Sanıkların mal beyanında bulunmamak suçundan cezalandırılması olayında çözümlenmesi gereken hukuki sorun, Anayasanın 38. maddesine 4709 Sayılı Yasa ile 9. fıkra olarak eklenen, “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” şeklindeki kuralın İcra İflas Yasası’nın 227/1. maddesinde düzenlenen ve yaptırımı özgürlüğü bağlayıcı ceza olan suç bakımından nazara alınıp alınamayacağı, diğer bir anlatımla ödeme taahhüdünün ihlal edilmesinin, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İİK’nun 337 ıncı maddesinde düzenlenen; mal beyanında bulunmama suçunun ön koşulu:
1) 7201 Sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak sanığa tebliğ edilmesi
2)Tebliğ edilen bu belgede mal beyanında bulunma ihtarının yer almasıdır.
Suçun maddi unsuru mal beyanında bulunmak üzere süresi içerisinde icra dairesine gitmemek veya süresi içinde yazılı beyanda bulunmamak”tır. Mal beyanı ile neyin ifade edildiği, İİK.nın 74. maddesinde, beyanda bulunma süreleri de aynı kanunda gösterilmiştir.Bu suç kasten veya taksirle işlenebilir. Maddedeki “mazereti olmaksızın” ibaresi bu sonucu doğurmaktadır. Dolayısıyla burada bir objektif sorumluluk hali mevcut değildir. Suçun faili ise icra takibine maruz kalan borçludur.Mal beyanında bulunmama suçunun hukuki konusu kanunla öngörülen yükümlülüktür. Dolayısıyla bu suçun işlenmesi ile icra işlemlerinin yürütülmesi konusunda kanunla getirilen yükümlülük, yani kamu düzeni ihlal edilmektedir. Bu durumun sözleşmeyle veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülükle ilgisi bulunmamaktadır. Bu nedenle İİK. nın 337. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suça ilişkin eylemin ika edilmesiyle, her hangi bir sözleşmeye aykırı hareket edilmesi söz konusu olmayıp, kanunla getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmektedir. Bu hal ise Anayasanın 38 maddesinde öngörülen kuralla ilgili değildir. Şöyle ki, bir icra takibinin yürütülebilmesi için borçlunun mallarının bilinmesi gerekmektedir. Bu malların alacaklı tarafından bilinmemesi halinde ise, borçlunun yeterli malını mal beyanı yoluyla bildirmesi, hatta hiç malı yoksa bu durumu belirterek geçiminin dayanaklarını göstermesi gerekmektedir. Burada mal beyanı yükümlülüğünün kanunen öngörülmesinin nedeni, devletin icra örgütünü kurması ve bu örgütün çalışmasını temin için esas alınan kamu düzeninin sağlanmasıdır.
Sanığın bu suçtan cezalandırılabilmesi için, hakkında geçerli bir icra takibinin bulunması, takip nedeniyle icra veya ödeme emrinin Tebligat Yasası hükümlerine uygun olarak borçluya tebliğ edilmesi, tebliğ edilen belgede mal beyanında bulunma ihtarı ve beyan süresinin yer alması, borçlunun ihtara rağmen mazereti olmaksızın süresi içerisinde beyanda bulunmak üzere icra dairesine gitmemesi veya yazılı beyanda bulunmaması ve borçlunun haczi olanaklı mal veya alacaklarının alacaklı tarafından bilindiği ve bilinmesi gerektiğinin ispat olunmaması gerekir.
İİK’nın 337. maddesinde düzenlenen mal beyanında bulunmama suçu, yasal bir yükümlülüğün mazeretsiz olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanmaktadır.Bu suç ile korunmak istenen hukuki yarar “borcun ödenmesi” olmayıp, yasa hükmüne uyulmasının sağlanması suretiyle, cebri icranın etkin bir şekilde yürütülmesinin sağlanmasına ilişkin kamu otoritesidir. Belirtilen suçun yalnızca sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi ile ilgili bulunmadığından, Anayasanın 38. maddesinin 9. fıkrası ile getirilen yasak kapsamında değerlendirilmesi olanaklı değildir.
Kaldı ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki düzenlemelerde kişilerin borçlar hukuku ilişkisinden kaynaklanan borçlarını rızasıyla ödeyemeyen bir borçlunun bu yüzden hapis cezasıyla cezalandırılmasını yasaklamıştır. Borcun ödenmemesi, ya borçlunun mal varlığı bulunmadığı için çaresizlikten veya buna rağmen kötü niyetten olabilir. Birinci halde yani kendi ihmal veya kusuru olmaksızın borcunu ödemekte acze düşen kişi, bu yüzden hapis cezasına çarptırılamaz, ancak, borçlunun hileyle veya kasten borcunu ifa etmekten kaçınması halinde bu düzenlemeden yararlanamaz
Benzer Konular:
Ankara İrtibat Telefonu : (+90 312) 344 98 22 - © 2011 Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarım:http://websitesitr.com/