BASİT USUL MÜKELLEFİYETİ

Basit usul,Gelir Vergisi Kanunu’nun 46, 47, 48 ve 51. maddelerinde düzenlenmiştir.

- BASİT USULDEN FAYDALANAMAYAN MÜKELLEFLER

Gelir Vergisi Kanunu’nun 51. maddesine göre ise bazı mükellefler hiçbir şekilde basit usulden faydalanamazlar. Bunlar aşağıda sayılmıştır:

- Kollektif şirket ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortakları,

- İkrazat işleriyle uğraşanlar,

- Sarraflar ile kıymetli maden ve mücevherat alım satımı ile uğraşanlar,

- Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar,

- Sigorta prodüktörleri,

- Her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenler,

- Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar,

- Tavassut işi yapanlar (dayıbaşılar hariç),

- Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler,

- Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri (Yapısı itibariyle sürücüsünden başka ondört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç),

- Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dahil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibariyle veya sabit bir iş yerinde faaliyette bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler Basit usulden faydalanamazlar.

BASİT USULDEN YARARLANABİLMENİN ŞARTLARI

Gelir vergisinde ticari faaliyetle uğraşan mükellefler, gerçek usulde veya basit usulde vergilendirilirler. Bir mükellefin hem gerçek usul hem de basit usul kapsamında olması mümkün değildir. Basit usulden yararlanmanın genel şartlarından birincisinde bu durum açık olarak belirtilmiştir.

Basit usulden yararlanmak isteyen bir gerçek kişinin genel ve özel şartların tamamını sağlaması gerekmektedir. Genel ve özel şartlar 2009 yılı için geçerli olan rakamlarla aşağıda sunulmuştur;

Basit Usule Tabi Olmanın Genel Şartlarından Olan İşyeri Kira Bedeli (GVK 47/2)

Yılı Büyük Şehir Belediyesi Sınırları Diğer Yerlerde Dayanak
2009 4.300.-TL 3.000.-TL 270 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği

Basit Usule Tabi Olmanın Özel Şartlarını Belirleyen Hadler (GVK 48) 2009 Yılı

Mal Alış Değeri 60.000.-TL
Mal Satış Bedeli 89.000.-TL
Hizmet İşlt. Yıllık Hasılat 30.000.-TL
Mal Alım-Satımı ve Hiz. İşi. Hasılatı 60.000.-TL
Dayanak 270 Seri No.lu G.V. Genel Tebliği

BASİT USULDE BEYANNAME VERME ZAMANI

Gelir Vergisi Kanunu’nun 92. maddesinin birinci paragrafına göre; Basit usulde vergilendirilen bir mükellefin geliri sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde, yıllık gelir vergisi beyannamesinin izleyen yılın Şubat ayının başından, yirmibeşinci günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.

Mükellefin beyana tabi başka bir kazancının olması durumunda ise yıllık gelir vergisi beyannamesinin basit usulde elde edilen ticari kazançla birlikte Mart ayında vermesi gerekmektedir.

Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin yıllık beyanname verme durumları ile ilgili birkaç örnek vermek gerekirse;

Basit usulde vergilendirilen bir berberin, başkaca bir kazancı yoksa yıllık beyannamesinin ertesi yılın Şubat ayında (1-25 Şubat arasında) verilmesi gerekir. Aynı berberin repoda parası varsa bu gelir stopajla vergilendirildiği ve yıllık beyanname verilmeyecek gelirler arasında sayıldığı için, beyanname yine şubat ayında verilecektir. Ancak aynı berberin kirada bulunan bir konutunun da olması durumunda; Konutundan elde ettiği kira gelirini (2008 yılı için 960 TL’yi, 2009 yılı içinse 1070 TL’yi aşması durumunda) yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmek zorundadır. Dolayısıyla mükellef, basit usulden elde ettiği ticari kazançla birlikte konut kira gelirini bir sonraki yılın Mart ayında beyan etmek durumunda kalacaktır.

BASİT USULDEN GERÇEK USULE GEÇİLMESİ

Mükellef, temelde iki şekilde gerçek usule geçebilir; Bunlar, mükellefin kendi rızası ile gerçek usule geçmesi veya zorunlu olarak gerçek usule geçmesi şeklinde sayılabilir.

- MÜKELLEFİN KENDİ RIZASI İLE GERÇEK USULE GEÇMESİ

Gelir Vergisi Kanunu’nun 46. maddesinin son fıkrasına göre; “Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden aybaşından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler.

Mükellefin gerçek usule geçmek istemesinin çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin azalan bakiyeler usulüyle amortisman ayırma, şüpheli alacak karşılığı ayırma veya enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme uygulamasından sadece gerçek usulde ve bunun içinde de bilanço esasına tabi olanlar yararlanmaktadırlar. Bunun yanında ticari bankalardan alınacak kredilerde de gerçek usulde vergilendirilmek avantaj teşkil etmektedir.

- MÜKELLEFİN GERÇEK USULE GEÇMEK ZORUNDA KALMASI

Bazı durumlarda mükellef basit usulde kalmak istese bile gerçek usule geçip defter tutması zorunlu olur. Bunlar; Basit usule tabi olmanın genel veya özel şartlarını kaybedilmesi ile mükellefin yanıltıcı belge düzenlediğinin veya kullandığının tespit edilmesi durumlarıdır.

1- Genel veya Özel Şartlardan Birinin Kaybedilmesi

Basit usulde vergilendirilen bir mükellef, basit usulden yararlanmanın genel veya özel şartlardan bir tanesini kaybetmesi durumunda gerçek usule geçmek zorunda kalacaktır.

2- Yanıltıcı Belge Düzenlendiğinin veya Kullanıldığının Tespit Edilmesi

Yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilen basit usule tabi mükellef de gerçek usule geçmek zorundadır.

Genel veya özel şartlardan bir tanesini kaybeden mükellef, ertesi takvim yılının başından itibaren gerçek usule geçmek zorundadır. Fakat sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilen mükellef, bu hususun kendisine tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren gerçek usule geçmek ve ikinci sınıf tüccarlara ilişkin hükümlere tabi olmak zorundadır.

- GERÇEK USULDEN TEKRAR BASİT USULE GEÇİLEMEMESİ

Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler, bir daha hiçbir şekilde basit usule dönemezler. Bu kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar.

Not:  Basit usul İle ilgili Aşağıda Gelir Vergisi Kanunu Madde 46 ve 51 istinaden Bir Sirküler yayımlanmıştır.

5747 Sayılı Kanun İle Yapılan Düzenleme Sonucu 95/6430 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Uygulaması Hakkında

Tarih: 14/08/2009

Sayı :GVK-73/2009-3/ Basit Usulde Vergilendirme-10

Kapsam:T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı Gelir Vergisi Sirküleri/73

Konusu : 5747 Sayılı Kanun ile yapılan düzenleme sonucu 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının uygulaması

Tarihi : 14/08/2009

Sayısı: GVK-73/2009-3/ Basit Usulde Vergilendirme-10

İlgili olduğu maddeler : Gelir Vergisi Kanunu Madde 46 ve 51

İlgili olduğu kazanç türleri : Ticari Kazanç

1. Giriş

5747 sayılı Büyükşehir Belediye Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun[1] ile yapılan düzenleme sonucu 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının[2] uygulamasında karşılaşılan tereddütler bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Konu İle İlgili Mevzuat ve Yargı Kararları

2.1. Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Düzenlemeler

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinde; “47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.” hükmü yer almakta olup, son fıkrasında “Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden ay başından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler, bir daha hiç bir şekilde basit usule dönemezler. Bu kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun basit usulün hududunun açıklandığı 51 inci maddesinde, basit usulden faydalanamayacaklar sayılmış olup, maddenin (12) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılan 12.01.1995 tarihli ve 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile büyükşehir belediyesi olan illerin (Erzurum, Diyarbakır, Sakarya ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle birlikte 2000 yılı genel nüfus sayımındaki nüfusu 30.000′den az olan yerler hariç) mücavir alan sınırları da dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde;

a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,

b) Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar,

c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar,

d) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar,

e) Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler,

f) Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,

01.05.1995 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.

Diğer taraftan, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun[3] geçici 2 nci maddesine göre, büyükşehir belediye hudutları içinde kalmış bulunan yerlerde, 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen faaliyetlerde bulunan mükelleflerin vergilendirme şekilleriyle ilgili olarak 253 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği[4] ile 13.01.2005 tarihli ve 29 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

2.2. 5747 Sayılı Kanunda Yer alan Düzenlemeler

5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan ve ekli (42) sayılı listede adları belirtilen ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak aynı listede belirtilen ilçe belediyelerine mahalleleri veya mahalle kısımları ile birlikte katılmıştır.” hükmüne yer verilmiştir.

Kanunun geçici birinci maddesinde, ekli (44) sayılı listede adları yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri, ilk genel mahalli idareler seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüştürüleceği; geçici ikinci maddesinde ise, bu Kanunla kurulan belediyelerin organlarının seçiminin ilk genel mahalli idareler seçimiyle birlikte yapılacağı, bu Kanunla mahalleye veya köye dönüşen veya il ya da ilçe belediyesine katılan belediyelerin tüzel kişiliği, organları ve bunların hak, yetki ve görevleri ilk genel mahalli idareler seçimine kadar devam edeceği belirtilmiştir.

2.3. Yargı Kararları

Anayasa Mahkemesinin 31.10.2008 tarih ve E:2008/34, K:2008/153 sayılı, Yüksek Seçim Kurulunun 12.02.2009 tarih ve 153 sayılı Kararları uyarınca, 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Genel Seçimlerine katılan belediyelerin tüzel kişilikleri devam etmektedir.

3. Değerlendirme

5747 sayılı Kanunla yapılan düzenleme sonucu büyükşehir belediye sınırları içerisinde 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen faaliyetlerde bulunan mükellefler aşağıdaki şekilde vergilendirilecektir.

3.1. Büyükşehir belediye sınırları (mücavir alan sınırları dahil) içerisinde bulunan ve 5747 sayılı Kanun uyarınca tüzel kişilikleri kaldırılan belediye sınırları içerisinde, öteden beri basit usulde vergilendirilen mükelleflerden 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen faaliyetlerde bulunanlar, basit usule tabi olmanın şartlarını yasa gereği yıl içinde (5747 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca 29.03.2009 tarihinde) kaybetmiş olduklarından 01.01.2010 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilecektir.

3.2. Tüzel kişiliği 5747 sayılı kanunla kaldırılan belediyelerin sınırları içerisinde anılan Kararnamede belirtilen faaliyet konularında 29.03.2009 tarihinden sonra yeni işe başlayan veya mevcut işine anılan faaliyetleri ilave eden mükellefler işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilecektir.

3.3. Anayasa Mahkemesinin 31.10.208 tarih ve E:21008/34, K:2008/153 sayılı, Yüksek Seçim Kurulunun 12.02.2009 tarih ve 153 sayılı Kararları uyarınca 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Genel Seçimlerine katılan belediyelerin tüzel kişilikleri devam ettiğinden, bu belediyelerin (mücavir alanlar dahil) sınırları içerisinde faaliyette bulunan ve öteden beri basit usulde vergilendirilen mükelleflerin, genel ve özel şartlarını topluca taşımaları kaydıyla basit usulde vergilendirilmesine devam edilecektir. Bu yerlerde yeni işe başlayan veya faaliyet konusunu değiştiren mükelleflerin durumunun ise mevcut hükümlere göre değerlendirileceği tabiidir.

Diğer taraftan, 5216 sayılı Kanun ile büyükşehir belediye sınırları içine alınan ve 2000 yılı genel nüfus sayımındaki toplam merkez nüfusu 30.000′den az olan yerlerde 95/6430 sayılı Kararnamede belirtilen faaliyetlerle uğraşan mükelleflerin kazançlarının basit usulde tespit edilmesine devam edebilecek olup, bu yerlere yeni mahalle – köy bağlanması veya nüfus artışı gibi nedenlerle 2000 yılı genel nüfus sayımından sonra nüfusunun 30.000′in üzerine çıkmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Duyurulur.

Gelir İdaresi Başkanı

line
footer

Adres: Kızılay Atatürk Bulvarı No:64/25 Çankaya/ANKARA | Telefon:(312) 419 80 08 | Mail: [email protected] | web Tasarım: kızılayWeb | © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.