Milyonlarca kişiyi ilgilendiren emlak vergisinin belirlenmesinde vergi mükellefi olanların, dava açma hakkı bulunmamaktadır. Bu sorun Türkiye’de Geniş bir kitleyi ilgilendirmektedir.Esas temel sorun taktir komisyonlarının belirlediği emlak m2 birim fiyatlarının ne kadar doğru hesaplandığına ilşkin bir güven sorunu, en önemlisi de bireysel yargıya gitme yollarının kapanması ile anayasal hak arama özgürlügünün ortadan kaldırılması sorunlarını ortaya çıkarmaktadır.
VUK’a göre; bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleri, uygulanacağı yıldan dört ay önce müştereken tespit ve Resmi Gazete ile ilân edilmekte ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği bu bedellere karşı Resmî Gazete ile ilânını izleyen on beş gün içinde Danıştay’da dava açabilmektedirler (VUK mük. md. 49).
Aynı hükme göre; takdir komisyonlarının arsalara ve araziye ait asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin dört yılda bir yapacakları takdirler, tarh ve tahakkuk işleminin yapılacağı sürenin başlangıcından en az altı ay önce karara bağlanarak, arsalara ait olanlar takdirin ilgili bulunduğu il ve ilçe merkezlerindeki Ticaret Odalarına, Ziraat Odalarına ve ilgili Mahalle ve Köy Muhtarlıkları ile Belediyelere, araziye ait olanlar il merkezlerindeki Ticaret ve Ziraat Odalarına ve Belediyelere imza karşılığında verilmektedir (VUK mük. md. 49).
Büyükşehir belediyesi bulunan illerde takdir komisyonu kararları, Vali veya vekâlet vereceği memurun başkanlığında, Defterdar veya vekâlet vereceği memur, Vali tarafından görevlendirilecek Tapu Sicil Müdürü ile Ticaret Odası, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası ve Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nce görevlendirilecek birer üyeden oluşan merkez komisyonuna imza karşılığında verilecek, merkez komisyonu kendilerine tebliğ edilen kararları on beş gün içinde inceleyecek ve inceleme sonucu belirlenen değerleri ilgili takdir komisyonuna geri gönderecektir. Merkez komisyonunca farklı değer belirlenmesi halinde bu değerler ilgili takdir komisyonlarınca yeniden takdir yapılmak suretiyle dikkate alınacaktır (VUK mük. md. 49).
Takdir komisyonlarının bu kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları on beş gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilirler. Vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine on beş gün içinde Danıştay’a başvurulabilir. Kesinleşen asgari ölçüde arsa ve arazi birim değerleri, ilgili belediyelerde ve muhtarlıklarda uygun bir yere asılmak suretiyle tarh ve tahakkukun yapıldığı yılın başından Mayıs ayı sonuna kadar ilân edilmektedir (VUK mük. md. 49).
Buna göre, Danıştay ve vergi mahkemelerinde dava açılması halinde, davalının on beş gün içinde vereceği tek savunma ile dosya tekemmül etmiş sayılmakta, Danıştay ve vergi mahkemelerince bu davalar, dosyanın tekemmül ettiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanmaktadır (VUK mük. md. 49). Görüldüğü üzere gerek dava açma süresi ve gerekse yargılama süreci 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’ndan (İYUK) farklı olup adeta hızlandırılmış bir yargılama yapılmaktadır. Aşağıda yer vereceğimiz Anayasa Mahkemesi karar gerekçesi incelendiğinde bunun nedeni de ortaya çıkacaktır.
Sonuç:
Bu açıklamalarla ortaya çıktığı üzere Kanun, yapılan değer tespitine karşı bireye (emlak vergisi mükellefine) dava açma hakkı tanımamakta ve dava ehliyetini sadece belirli kişi ve kurumlara vermektedir
Dava açabilecekler yukarıda da belirtildiği gibi karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller, ilgili mahalle ve köy muhtarlıklarıdır. Bu kişi ve kurumlara emlak vergisinde dava açma hakkı tanınıp, verginin borçlusu olan kişilerin yani emlak sahiplerine dava açma hakkı tanınmasının hukukiliği tartışılmalıdır. Zira burada hak arama özgürlüğünün anayasaya aykırı olarak sınırlandırıldığı düşünülebilir. Hukuki yararı olan kişilerin dava açma hakkının bulunduğu göz önüne alındığında emlak vergisi mükellefi kişilerin dava açma hususunda da hak sahibi olması gerektiği belirtilmelidir. Ancak önümüzdeki dönem için bu oranlar tespit edilmiştir. Ancak ilgili hüküm değişikliğe uğrayana kadar en azından, 2013 yılının ikinci yarısında belirlenecek oranlara, muhtarlar üzerinde sivil toplum baskısı yapılarak, muhtarların dava açmaları sağlanabilecektir.
Bu yazının devamı olacak Bir sonra ki makale “Takdir Komisyonlarınınca Hatalı Tesbit Yapıldığını Düşünen Emlak Vergisi Mükellefleri Sorunlarını Çözmek için Ne yapmalı” başlıklı yazımızda görüşmek üzere hoşça kalınız…