1) FATURANIN KAPSAMI ve ŞEKLİ:TTK. md. 23, faturanın şeklini açıklamamış ancak ikinci fıkrasında faturanın münderecatından bahsetmiştir. Faturanın kapsamı, şekli ve faturanın düzenlenmesinde uygulanacak esaslar VUK. Uygulaması bakımından VUK md. 230 ve 231 hükümlerinde teferruatlı bir tarzda ele alınmıştır.
VUK. Faturayı sıkı sıkı şekle bağlı bir evrak olarak nitelendirmiş, şekle uygun olmayan faturaları ise vergi cezaları bakımından suç saymış ve bunun cezai müeyyidelerini düzenlemiştir. Buna karşılık TTK faturayı kıymetli evrakta olduğu gibi sıkı sıkıya şekle bağlı evraktan saymamış, hatta şekli ve muhtevası bakımından açıklayıcı hükümlere de yer vermemiştir. Bu bakımdan faturanın münderecatından sayılan hususların belgede bulunmamasının TTK md.23 hükmündeki kanuni karinenin mevcut olup olmaması sonucundan başka bir müeyyideye de bağlamamıştır .
Doktrinde faturanın şekli ve muhtevası konusunda VUK’a atıf yapılmakta ve faturanın şekli ve muhtevasının da bu kanuna uygun olması gerektiği ifade edilmektedir. Ancak söz konusu şekil şartlarına uymamanın da müeyyideler bakımından her iki kanun uygulamasının farklı olduğu da belirtilmekte, imzanın bulunmaması, satılan malın nev’inin gösterilmemesi, bedelinin belirtilmemesi, yapılan işin nitelik ve niceliği ile ücretinin gösterilmediği faturaların geçersiz sayılması hem VUK md. 229 hem de TTK md.23 hükümleri gereğince zorunlu olduğu, buna karşılık malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren on gün içinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılmasının sadece VUK md. 30, 352, 353gereği vergi usulsüzlük cezalarının uygulanması bakımından geçerli olup, TTK bakımından faturanın yok sayılmasını gerektirmeyeceği savunulmaktadır .
A) T.T.K.’YA GÖRE FATURA’NIN KAPSAMI ve ŞEKLİ
TTK’da faturanın şekli ve kapsamı hususunda özel bir hüküm olmadığı gibi, faturayla ilgili TTK md. 23, 66,1147, 1150, 1154, 1157, 1208, 1443 hükümlerinde de bir düzenleme bulunmamaktadır. Sadece TTK md. 23 hükmünde faturanın münderecatından bahsedilmiştir. Bu konuda bir sonuca varabilmek için Yargıtay kararları ile doktrin bize yol gösterecektir. Bu bağlamda faturanın münderecatında bulunması gereken asgari bilgi ve kayıtlar şunlardır:
a) Faturayı düzenleyen tacirin ticaret unvanı ve imzası
b) Faturayı alan tacirin ticaret unvanı ve imzası
c) Tanzim tarihi
d) Satılan veya üretilen malın veya yapılan işin yahut sağlanan menfaatin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı
e) Talep halinde bedelin ödendiği kaydı
f) Vade farkı
a) FATURAYI DÜZENLEYEN TACİRİN TİCARET UNVANI ve İMZASI
Kayıtları tevsik eden bir belgenin kimin tarafından düzenlendiğini göstermemesi düşünülemez. Bu bakımdan delil olarak kullanılabilecek bir belgeyi düzenleyen tacirin ticaret unvanının ve bu unvan ile birlikte kullandığı imzasının faturada bulunması şarttır.
TTK md.20/1 ve TTK md. 41 hükümleri ile beraber değerlendirirsek faturayı düzenleyenin ticaret unvanını ve imzasını ihtiva etmeyen bir yazının fatura olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacağı gibi herhangi bir belge vasfı da düşünülemez.
b) FATURAYI ALAN TACİRİN TİCARET UNVANI
Faturanın kim için düzenlendiğini faturada belirtilmesi de hem mutat hem de eşyanın tabiatı icabı zorunludur. Tacirin düzenlediği fatura hem kendi defterlerinde hem de kim için tanzim edildi ise o tacirin defter kayıtlarının dayanağı olacaktır.
Faturayı alan kimse tacirse ve ticari işletmesi dolayısı ile alıyorsa TTK md. 41/1 hükmü uyarınca adına fatura tanzim edilenin ticaret unvanının faturaya yazılması gerekir.
Buna karşılık adına fatura tanzim edilen kimse tacir değilse, ticaret unvanı da söz konusu olmayacağından, ticaret unvanının yerine fatura alanın kimliğinin belirtilmesi yeterli olacaktır.
İşi yaptıran veya mal satın alan veya imal ettiren yahut bir menfaat temin ettiren kişinin faturayı dilediği kişi adına tanzim ettirmesine de hukuki bir engel yoktur. Yargıtay da aynı görüştedir. “… İşin faturasının, işi yaptıranın dilediği kişi adına ve olayımızda davalı malik bulunduğu için, onun adına tanzim edilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır.”
c) TANZİM TARİHİ
Faturada tanzim tarihinin gösterilmesi de TTK’na göre zorunludur. TTK md. 68 hükmüne göre; “Defter tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve işletmeye devam eden halefleri, defterleri son kayıt tarihlerinden ve saklanması mecburi olan diğer hesap ve kâğıtları tarihlerinden itibaren on yıl geçinceye kadar saklamaya mecburdurlar.” Bu hükümde belirtilen kâğıtlardan bir tanesi de şüphesiz faturadır. Ayrıca tacirin tutmak zorunda olduğu defterlerden yevmiye defterini düzenleyen TTK md. 70’e göre; “Yevmiye defteri, kayda geçirilmesi gereken muameleleri vesikalardan çıkararak tarih sırasıyla ve madde halinde tertipli olarak yazmaya mahsus defterlerdir.” ifadesi yer almakta, bu ifadede kayıtların açıkça bir tarih sırasıyla yazılması emredilmektedir. Bu kayıtları tevsik edecek belgelerin bu arada faturalarında bir tanzim tarihi ihtiva etmesi, tacirin hem aldığı hem de verdiği faturalar için kanuni zorunluluk haline gelmektedir .
VUK md.231 faturanın malın satılması, imal edilmesi veya hizmetin görülmesinden itibaren on gün içinde düzenlenmesini amirken, TTK’da faturanın düzenlenme süresi ile ilgili bir açıklık bulunmamaktadır. ancak TTK md. 23 hükmünün lafzından ve ruhundan faturanın karşı tarafça istendiği anda tanzimi gerekir. Bu bakımdan TTK’na göre faturaya konacak tarihte malın satıldığı veya üretildiği yahut hizmetin görüldüğü tarih konuşabileceği gibi tanzim edildiği tarihin de konulması mümkündür.
d) SATILAN veya ÜRETİLEN MALIN veya YAPILAN İŞİN yahut SAĞLANAN MENFAATİN NEVİ, MİKTARI, FİYATI ve TUTARI
Tacir faturayı ne için tanzim ettiğini, başka bir değişle, imal ettiği veya sattığı malı yahut gördüğü işi ya da temin ettiği menfaatin nev’ini, miktarını, fiyatını ve tutarını faturada göstermek zorundadır. Yargıtay bir kararında, “…Birim fiyat ve miktar göstermeyen faturanın gerçekliği hakkında duraksamaya yol açmıştır. Davalı da alınan faturanın tedarik edilmiş olduğu iddiasında bulunduğuna göre, istinabe suretiyle faturanın menşeinin ehil bir bilirkişi marifetiyle araştırılması; mahallinde yapılan 2 keşif sonucu alınan raporlar arasındaki çelişki üzerinde durularak yapılmışsa gerçek gider bulunarak hüküm tesisi gerekirken soyut fatura esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” demektedir. TTK md. 23 hükmünün amacı tacirin mal satımı, imal etmesi ve bir hizmet görmesi ve bunların karşılığında bir bedel aldığı gelirini takip etmesi gibi ticari muamelelerdir .
TTK md.66 hükmü, tacirin ticari defterlerini Türkçe olarak tutması gerektiğini emredici bir mahiyette bildirmektedir. Lakin bu husus faturalar içim öngörülmediği gibi, aksi düşünülse bile faturada bedelin döviz cinsinden yazılması onun Türkçe olmasına engel teşkil etmemektedir. Bu bakımdan faturadaki bedel ve tutarın döviz cinsinden yazılmasına hiçbir kanuni engel yoktur .
e) TALEP HALİNDE BEDELİN ÖDENDİĞİ KAYDI
Tacirin sattığı veya ürettiği mal veya yaptığı iş yahut sağladığı menfaat karşılığında bir bedel talep edilecektir. Bu husus ticari hayatın bir gereği olduğu gibi TTK md. 22 hükmünün de bir sonucudur. Söz konusu hükme göre; “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir. Bundan başka, verdiği avanslar veya yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faize de hak kazanır.” Bütün bu bedel ve ücretlerin kayıtlara geçirilmesi ve tevsiki için fatura tanzimi ve faturada talep ettiği ücret yahut yaptığı iş veya sağladığı menfaatin bedeli veya ürettiği yahut sattığı malın fiyatını göstermek zorunda olduğu gibi, bunların tahsil edilmiş olması durumunda fatura bedelinin ödendiğinin faturada gösterilmesi TTK md. 23 hükmünün ifade ettiği bir husustur.
f) FATURADA VADE FARKI
“Hilafına mukavele mevcut değil ise, satılan alıcının yedine girince satıcı semene müstahak olur”(BK md. 210/1). Bu hükme göre satılan malın alıcının eline geçmesi ile satıcı bedele hak kazanır ve alıcının da bu anda bedeli ödemesi gerekir. Ancak yine kanun hükmü sözleşme ile bu kuralın aksinin kararlaştırılabileceğini ifade etmektedir. Peşin ödenmesi gereken semenin belirlenen tarihte ödenmemiş olması nedeniyle, faiz ödeme borcunun dışındaki ek külfet ve nakdi ödemeye vade farkı adı verilmektedir .
Alacaklının vade farklı talep edebilmesi için;
a) Taraflar arasında bir fatura verilmesini gerektiren akdi bir ilişkinin bulunması,
b) Bu akitte bedelin peşin veya belirli bir tarihte ödenmesi kararlaştırılmış olmalı,
c) Bedel henüz ödenmemiş olmalı,
d) TTK. md. 10 hükmüne göre aksine mukavele yoksa ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar, demektedir. Bu bağlamda süresinde ödenmeyen semen ile ilgili vade farkının alacağına dair alım satım sözleşmesinde açık hüküm bulunmalı veya
e) Bir cari hesap sözleşmesi bulunmalı
f) Vade farkı uygulaması, taraflar arasında sürekli uygulama şeklini almış ve bu uygulama taraflarca benimsenmiş olmalıdır.
Yargıtay 11. H.D. ise vade farkı, bazen hukuken ödenmesi gereken ve oranı sözleşme ile belirlenen bir temerrüt faizi niteliğinde kabul etmekte bazen de vade farkına temerrüt faizi denilmesini mümkün olmadığı, mal bedelinin geç ödenmesi nedeniyle borçluya tanınan vade nedeniyle, satış bedeline yapılan ilave olup, vade farkı ile birlikte satış bedeli oluşturduğu görüşü hâkim olmakta, ilgili kararın karşı oy gerekçesinde de bu vade farkı, satış bedeli olmayıp, satış bedelinin belli taksitlerde ödenmesi nedeniyle taraflarca kararlaştırılan bir sözleşme olduğu savunulmaktadır . Hukuk Genel Kurulu ise vade farkını temerrüt faizi olarak nitelemektedir . Söz konusu kararda vade farkının hukuki niteliği konusunda görüş birliği olmamasına rağmen faturada vade farkının bulunması halinde bunun geçerli olduğunu ve faturaya itiraz edilmemekle birlikte vade farkının da kabul edileceği sonucuna varılmaktadır.
B) V.U.K.’NA GÖRE FATURANIN KAPSAMI ve ŞEKLİ
Vergi mevzuatı ve uygulamasında, faturanın şekli ve kapsamı VUK md. 230 hükmünde düzenlenmiştir. VUK.’da yer alan hükümler yalnız vergi hukuku bakımından değil, dolaylı olarak, özel hukuk bakımından, özellikle muhasebe hukuku yönünden önemlidir ve TTK.’nın bu husustaki boşluğunu doldurmaktadır. VUK. Md. 230 hükmüne göre faturada;
a) Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası
b) Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası
c) Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası
d) Malın veya işin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı
e) Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, bulunması gerekir.
Vergi Usul Kanunu’nun230. maddesi faturada bulunması gereken asgari şartları belirtmekte, buna mukabil fatura düzenleyen mükelleflerin faturalara, kanun ve mevzuata aykırı olmamak ve fatura ile bağdaşmak şartı ile VUK. Md. 230’da belirtilenden başka kayıtları da yazması mümkündür . Buna mukabil, VUK. Md. 230 hükmünde belirtilen hususlardan birinin eksik olması halinde, düzenlenen belgenin VUK. bakımından fatura olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Danıştay’ın da yerleşik içtihatları bu doğrultudadır. Şöyle ki; Danıştay 4. Dairesi “…Fatura ve diğer tevsik unsuru belgelerin Kanunun öngördüğü şekilde düzenlenmemesi; diğer bir ifade ile, gerekli bilgileri ihtiva etmemesi, bunların hiç düzenlenmemiş olması hükmündedir .” kararını vermiştir. Başka bir kararında Danıştay 13. Dairesi, üzerinde tarih yazılı olmayan belge fatura nizamına uygun bir belge olarak kabul edilemez , demektedir. Yine 4. Daire bir kararında, faturalardan birinde tarih yazılmamış olması halinde, bu faturanın düzenlenmemiş hükmünde sayılarak… , şeklindedir.
2. FATURA KULLANMA MECBURİYETİ ve DÜZENLEME SÜRESİ
A) FATURA KULLANMA MECBURİYETİ
VUK. Md. 232 hükmü fatura kullanma mecburiyetinden bahsedilmekle birlikte bu husus bir taraftan fatura düzenleme diğer taraftan da fatura alma zorunluluğunu ifade etmektedir.
Türk Ticaret Kanunu ise sadece tacir için fatura verme mecburiyetini öngörmüştür . TTK. md. 23 hükmünden sadece faturanın karşı tarafın isteği üzerine tacir tarafından verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak aynı kanunun 66. maddesinin 2. fıkrası tacirler için fatura alınmasını ve saklanmasını hükme bağlamıştır. VUK. Md. 227/1 hükmü, aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsiki mecburidir, hükmünü amirdir.
Yukarıda zikredilen maddeler bağlamında fatura kullanma mecburiyeti sarih bir şekilde meydana çıkmakta, hatta VUK bakımından fatura vermemenin cezai müeyyidelerinin olduğu kanun koyucu tarafından VUK’nun çeşitli maddelerinde belirtilmektedir.
B) FATURA DÜZENLEME SÜRESİ
Türk Ticaret Kanunu’nda fatura düzenleme ile ilgili herhangi bir süre mevcut değildir. Buna karşılık VUK. fatura verme mecburiyetini 7 günlük süre ile sınırlı tutmuştur. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.
Benzer Konular:
Siteyi Yabancı Dile Çevirmek İçin Yukarıdaki İlgili Ülke Bayrağına Tıklayınız. / Language - Translation
Adres:Atatürk Bulvarı No:64/25 Kızılay-Çankaya/ANKARA Telefon:(+90 312) 419 80 08 - © 2011 Tüm Hakları Saklıdır.