların mahiyeti, vasıfları, miktarı, siklet ve fiyatı hakkında müfredatlı bir cetveldir, şeklinde tarif edilirken Alman Hukuku’nda; bir malın müşterisine veya bir edimin alacaklısına, doğmuş olan borcun cins ve miktarı hakkında gönderilen yazılı beyan şeklinde tarif edilmektedir.
Fatura ticari işlerde en çok kullanılan vesikalardan biridir. Fatura; bir taraftan vergi mükelleflerinin kayıtlarının tevsikine diğer taraftan fatura düzenlemenin sebebi olan akdi ilişkinin icrasının tevsikine yarayan bir vesikadır. Bu sebeple fatura hem özel hukuk hem de vergi hukuku bakımından olduğu gibi fiyat kontrolü ve tüketicinin korunması bakımından da önemli bir belgedir.
Fatura ile ilgili konular, Türk Hukuk mevzuatında Vergi Usul Kanunu’nun md. 229 -232 hükümleri ile Türk Ticaret Kanunu’nun md. 23 ve 66 hükümlerinde düzenlenmiştir. Faturanın VUK’da ve TTK.’da düzenleniş biçimi, gayesi ve sonuçları farklıdır. Şöyle ki; Türk Ticaret Kanunu fatura ile ilgili hükümlerini, diğer vergi mükelleflerine nazaran daha fazla özen gösterme borcu olan (başka bir değişle basiretli bir iş adamı gibi hareket etme mükellefiyetinde olan) tacir ve ticari işletmesini esas alarak düzenlemiş, buna karşılık Vergi Usul Kanunu vergi açısından tacir olsun veya olmasın, bir ticari işletme ile ilgili olsun ya da olmasın bütün vergi mükelleflerini göz önüne alarak düzenlemiştir. Bu bakımdan TTK.’nın uygulama alanı VUK.’na göre daha dardır. Ayrıca 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un md. 4, 6, 7, 8 ve 9. maddeleri de fatura ile alakalı maddelerdir.
2. TÜRK TİCARET KANUNU’NDA FATURA
Türk Ticaret Kanunu’nda fatura md. 23, 66, 1147, 1150, 1154, 1157, 1208 ve 1443 hükümlerinde bahsetmektedir. TTK. md. 23, kanunun birinci kitabının birinci faslında yer alan tacirle ilgili hükümlerden “tacir olmanın hükümleri” başlığı altındadır. TTK. md. 66, kanunun birinci kitabının beşinci faslında yer alan “defter tutma mükellefiyeti” başlığı altında düzenlenmiştir. TTK md. 1147, 1150, 1154, 1157 hükümleri, kanunun dördüncü kitabının deniz ticareti mukaveleleri ile TTK md. 1208 deniz kazalarıyla ve TTK 1443 ise deniz rizikoları ve sigortası ile ilgili hükümlerdir.
A) KARA TİCARET HUKUKUNDA FATURA
Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesi hükmüne göre;
“Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.
Şifahen, telefon veya telgrafla yapılan mukavelelerin veya beyanların muhtevasını teyit eden bir yazıyı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.”
Bu hükmün ilk iki fıkrası Ticaret Kanunu’nun münhasıran fatura münderecatı ve ispat kuvveti ile ilgili olan tek hükmüdür. Diğer hükümler ise dolaylı olarak faturadan bahsetmektedir. Ticaret Kanunu’nun 66.maddesi “Tacirin işletmeleriyle ilgili işler dolayısıyla aldıkları mektup, yazı, telgraf, fatura, cetvel, senet gibi vesika ve kâğıtlarla ödemelerini gösteren vesikaları ve yazdığı mektup, yazı ve telgrafnamelerin kopyalarını ve mukaveleleri, taahhüt ve kefalet ve sair teminat senetleri ve mahkeme ilamları gibi belgeleri muntazam bir tarzda dosya halinde saklamaları mecburidir.” şeklindeki ifadesiyle, faturanın ticari defterlerdeki kayıtların mesnedini gösteren belgelerden olduğunu ifade etmekte ve saklama mecburiyetini düzenlemektedir. Bu hükme göre fatura bir ispat vasıtasıdır.Bu hükümlerden anlaşıldığına göre fatura, işletmenin ticari kayıtlarının ve yasal defterlerinin dayanağı olarak muntazam bir tarzda ve dosya halinde saklanmalıdır. Bu konuyu Vergi Usul Kanunu’nun 253. maddesi ile birlikte düşünmek ve faturaları kanuni defterlerde yazılı bulunan belgeleri ispat edici vesikalar olarak kabul etmek gerekmektedir.
B) DENİZ TİCARET HUKUKUNDA FATURA
Türk Ticaret Kanunu’nun 1147. maddesine göre; denizaşırı satış mukavelelerinden SİF satışlarda satıcının borçlarından birisi, gemiye yükletilmiş malları sigorta ettirme borcudur. Söz konusu kanun hükmünün ikinci fıkrasına göre “Aksine mukavele veya teamül olmadıkça sigorta bedelinin, malların fatura ile belli olan SİF değerine umulan kâr olarak yüzde on ilavesi suretiyle hâsıl olacak fatura tutarında olması lazımdır.” Kanun hükmü, fatura ile dolaylı olarak ilgilidir. Fakat bu hüküm en azından faturada, malın nev’inin ve bedelinin gösterilmesi gerektiğini açıklamakta ve sigorta bedelinin tespitini faturaya bağlamaktadır. Dolayısı ile fatura sigorta bedelinin tespitinde ispat vasıtası olmaktadır.
Türk Ticaet Kanunu’nun 1150. maddesine göre; “Mallar yükletildikten sonra muntazam cirolu konişmentosu ile beraber sigorta poliçesi veya onun yerine muvakkat bir sigorta ilmuhaberi, kat’i fatura veya mallar kısım kısım yükletilmiş yahut 1157 ve 1158 inci maddelerde yazılı hallerden biri mevcutsa, muvakkat fatura ve icabı halinde malların vasfı ve tartısını müsbit şehadetname ile mukaveleye göre satıcının vermeğe mecbur olduğu diğer vesikalar, satıcı tarafından gecikmeksizin alıcıya ibraz edilir veya ettirilir.” Satıcının borçlarını düzenleyen bir diğer hüküm olan md. 1150, satıcının yüklenen malla ilgili vesikaları ibraz etme borcunu düzenlemektedir. Kanun hükmü burada da faturayı alıcıya verilmesi zorunlu bir belge olarak görmekte ve kat’i fatura ve muvakkat fatura olmak üzere iki tür faturadan bahsetmektedir. Kanunun satıcının borçları ile ilgili olarak hususi halleri düzenlediği TTK md.1157 ve 1158 hükümlerinde de bu iki tür faturanın hangi hallerde ve hangi şartlarda düzenleneceğini ve şartlarını hüküm altına almaktadır.
Deniz kazalarında, zararın tespit ve taksimini yapan “dispeçci”ye ilgililerin her biri gerekli belgeleri bu arada faturaları da ibraz etmeye mecbur oldukları TTK. Md. 1208 de ifade edilmiştir. Ayrıca TTK md. 1443 hükmü de, faturaları ticari münasebetlerde kabul edilegelmekte olan vesikalardan saymakta ve deniz rizikoları sigortasında zararın ispatı için yeterli vesikalardan birisi olarak hüküm altına almaktadır.
Görüldüğü gibi Deniz Ticaret Hukukunda ve Sigorta Hukukunda fatura, malı, miktarını ve bedelini tevsike yarayan bir vesika olarak nitelendirilmektedir.
C) TİCARET KANUNUNA GÖRE FATURANIN TARİFİ
Yukarıda ifade edildiği gibi TTK. faturayı tarif etmemekte, buna karşılık faturanın bir ticari işletme ile ilgili olarak tacirin;
a) Bir mal satması,
b) Bir mal imal etmesi,
c) Bir iş görmesi,
d) Bir menfaat temin etmesi
Hallerinde karşı tarafa verilmesi ve bedeli ödenmiş ise karşı tarafın talebi halinde bunun faturada gösterilmesi gereğini ve aldığı faturaları muntazam bir tarzda dosya halinde saklama mecburiyetini ve faturaya itiraz edip etmemenin hükümlerini düzenlemektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun md. 23 fıkra 1 hükmündeki ifadeden de anlaşılacağı üzere faturadan söz edilebilmesi için, tarafların arasında daha evvel bir akdi ilişkinin bulunması gereklidir. Fatura sözleşmenin yapılması değil, yerine getirilmesi safhası ile ilgili ticari bir belgedir. Bu bakımdan fatura akdin şartlarını tespit eden değil , tespit edilmiş olan şartların bir kısmını gösteren ve bunları belirli şartlarla tevsik eden bir belgedir.
3. VERGİ USUL KANUNUNDA FATURA
Vergi mevzuatı açısından fatura, bir taraftan fatura verenin vergiye esas olacak gelirini ispatlayan, diğer taraftan fatura alanın da giderini ispatlayan bir belgedir. Fatura VUK. Bakımından da usulüne uygun olarak düzenlendiği sürece, vergi mevzuatı uygulamasında vergiyi doğuran akdi ilişkinin ifasını gösteren ve kayıtlara esas teşkil eden bir belgedir.
Vergi Usul Kanunu md. 229 hükmüne göre;”Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere, emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Bu tarife göre her şeyden önce, faturanın sadece tacir tarafından verilen bir belge olduğu anlaşılmaktadır. Aynı kanunun 232. maddesinin 1. fıkrası hükmü ise tacir olmayanların da fatura verebileceğini belirtmektedir.
Vergi mevzuatı bakımından fatura, fatura verenin yaptığı iş, hizmet veya sağladığı menfaat karşılığında elde ettiği geliri tevsik ettiği gibi, faturayı alan şahıs da almış olduğu mal, hizmet veya menfaat için giderini ispat eder .
4. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA YASANIN UYGULANMASINDA
FATURA
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amacı 1. maddesinde “Ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin, sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektedir.” olarak açıklamaktadır.
Yasanın 4. maddesinden itibaren başlayan “Tüketicinin Korunması ve Aydınlatılması” başlıklı ikinci kısmı tüketiciye satılacak malların satış alternatifleri çerçevesinde tüketici tarafından korunması ile ilgili hükümleri düzenlemektedir.
A) AYIPLI MAL VE HİZMETLER İLE MALIN İADESİ HALİNDE FATURA
4077 sayılı kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası ayıplı mal ve hizmetleri “Ambalajında, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğe aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerinin veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal ve hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” şeklinde açıklanmaktadır.
Satın alınan malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde; tüketici malı teslim aldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde bu malları,
a) Satıcı firmaya geri vererek değiştirilmesini
b) Ödediği bedelin iadesini
c) Ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirimini
d) Ücretsiz tamirini
talep edebilir. Tüketici yukarıda belirtilen seçimlik haklardan herhangi birisini tercih edebilir.
Müşteri tarafından satın alınan malın ayıplı çıkması halinde satıcıdan yukarıda belirtilen seçimlik haklardan herhangi birini talep edebilmesi için, satıcı tarafından kendisine verilen satın aldığı malı gösteren faturayı da satıcıya ibraz etmesi gerekmektedir .
Satışa sunulan, kullanılmış, tamir edilmiş veya ayıplı malın tüketiciye tesliminde düzenlenecek faturanın üzerinde bu malın özürlülük özelliğini belirtilmesi için “özürlüdür” ifadesinin yazılması mecburidir.
B) TAKSİTLİ SATIŞLARDA FATURA
4077 sayılı Kanunun 6. maddesine göre, tüketicinin taksitli mal alması halinde satıcı ile tüketici arasına düzenlenen sözleşme hükümlerine göre tüketici malı teslim aldığı zaman bu mal ile ilgili faturayı da satıcıdan istemesi gerekmektedir.
C) KAMPANYALI SATIŞLAR
4077 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, gazete, radyo, televizyon ilanı ve sair yollarla halka duyurularak düzenlenen kampanyalarda, kampanyayı düzenleyen satıcı tarafından malın taahhüt edildiği zamanda tüketiciye tesliminde, mal ile birlikte faturasının da teslim edilmesi, faturanın teslim edilmemesi halinde tüketici tarafından istenmesi gerekmektedir.
D) KAPIDAN SATIŞLAR
4077 sayılı Kanunun 8. ve 9. maddelerine göre, kapıdan satışlar, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan ve değeri her yılın Eki ayı sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün toptan eşya fiyat endeksinde meydana gelen fiyat artışları oranında arttırılan değer ile ölçülen, b,r bedeli olan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.
Bu tür satışlarda; tüketici yedi günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeksizin reddetmekte serbesttir. Satıcı malı teslim ederken, hazırladığı sözleşmeyi malın faturasını ve teslim makbuzu ile kanunun 9. maddesinde belirtilen uyarıcı bir belgeyi tüketiciye vermek zorundadır. Diğer satışlarda olduğu gibi kapıdan satışlarda da tüketicinin hak iddia edebilmesi için almış olduğu malın faturasını satıcıdan istemiş olması şarttır.
5.FATURA ÇEŞİTLERİ
Gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse Vergi Usul Kanunu herhangi bir şekilde fatura çeşitlerinden bahsetmemektedir. Sadece VUK. mükerrer md. 257 hükmü yeni belgeler meydana getirme ve mevcutları kısmen veya tamamen kaldırma yetkisini Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na vermiştir. Böylece ilgili bakanlık çeşitli belgelerin yanında fatura türleri de oluşturma yetkisine sahip olmaktadır .
Uygulamada ve doktrinde faturanın kullanılış şekline ve amacına göre çeşitli sınıflandırmalar yapılmaktadır. Bu sınıflandırmaya göre faturalar “Basit Fatura”, “Komisyoncu Alış ve Satış Faturaları”, “İade Faturası”, “İrsaliyeli Fatura”, “Tasdikli Fatura”, “Muvakkat Fatura-Kesin Fatura”, “Kapalı Fatura-Açık Fatura” gibi adlar almaktadır.
A) BASİT FATURA
Basit fatura peşin alışverişler için düzenlenen ve en çok kullanılan fatura olarak ifade edildiği gibi klasik fatura veya adi fatura da denilmektedir.
Uygulamada kullanılmakta olan ve VUK.’da tarif edilen, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere, emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen faturaya; basit fatura denilmektedir. Tacirin TTK md. 23 hükmüne göre kullanacağı ve bu hükmün sonuçlarına tabi olacağı fatura esas itibariyle basit faturadır.
B) KOMİSYONCU ALIŞ ve SATIŞ FATURALARI
Komisyoncu aracılığı ile yapılan mal alımlarında; komisyoncu tarafından, malın alış bedelini, alış giderlerini ve komisyon ücretini göstermek üzere düzenlenen belgeye komisyoncu alış faturası, komisyoncu aracılığı ile yapılan satışlarda, satış tutarı, satış giderleri ve komisyon ücretleri toplamından komisyoncu alış faturası tutarının indirilmesinden sonraki tutarı göstermek üzere düzenlen belgeye komisyoncu satış faturası adları verilmektedir.
C) İADE FATURASI
İade faturası esas itibariyle bir fatura değildir. Şöyle ki, bir mal satımı veya imali veyahut bir menfaat temini karşılığı olarak verilmez. Ancak, bu işlemleri yapan bir şahıs tarafından gönderilen bir fatura karşı tarafça tamamen veya kısmen kabul edilmemesi veya satılan malların herhangi bir sebeple tamamen veya kısmen iade edilmesi halinde, alıcı tarafından hazırlanan ve söz konusu asıl faturanın kısmen veya tamamen kabul edilmediğini veya malın iadesini göstermek üzere hazırlanarak söz konusu işlemlerin muhasebeleştirilmesini sağlayan belgeye uygulamada iade faturası denilmektedir. Bu bakımdan iade faturalarında TTK md. 23/2 hükmünün öngördüğü kanuni karinenin uygulanması da mümkün değildir. Zira bir mal satımı veya imali yahut bir menfaat temini karşılığı olarak verilmeyen ama şekli olarak faturaya işlenen bir hususta karinenin doğduğu kabul edilemez .
D) İRSALİYELİ FATURA
Sevk irsaliyesi, ticari emtianın bir yerden başka bir yere nakli sırasında düzenlenmesi ve VUK md. 230’a göre emtia ile birlikte bulundurulması zorunlu olan bir vesikadır. Sevk irsaliyesi, malların nakli sırasında vergi mevzuatı bakımından kontrol edilebilmesi ve fatura uygulamasının denetlenebilmesi için VUK tarafından ihdas edilmiş bir belgedir. Söz konusu belgenin numarasının faturada bulunması VUK md. 230 f.5 b.1’e göre şarttır. Aksi taktirde faturada VUK’nun düzenlediği asgari şartlar bulunmadığından fatura, vergi mevzuatında fatura hükmünde olmayacaktır. Ayrıca sevk irsaliyesine, müşteri adresi, vergi dairesi ve hesap numaralarının yazılmaması halinde sevk irsaliyesi hiç düzenlenmemiş sayılır . Buna karşılık TTK hükümlerinde sevk irsaliyesi ile ilgili bir hüküm bulunmadığından, sevk irsaliye numarasının faturada bulunup bulunmaması TTK bağlamında bir hüküm doğurmaz. Sevk irsaliyesi TTK yönünden, irsaliyenin alıcı tarafından imzalanması gibi durumlarda malın teslim edildiğini tevsike yarayacak bir yazılı deli rolü oynar.
E) TASDİKLİ FATURA (KONSOLOSLUK FATURASI)
Orijinal fatura veya tasdikli fatura olarak da tanınan bu fatura; alıcı ve satıcını iki ayrı ülkede bulunması halinde; satıcının gümrük işlemlerini kolaylaştırmak için satıcı tarafından tanzim edilerek kendi ülkesindeki alıcının konsolosluğuna tasdik ettirerek alıcıya gönderdiği faturadır . Bu faturalar aynı zamanda malın menşeini de göstermeye yararlar .
F) MUVAKKAT FATURA-KESİN FATURA
Siparişi yapılan, ancak, teslim işlemi henüz tamamlanmadığı için kesin bir nitelik kazanmamış ticari işlemleri göstermek amacıyla düzenlenen belgeye muvakkat fatura denir.
Muvakkat ve kesin fatura kavramları hukuki bir terim olarak deniz ticaret hukukunda geçmektedir (TTK md, 1150, 1157, 1158). Bu hükümler deniz aşırı satış mukavelelerinde “tartı üzerinden ödeme” ve “tahminen” veya “kat’iyen muayyen miktar” kayıtları koyma imkanı tanımış, bu kayıtların olması halinde satılan malların kesin miktar ve bedelleri teslim alınıncaya kadar muayyen olmadığı ve bu arada TTK md. 1150 amir hükmüne göre faturanın ibrazı mecbur bir vesika olması nedeniyle muvakkat bir fatura tanzimini öngörmüştür. .
TTK md. 1157 hükmüne göre “Satış bedeli tutarının boşaltma zamanında tahakkuk edecek veya kabul edilecek tartı üzerinden ödeneceğine dair olan şart muteberdir. Bu suretle mukavele münderecatına göre muvakkat bir fatura tanzim edilerek vesikaların ibrazında ödenecek olan para, satış bedelinin yüzde yetmiş beşi ile doksanı arasında bir noksanla tayin olunur. Malların ulaştığı limanda taraflar veya acente yahut temsilcileri hazır olduğu halde usulü dairesinde tartısı yapıldıktan sonra kat’i fatura tanzim olunur. İki fatura tutarı arasındaki fark, malların teslim alınması tarihinden itibaren sekiz gün içinde icabına göre alıcı tarafından ödenir veya satıcı tarafından kendisine geri verilir.”
G) KAPALI FATURA- AÇIK FATURA
(AKİDE EDİLMİŞ FATURA-AKİDE EDİLMEMİŞ FATURA)
Ticaret kanunumuzda ve Vergi Usul Kanunumuzda açık fatura ve kapalı fatura kavramları bulunmamaktadır. bu kavramlar ticari örf ve adet hukukundan doğmuştur.
Uygulamada peşin olan satışlarla veresiye satışları birbirinden ayırt etmek üzere başlatılan açık fatura, kapalı fatura ayrımı sonucunda bir örf ve adet hukuku meydana gelmiştir.
Bir fatura düzenlendiği zaman VUK md. 231 hükmüne göre faturanın baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya yetkili olanların imzasının bulunması gerekir. Bu fatura VUK md. 229’a göre müşterinin borçlandığı meblağı göstermektedir. Bu iki ifadeyi ve yasa hükmünü dikkate alarak düşündüğümüzde, bir faturanın düzenlenerek baş tarafının iş sahibi veya adına yetkili kimselerin imzası ile müşteriye verilmesi halinde, bu fatura müşterinin borçlandığı meblağı göstermektedir. Yani bedeli satıcı tarafından tahsil edilmemiştir. Piyasa düzenindeki ifadesi ile bu fatura, açık faturadır .
Ankara Ticaret Odası tarafından alınan 21.12.1948 gün ve 6 no.lu teamül kararı özeti aşağıya çıkarılmıştır.
“Ticarethane tarafından satışı yapılan mallara ait fatura muhteviyatı alıcı tarafından ödendiğinde, bayi tarafından faturanın altına damga pulu yapıştırılarak tarih, ticarethane klişe ve mührü ile birlikte salâhiyettar olan tarafından imza edilerek pul iptal olunur. Bu şekilde faturaya bedeli alınmış(kapanmış, akide edilmiş) fatura denir. Bedeli alınmıştır kaydını ihtiva etmeyen faturada damga pulu üzerine ticarethane klişe veya mührü ve salahiyetli olanın imzası mevcut olduğu taktirde, bu kaydın mevcut olmaması bir hüküm ifade etmez. Yani fatura bedeli ödenmiş, akide edilmiş sayılır.”
Ankara Ticaret Odası tarafından alınan bu karar ile açık/kapalı fatura konusunda bir teamül oluşmuştur. Yargıtay’da bir kararında şöyle demektedir. “… Ticaret Odasının 21.12.1948 gün ve 6 sayılı kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiğine ilişkin teamül kararına aykırı bir yerel örf ve teamülün bulunmadığının da belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiği ve bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanmadığı gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir . Yine başka bir kararında Yargıtay, “…Davacı satıcı, davalı alıcının almış olduğu ekmek bedelini ödemediğini ileri sürmüş ve davalıda, faturalarla bedelin ödendiğini savunmuştur. Taraflar delillerini ibraz etmiş ve incelenen belgelerin suret olduğu anlaşılmıştır. Taraflar bu delillere dayanmış olmasına göre delillerin asılları getirilmesi ve faturaların kapalı olup olmadığı belirlenmelidir. Kapalı fatura ibrazı halinde, bu faturaların davalı alıcı tarafından ödendiğinin kabulü gerekir. Aksi halde, yani açık ise bu taktirde de satış bedelinin ödenmediğinin kabulü ile ispat ehliyetinin davalıya düştüğünün kabulü zorunlu olur .
6. TEYİT MEKTUBU
Türk Ticaret Kanunu md. 23/3 de teyit mektubu düzenlenmiştir. Teyit mektubu ile oluşan sözleşme artık yazılı bir delil niteliği kazanır. Bu yazılı sözleşmenin aksinin ispatı teyit mektubuna itiraz etmeyen tarafa düşer. Aksinin ispatı kanuni delillerle mümkündür. Eğer, teyit mektubuna sekiz gün içinde itiraz edilirse, bu durumda yazılı delilin oluşmamış olduğunu kabul etmek gerekir .
Yazılı bir sözleşmenin teyit mektubu gönderilerek değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak, bu yazılı sözleşme taraflarca sözlü olarak değiştirildiği ve ayrı bir sözleşme yapıldığı ileri sürülerek bu sözlü sözleşmeden söz edilerek fatura değil, teyit mektubu gönderilir ve sekiz gün içinde itiraz edilmezse yazılı sözleşmenin değiştiğinin kabulü gerekir. Fakat bu husus resmi şekle veya kanuni yazılı biçime bağlı ise, sözlü değiştirilmesi imkânsız bulunmakla gönderilen teyit mektubu herhangi bir hüküm ifade etmeyecektir .
Teyit mektubuna yapılacak itiraz, mektubun alındığı günden itibaren sekiz gündür. Sözü edilen sekiz günün hesabında BK md. 76 uyarınca tebliğ günü sayılmaz. Ertesi günden itibaren tatil günleri de sayılmak suretiyle hesap edilir. İtirazın sekiz gün içinde yazılması yeterlidir. Bu itirazın sekiz gün içinde diğer tarafa ulaşması gerekmez.
Benzer Konular:
Adres: Kızılay Atatürk Bulvarı No:64/25 Çankaya/ANKARA | Telefon:(312) 419 80 08 | Mail: [email protected] | web Tasarım: kızılayWeb | © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.