HABERLER
Anasayfa / MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ / DAVA KONUSU YAPILMIŞ TARHİYATLARA KARŞI 6111 SAYILI KANUNUN YAYIMINDAN ÖNCE ÖDEME YAPILMIŞ OLMASI

DAVA KONUSU YAPILMIŞ TARHİYATLARA KARŞI 6111 SAYILI KANUNUN YAYIMINDAN ÖNCE ÖDEME YAPILMIŞ OLMASI

Dava konusu yapılmış tarhiyatlara karşılık 6111 sayılı Kanun’un yayım tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarların red ve iadesinin yapılabilmesi için; tarhiyatlara yönelik vergi mahkemesince karar verilmemiş olması veya verilen kararın üst mahkemece bozularak yeniden karar verilmek üzere vergi mahkemesine iade edilmiş olması ya da vergi mahkemesince tarhiyatların terkinine karar verilmiş olması ve bu kararın 25.02.2011 tarihinden önce taraflardan birine tebliğ edilmiş olması gerektiği hk.

Başkanlığınız (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerinden (…) vergi kimlik numaralı (…) Ltd. Şti.’ne ilişkin yazınız ve ekleri incelenmiş olup, aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun bulunmuştur.

Bilindiği üzere, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un uygulamasına ilişkin olarak çıkarılan 21.04.2011 tarihli ve 39286/39287 sayılı 2011/3 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 Sayılı Kanun İç Genelgesi’nin “2- Kesinleşmemiş veya Dava Safhasında Bulunan Amme Alacakları” başlıklı bölümünde “…c) 6111 sayılı Kanun’un kapsadığı dönemlere ilişkin olarak ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı birden fazla vergi/ceza ihbarnamesinin tek dosyada ihtilaf konusu yapıldığı ve vergi mahkemesince ihtilafın tek dosyadan incelenerek karar verildiği hallerde davanın tek ihtilaf olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bu davalarda ihbarnamelerin bir kısmı için terkin, diğer kısmı için tasdik ya da tadilen tasdik kararı verilmesi halinde ise ihtilafın anılan Kanun’un 3. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilmesi icap etmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Anılan Kanun’un 3. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu Kanun’un yayımlandığı tarih itibarıyla bölge idare mahkemeleri veya Danıştay nezdinde ilgisine göre itiraz veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu Kanun’un yayımlandığı tarih itibarıyla tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce verilmiş en son kararın;

b) Tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması halinde, tasdik edilen vergilerin/gümrük vergilerinin tamamı ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanun’un yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanun’da belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,

tahsilinden vazgeçilir…” hükmü,

Yine , anılan Kanun’un “İade edilmeyecek alacaklar” 21. maddesinde “Bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun’un 16. maddesi hükmü hariç olmak üzere bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu Kanun’un 20. maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz. Ancak, bu Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlara karşılık bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarlar, vergi mahkemesinde esasa ilişkin olarak hiç karar verilmemiş veya verilen kararın bozulması nedeniyle yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iade edilmiş davalara konu alacaklar için bu maddeden yararlanılmak üzere yapılan başvurular ile vergi mahkemesince verilmiş terkin kararları üzerine red ve iade edilebilir.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan Kanun’un uygulanmasını göstermek üzere yayımlanan 1 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 sayılı Kanun Genel Tebliği’nin “X- Diğer Hususlar” başlıklı bölümünde “1- 6111 sayılı Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık;

- Kanun’un yayımlandığı 25.02.2011 tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar,

- Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar,

- Kanun’un 20. maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizler,

red ve iade edilmeyecektir.

Ancak, Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlara karşılık Kanun’un yayımlandığı tarihten önce ödeme yapılmış olması ve mükelleflerin Kanun’un 3. maddesinden yararlanmak için başvuru yapması halinde bu Tebliğin (III/B-1), (III/B-2-a) ve (III/E-7) bölümlerinde yapılan açıklamalar kapsamında işlem yapılacaktır.” açıklamasına yer verilmiştir.

Anılan Kanun hükmü ve Tebliğ’de yer verilen açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, dava konusu yapılmış tarhiyatlara karşılık 6111 sayılı Kanun’un yayım tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarların red ve iadesinin yapılabilmesi için; tarhiyatlara yönelik vergi mahkemesince karar verilmemiş olması veya verilen kararın üst mahkemece bozularak yeniden karar verilmek üzere vergi mahkemesine iade edilmiş olması ya da vergi mahkemesince tarhiyatların terkinine karar verilmiş olması ve bu kararın 25.02.2011 tarihinden önce taraflardan birine tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.

Bu itibarla, 6111 sayılı Kanun’un yayımlandığı tarih (25.02.2011) itibariyle Danıştay nezdinde devam ettiği ve vergi mahkemesince tadilen tasdik edilen kısma ilişkin vergi ve cezalar ile bunların ferilerinin tamamının anılan Kanun’un yayım tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından, Kanun’un 3. maddesi kapsamında yapılandırılacak bir borcun mevcut olmaması nedeniyle, adı geçen mükellefin söz konusu borcu için anılan madde hükmünden yararlandırılması mümkün bulunmamakla birlikte, ihtilafların sonlandırılması amacıyla müracaatta bulunabilecekleri tabiidir.

Diğer taraftan, söz konusu olaya münhasır olmak üzere; mükellefin ihtilafını sonlandırmak amacıyla anılan Kanun’dan yararlanmak istememesi durumunda, mükellefin söz konusu ihtilafa devam etmek istediği yönünde irade beyanını içeren ikinci bir dilekçe alınarak durumun üst yargı merciine ivedilikle bildirilmesi gerekmektedir.

—————————————————————————————–

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih : 29.06.2011

Sayı : B.07.1.GİB.0.20.36-110[3630-626]-065070

6111 s. K. Md. 21