Almanya’da yabancı şirketlerin şubelerinin kurulması

Yabancı şirketlerin Almanya’daki ekonomik faaliyetleri Alman şirketleri ile kıyaslandığında özel kısıtlamalara tabi değildir. Ancak, bununla birlikte ticari faaliyette bulunan kişiler Yabancılar Yasası’na tabi olup, bu Durumda Avrupa Birliği vatandaşları ile AB vatandaşı olmayan kişiler arasında bir ayrım gözetilmek Durumundadır. Yabancı şirketin vatanı yabancılar hukuku ile ilgili bazı engeller açısından belirleyici bir kriter teşkil edebilir.

Türkiye henüz AB üyesi olmadığından, bazı özelliklere dikkat edilmesi yerinde olur. İşbu yazımızı bazı ipuçları vermek amacıyla ele almış bulunmaktayız.
Alman Şirketler hukuku

Yabancılar Almanya’da yeni bir şirket kurabilir veya mevcut bir şirketi ya da hisselerini satın alabilirler. Aşağıda birkaç şirket türü hakkında kısa bilgiler yer almaktadır.

Limited şirket (GmbH)
Limited şirket (Gesellschaft mit beschränkter Haftung – GmbH) bir tüzel kişidir; buna göre GmbH, kendine ait yasal kişiliği olan ve ortakların hissedar olarak geri plana çekildiği ve kişisel olarak şirketin yükümlülüklerinden sorumlu tutulmadığı bir şirket türüdür. GmbH organları aracılığı ile faaliyet gösterir: müdür (Geschäftsführer) ve ortaklar kurulu (Gesellschafterversammlung). Ortaklar kurulu şirket politikası hakkında temel kararları alırlar ve tüzük değişikliğine gidebilirler. Müdür şirketi dışarıya karşı temsil eder.

GmbH’nın bir avantajı ortakların kişisel sorumluluğun ana sermaye ile (en az 25.000 Euro) sınırlandırılmış olmasıdır. GmbH’ın bir başka avantajı ise, ortakların şirketlerini kendilerinin yönetmesinden ziyade (kendi kendine yönetim), müdür görevlendirmek suretiyle (dışarıdan yönetim) yönetimi sağlamaları ve böylece kişisel olarak Almanya’da sürekli ikamet etme zorunluluklarının ortadan kalkmasıdır. Ancak hemen belirtmeliyiz ki, yabancı müdür şayet Almanya’ya istediği zaman giriş yapamaz durumda ise, işbu müdürün tescil edilmesi ticaret sicili tarafından reddedilebilir. Bununla ilgili mahkeme içtihatları belli olmakla beraber, uygulama bölgeye göre değişebilir.

Türkiye’deki durumun aksine, GmbH tek bir şahıs tarafından da kurulabilir (Tek-şahıs-GmbH). Bir zanaat icrası sözkonusuysa, bir GmbH için, işletme müdürünün (Betriebsleiter) Sanatkârlar Tüzüğüne (Handwerksordnung) uygun olarak şartları yerine getirmesi gerekli ve yeterlidir.

Bir şahıs şirketine kıyasla bir GmbH’ın dezavantajları; kuruluş aşamasında yapılacak daha yüksek harcama (ana sermaye, noter tarafından düzenlenen anasözleşme, gerektiğinde bir kuruluş raporu) ve dışarıdan yönetim ilkesi nedeniyle, daha düşük denetim imkanları olarak tanımlanabilir.

Kuruluş için ilk olarak bir anasözleşme (Satzung, Gesellschaftsvertrag) gereklidir. Bu sözleşmenin noter veya Almanya’nın konsolosluk gibi bir dış temsilciliğinde görevli yetkili bir memur tarafından düzenlenmesi gerekir. Şirket yerel mahkemede bulunan ticaret siciline kayıtla birlikte teşekkül etmiş olur. Ticaret siciline başvururken ana sermayenin en azından yarısı şirket hesabına yatırılmış olmak zorundadır. Tek şahıs-GmbH’nında ana sermayesinin tümü ödenmiş olmalı veya teminat gösterilmelidir. Aynı kuruluş sözkonusu olup sermaye para yerine aynı edadan oluşuyorsa, bunlar bir bütün olarak tedarik edilir ve aynı edanın değerinin mütalaa edildiği bir ayni eda raporu düzenlenir.

Şirketin, faaliyetlerini kuruluş işlemlerinin tamamlan­masından önce başlatması mümkün olmakla beraber, bu durumda ticaret siciline kayıt gerçekleşene kadar ortaklar şahsi mal varlıkları ile sorumlu olmaya devam ederler.

Şahıs şirketleri (OHG, KG)
Şahıs ticaret şirketleri en az iki ortaktan oluşur. Şirketin faaliyetinin sona ermesi ile birlikte bir şahıs şirketinin ortakları esas itibariyle kişisel olarak da taahhüt altına girerler, sadece birlikte dava açabilir ve dava edilebilirler. Türk Ticaret Kanununda düzenlenen ‘kollektif şirket’e benzeyen Açık Ticaret Şirketi’nde (offene Handelsgesellschaft – OHG) tüm ortaklar şahsi mal varlıkları ile sorumluluk taşırken, Komandit Şirket’te (Kommanditgesellschaft – KG) şahsi sorumluluk taşıyan ortak olan komanditenin yanında, komanditer ortak olarak da bilinen ve sadece yatırdığı sermaye tutarında sorumluluk taşıyan bir kişi söz konusudur. Şahıs şirketlerinde kendi kendine yönetim ilkesi geçerlidir. Diğer bir deyişle, yönetim görevlerinin tümü üçüncü şahıslara devredilmez.

Zorunlu olarak gerekli olan kendi kendine yönetim sayesinde ortaklar daha derin denetim imkanlarına sahiptirler. Bir şahıs ticaret şirketi için gerekli kuruluş masrafları bir sermaye şirketininkinden azdır. Özellikle bir asgari sermaye gerekli değildir ve şirketin esas sözleşmesi noter tasdiki olmadan yapılabilir. Özellikle küçük ve yeni kurulmuş şirketlerde, şahıs şirketlerinde nispeten şeffaf vergilendirme nedeniyle – şirket yerine ortağın gelir vergisine tabi olması durumu -, şirketin zararlarının ortağın diğer faaliyetlerinden elde ettiği gelirlerinden mahsup edilebilmesi bir avantaj sayılabilir.

Şahıs şirketlerinin sermaye şirketlerine kıyasla en önemli dezavantajı ortağın şahsi mal varlığı ile sorumluluk taşıması durumudur. Sorumluluk sadece KG’de ve burada da yalnızca komanditer ortağın koyduğu sermaye ile sınırlandırılabilir. Hisse devri bir sermaye şirketinde olduğundan daha zordur. Sürekli olarak işinin başında şahsen bulunma gerekliliği nedeniyle yabancı ortağın oturma izni sahibi olması gereklidir. Bunun yanında, bir zanaat icrası sözkonusu olması halinde, en azından bir ortağın zanaat tüzüğüne uygun olarak şartları yerine getirmesi gereklidir. Ancak, Avrupa hukuku bakımından bu husus yerleşme özgürlüğüne aykırı olduğundan, bu tür sınırlamaların zamanla ortadan kalkacağı beklenebilir.

Şirket esas sözleşmesinin noter tarafından tasdik edilmesi gerekmez ve sonuç itibariyle bu tür bir şirketin kuruluşu bir sermaye şirketinin kuruluşundan daha kolaydır. Şirketin kuruluş amacına bağlı olarak, burada da, özellikle düşünülmesi uygun olacak halefiyet düzenlemeleri (örneğin bir ortağın ölümü halinde) ve vergisel teşekkül imkanları dikkate alındığında bir avukat ya da vergi uzmanı ile işbirliği yapılması tavsiye edilir.
Adi ortaklık (GbR, BGB-Şirketi)

En basit şirket şekli GbR’dır (Gesellschaft des bürgerlichen Rechts, BGB-Gesellschaft). Türkiye’de ‚adi şirket’ ile kıyaslanabilir bu şirket türünün esas sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. GbR özellikle perakende ticarette, gastronomide, küçük esnaf işletmelerinde ve doktorlar, avukatlar ya da vergi uzmanları gibi serbest mesleklerin işlerinde tercih edilir; Ortak Girişim (Joint Venture) veya konsorsiyum da, önceden bir ticaret şirketi olarak kurulmamış ise, GbR’lerden sayılır. GbR Alman Ticaret Kanunu çerçevesinde tam anlamıyla ‚ticari’ faaliyetlerini ortak bir ünvan çatısı altında sürdürürse, OHG’ye dönüşür.

Tacir
Tek bir kişi şahıs şirketi kuramaz, ancak nitelikleri Ticaret Kanununda belirlenen ‚tacir’ sıfatıyla ticari faaliyet gösterebilir. Münferit tacir tüm ticari yükümlülüklerine yönelik olarak şahsi mal varlığı ile de sorumluluk taşır. Bu şekilde işlerini sürdürmek isteyen yabancının, yine yabancılar hukukuna uygun olarak oturma iznine sahip olması, işletme iznini – bazı sektörlerde yetkili makama bildirimle yetinilebilir – almış olup bazı mesleklerin AB uyruklu olmayan yabancılara kapalı olmasına dikkat etmesi gerekmektedir.

Anonim şirket (AG)

AG (Aktiengesellschaft), yüksek kuruluş masrafları ve özellikle büyük çapta yasal kurallara bağlanmış yapısı nedeniyle geleneksel olarak daha ziyade büyük işletmeler tarafından tercih edilen bir şirket türü idi; son zamanlarda daha küçük işletmeler tarafından tercih edilmesinin nedeni ise, yalnız bu şirket türüne borsaya kote olma imkanı tanınması ve ayrıca son yasal düzenlemelerle küçük birimlere bazı kolaylıklar – tek şahıs tarafından kurulabileceği gibi – sağlanmasından kaynaklanmaktadır. Tüzel kişi olarak kendi yasal kişiliği mevcuttur ve tek başına tüm ticari yükümlülükler için sorumluluk taşır. Anonim şirketin işleri, şirketin yönetimi üzerinde çok güçlü bir denetim yetkisi bulunan bir teftiş kurulu tarafından gözetlenen, yönetim kurulunca yürütülür. Ortaklar (hissedarlar) menfaatlerini düzenli olarak toplanan genel kurulda koruyabilirler. Bir AG’deki payların (hisselerin) devri, esas sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, kolaydır.

Diğer şirket türleri
Diğer şirket türleri olarak Ortaklık Şirketi (Partnerschaftsgesellschaft) ve (sadece AB üyelerinin uyruklarına açık olan) Avrupa İktisadi Menfaat Birliği (Europäische Wirtschaftliche Interessenvereinigung – EWIV) sözkonusudur. Bunlar yapısal olarak OHG’ye benzemektedirler. Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin (Kommanditgesellschaft auf Aktien – KGaA) AG’ye benzer bir yapısı olmasına rağmen, şirketin dışında en az bir ortağın kişisel olarak şirket yükümlülükleri için sorumluluk taşıması şeklinde bir özelliği de sözkonusudur. Tescili kooperatif de (eingetragene Genossenschaft – e.G.) ekonomik yaşamda karşılaşılan, en iyi örneği muhtelif yerlerde kurulan Halk Bankaları (Volksbank) olan ve bunların dışında tarımsal bölgeler­de görülen şirket türlerindendir.

Yasalara dayanarak düzenlenmiş bu modellerin yanında uygulamada karışık türler de ortaya çıkmıştır. Bunlardan en yaygın olan ve Türkiye’de karşılığı olmayan GmbH & Co. KG ilginç bir örnek teşkil etmektedir. Tek bir şahıs bile bu şirket türünde bir limited şirketi ‘yönetim’ şirketi olarak kurarak, bu sermaye şirketini ise komandit şirketin komandite ortağı olarak tescil ettirip şahsın kendisi aynı şirkete komanditer olarak katılabilir.

Son olarak, yine AB hukukuna dayalı bir şirket türü olarak bir ‘Societas Europaea’ (SE) kurulabilir. Bu şirket türü esas itibariyle bir anonim şirket olup, AB üye ülkelerinin sınırlarını daha kolay aşabilen ve böylece özellikle uluslarüstü faaliyetlerde bulunan holding şirketlerine yarayan bir teşekküldür. Ancak, bu şirket türü sadece AB üye ülkelerinde kurulan sermaye şirketlerine açıktır.

Şubenin diğer türleri

Yabancı bir müessese kendine ait yasal şekli olmayan bir alt şube de kurabilir. Alt şube için başvuru Ticaret Kanunu’nun §§ 13 vd. hükümlerinde yazılı hususlar dikkate alınarak ticaret siciline yapılır. Başvuru yükümlülüğü şirketin temsil organlarına aittir. Bunun sonucu olarak uygulamada büyük ölçüde yabancı ülkenin şirketler hukuku geçerli olurken, Almanya’da Alman şirketler hukukuna göre şirket kurulmasının ileriki aşamalarda Alman şirket hukukunun uygulanması şeklinde bir sonucu olacaktır.

Stok şirketi’

Bazı kuruluş masraflarından kaçınmak için ve hepsinden önemlisi, günler ve hatta saatler zarfında kendine ait, şahsi sorumluluğun söz konusu olmadığı bir şirket ile ticari faaliyete başlayabilmek için, mevcut bir şirketin satın alınması Almanya’daki uygulamada sık sık görülen bir husustur. Bu konuda uzmanlaşmış bazı şirketler – Advoselect Service AG (bkz. www.advoselect.de) gibi – ve avukatlık büroları (bkz. www.diempartner.de) sık sık ‚stok şirketleri’ (Vorratsgesellschaft) olarak da bilinen şirketleri satmaktadırlar. Burada sözkonusu olan sadece satış amaçlı olarak kurulmuş, yani yedek olarak, GmbH’lar veya AG’lerdir. Evvelden aktif olarak faaliyet göstermiş bir şirketin (Mantelge-sellschaft) satın alınmasında genellikle gözardı edilemeyecek risklerin dikkate alınması zorunluluğu varken – özel veya kamu alacaklılarına karşı saklı yükümlülükler, kredi yeterliliğinin eksikliği, önceki işlerden doğan sorumluluk riskleri -, bu tür yedek şirketler ‘temiz’dir. Sermayenin tamamı ödenmiştir, kuruluş masrafları karşılanmıştır, ticaret siciline kayıt yapılmıştır, risk yaratabilecek herhangi bir ticari faaliyet gerçekleştirilmemiştir. Satın alma ile bağlantılı masraflar, bir sermaye şirketi için yatırılması gereken sermayeden ve satın alım için ödenen fiyattan oluşur. Bunlara ilave olarak, eğer halihazırda dahil edilmemişse, şirketin yeni alıcıya devri için yapılacak masraflar sözkonusu olacaktır. Bu masraflar kural olarak önceden tahmin edilebilir. Bu tür bir şirket ile ticari faaliyet hemen başlatılabilir, ancak yine de doğal olarak yeni Firma’nın yeni merkezi, yeni idarecileri ve yeni ortakları ticaret siciline kaydedilene kadar belli bir sürenin geçmesi gerekecektir.

Bu tür şirketler, satın alınmalarının kolay olması nedeniyle Almanya’da gün geçtikçe daha da popülerlik kazanmakta olup, aynı nedenlerden dolayı yabancı firma kurucuları için de çekici olabilir.

Diğer hususlar

Son olarak diğer önemli hususlara kısaca değinmekte yarar görmekteyiz.

Yabancıların durumu
Yabancıların Almanya’ya seyahat ve Almanya’da ikamet için oturma izni almaları gerekmektedir. Yabancıların Almanya’da meslek sahibi olmaları oturma iznine bağlanan bazı şartlarla sınırlandırılabilir. Yabancı işçilerin ise ayrıca İş Bulma Kurumundan (Bundesanstalt für Arbeit, Arbeitsamt) çalışma izni almaları zorunludur. Bu husus, Alman yabancılar bürokrasinin takdir yetkisinin dar yorumlanmasıyla birlikte maalesef özellikle Türk işadamlarının Almanya’ya kolay girememelerine yol açmaktadır. Bu yüzden, Almanya’da bir şirketin kurulmasına yönelik hazırlıklarda bu sorunların dikkate alınması ve bunların çözümüne özen ve önem verilmesi zorunludur.

Vergiler
Alman vergi hukuku karmaşık bir yapıya sahip olup, sürekli olarak değişikliklere uğramaktadır. Almanya’da ekonomik faaliyette bulunulması açısından özellikle Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Ticari ve Sanayi İşletme Vergisi ve Katma Değer Vergisi büyük önem arzetmektedirler. Almanya ile Türkiye arasında bir Çifte Vergilendirme Anlaşması mevcuttur.

Kurumlar Vergisi (Körperschaftsteuer) tüzel kişilere ait Gelir Vergisi’dir. Almanya’dan idare edilen veya merkezi Almanya’da bulunan tüzel kişiler, şahıs şirketleri ve malvarlıkları sınırsız olarak vergi mükellefidirler. Şirketin (Kurumlar Vergisi) ve hissedarın (Nema Vergisi) çifte vergilendirilmesi, her iki verginin birbirinden mahsup edilmesi suretiyle (mahsup işlemi) önlenir.

Her ticari ve sanayi işletme, Almanya’da faaliyet gösterdiği sürece, ticari ve sanayi işletme vergisine (Gewerbesteuer) tabidir. Bu vergi kurumlar vergisinden ayrı olarak ödenir ve böylece Almanya’da tartışılan ve federalizmin ağır bir bedeli sayılabilen önemli bir vergi yüküne sebebiyet vermektedir. Serbest meslek sahipleri ise, bu vergiye – henüz – tabi değildirler. İşletmenin adına faaliyet gösterdiği müteşebbis vergilendirilir. Şahıs şirketlerinde şeffaf olmayan bir vergilendirme sözkonusudur; şahıs yerine şirket vergilendirilir.

Vergiye tabi olmayan miktarlar nedeniyle küçük veya yeni kurulmuş işletmeler ilk yıllarda ticari ve sanayi işletme vergisi ödemezler.

Sonuç

Almanya’da bir şirketin kurulması, özellikle T.C. uyruklular için yabancılar hukuku mevzuatından ileri gelen bazı engellerle karşılaşılmasına neden olabilir. Ancak, Türkiye ile Almanya arasındaki geleneksel ve hala büyük bir hızla gelişmekte olan ilişkilerden dolayı, Almanya, AB’nin iç pazarına girme yolunda çok uygun ve stratejik bir basamak teşkil etmektedir.

Benzer Konular:

  1. ANONİM ŞİRKET ,LİMİTED ŞİRKET,KOPERATİF VE ŞAHIS KURULUŞLARI İÇİN YENİ KAYITTA İSTENİLEN EVRAKLAR
  2. Örtülü sermaye faizinde KDV
  3. Geçici vergide yanılma payı nedir?
  4. Kiralar 1 Kasım 2008 ‘den İtibaren Bankalara Yatırılacak
  5. Şirket ortağı olarak SSK sigortalılığımı sürdürebilir miyim?
line
footer

Siteyi Yabancı Dile Çevirmek İçin Yukarıdaki İlgili Ülke Bayrağına Tıklayınız. / Language - Translation

Adres:Atatürk Bulvarı No:64/25 Kızılay-Çankaya/ANKARA Telefon:(+90 312) 419 80 08 - © 2011 Tüm Hakları Saklıdır.

Web Tasarım:kızılayWeb