Taşınmaza ortak mülkiyet olarak sahip olan hissedarların mallarının aynen taksim edilmesi veya mahkemece satılarak bedellerinin hissedarlar arasında payları nispetinde paylaştırılmasına izale-i şuyu denir.
Ortak malın taksimi aynen mümkün olmuyor ise mahkemece satılarak bedellerinin paylaştırılacağı M.K 628 maddesinde belirtilmiştir. İzale-i şuyu davasında temel amaç ortaklar arasında çıkan anlaşmazlıkların ve uyuşmazlıkların mahkeme yolu ile ortaklıklarının giderilerek çözülmesidir.Söz konusu taşınmazın bölünebilir nitelikte olması halinde mahkemece taşınmazın aynen paylaştırılmasına,aksi durumda açık arttırma yolu ile satılmasına karar verilir.Aynen taksim: Müşterek malın paydaşlar arasında payları nispetinde aynı nitelikte ve aynı değerde somut olarak bağımsız parçalara ayrılmasına denir.
Birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir.Buna Paylı Mülkiyet denir.
Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.
Menkul ya da gayrimenkuller hissedarları arasında taksim edilemez ise, paydaşlardan birinin ortaklığın giderilmesi talebi ile sulh hukuk hakimliği’ne müracaatı ile hukuki süreç başlar. Genellikle gayrimenkullerde rastlanan bir durumdur. Mahkeme öncelikle ortaklığın giderilmesi istenen şeyin taksim edilebilir olup olmadığını inceler. teknik bilirkişileri görevlendirir. taşınmazın imar durumu, hisse ve hissedarların sayısı gibi etmenlere bakarak, paylaştırma sureti ile her bir paydaşa müstakil bir parça (daire, arsa vs.) düşebilecekse, paylaşımı seçer, değil ise satışına karar verir.
İZALE-İ ŞUYU DAVASI İLİŞKİN BİR MAHKEME KARARI
“Satış yolu ile ortaklığın giderilmesi gereken taşınmaz üzerinde bina vs. gibi muhdesat varsa bunlar Medeni Kanun’un 619. maddesi uyarınca arzın mütemmim cüz’ü (tamamlayıcı parçası) sayıldığından arzla birlikte satışına karar verilecektir. Bunların bir kısım paydaşa aidiyetine ilişkin tapuda şerh varsa veya bu konuda tüm paydaşlar ittifak ediyorsa o takdirde değerlere göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekecektir. Oran kurulurken muhdesatın ve arzın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değerleri tespit edilecek ve bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanacak, bulunan değer. Muhdesat ve arzın değerine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibariyle ne kadarının muhdesata, ne kadarının arza isabet ettiği belirlenecektir. Satış bedelinin dağıtımında bulunan bu yüzde oranlar göz önünde tutularak muhdesata isabet eden kısım sadece muhdesat sahibine veya payları oranında sahiplerine, arza düşen kısım da yine payları oranında tüm paydaşlara verilecektir. Muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu bilinemiyorsa iddia sahiplerine istihkak davası açmak ve karar almak için süre verilmesi. Sonucunun beklenmesi gerekir (MK md. 619). Dava dilekçesinde taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesi cihetine gidilmiş, hüküm bir kısım davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra gereği düşünüldü: Bilirkişi raporuna göre ana taşınmaz üzerinde bodrum, zemin ve 3 normal kattan ibaret betonarme karkas bir bina olup 10 bağımsız bölümden oluşmakta ve taşınmazda 12 paydaş bulunmaktadır. Paydaş ve bağımsız bölüm sayısı itibariyle her paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşmediği gibi ana yapıya ait inşaat projesi ve ruhsatı da bulunmadığından dava konusu taşınmaz kat mülkiyeti kurulmasına elverişli değildir. Bu nedenle Mahkemece taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesi gerektiği sonucuna varılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Satış yolu ile ortaklığın giderilmesi gereken taşınmaz üzerinde bina vs. gibi muhdesat varsa bunlar Medeni Kanun’un 619. maddesi uyarınca arzın mütemmim cüz’ü (tamamlayıcı parçası) sayıldığından arzla birlikte satışına karar verilecektir. Bunların bir kısım paydaşa aidiyetine ilişkin tapuda şerh varsa veya bu konuda tüm paydaşlar ittifak ediyorsa o takdirde değerlere göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekecektir. Oran kurulurken muhdesatın ve arzın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değerleri tespit edilecek ve bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanacak, bulunan değer. Muhdesat ve arzın değerine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibariyle ne kadarının muhdesata, ne kadarının arza isabet ettiği belirlenecektir. Satış bedelinin dağıtımında bulunan bu yüzde oranlar göz önünde tutularak muhdesata isabet eden kısım sadece muhdesat sahibine veya payları oranında sahiplerine, arza düşen kısım da yine payları oranında tüm paydaşlara verilecektir. Muhdesatın bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin tapuda şerh yoksa veya bu hususta paydaşların ittifakı söz konusu değilse, Mahkemece, iddia sahiplerine ilgili mahkemeye dava açarak muhdesatın kendilerine aidiyeti konusunda kesinleşmiş mahkeme getirmeleri için süre verilerek o dava sonucu beklenilmelidir. Somut olayda, davalılar, dava konusu taşınmazda bulunan ana yapıdaki bağımsız bölümlerin eksiklerini kendilerinin tamamladığını savunduklarına göre, Mahkemenin bu konuda tarafların ittifakını araması, savunma taraflarca kabul görmediği takdirde ilgiliye süre verilerek, müşterek mülkiyet şeklinde tasarruf edilen taşınmazda bulunan binadaki bağımsız bölümlerin eksiklerini ve bu eksikleri tamamlayanların tespitini sağlaması, sonra da yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda dağıtılacak paylara uygulanacak oranları belirlemesi ve bu esaslara göre karar vermesi gerekir. Bu hususlar dikkate alınmadan. taşınmazın üzerindeki yapı ile sonunda elde edilecek bedelin paylar oranında verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın, hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un gereğince bozulmasına, temyiz peşin harcının istek edene oybirliğiyle karar verildi.”(Dn. 18. HD.’nin, 25.03.2004 tarih ve E. 2004/1278, K. 2004/2335 sayılı Kararı.)
Adres:Rağıp Tüzün Mah.Taşkın Sok.No:20 Yenimahalle/ANKARA Tel:(+90 312) 344 98 22 Mail:[email protected]
Tüm hakları ©2009-2010 Kanber KILINÇ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir üzerinde saklıdır.