2009 Şubat | Kanber KILINÇ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir-ANKARA

Şubat, 2009 Arşivi

SGK BORÇLARINA 36 AYA KADAR TAKSİTLENDİRME

Ekonomik kriz nedeni ile  SGK, prim borçlarında yeni kolaylık getiriyor. 2 milyon liraya kadar borç olan 36 taksitte ödeyebilecek. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), borç aslı, gecikme cezası ve zammı toplamı 2 milyon TL’ye kadar olan borçların tecil ve taksitlendirilmesine ilişkin genelgeyi yayınladı. Buna göre, borçluların geçmişteki borçlarını ödeme konusundaki iyi niyetine bakılarak ve ‘çok zor duruma’ düştüğünün tespiti halinde, borçlarına maksimum 36 ay taksitlendirme yapılabilecek.
Tecil ve taksitlendirmede yetki il müdürlüklerinde olacak.
Borçluların sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, damga vergisi ve bunların gecikme zamları borçları taksitlendirme yapılabilecektir. Prim içerisine emekli işçi çalıştıranların sosyal güvenlik destek primi de dahildir. Tecil ve taksitlendirme talepleri Sosyal Güvenlik il müdürlükleri ile merkez müdürlüklerine yapmaları gerekmektedir.

Borçlu olanlardan talep dilekçesinin yanı sıra “borçlunun çok zor durumda” olduğunu gösteren muhasebe bilgilerine göre hesaplanan, Kasa+banka+kısa vadeli alacaklar toplamının, kısa vadeli borçlarına bölünmesi sonucu çıkacak oran;

“1,51-2″ (2 dahil) arasında olması halinde 30 aya kadar,

“1,50″ ve altında olması halinde 36 aya kadar,

tecil ve taksitlendirme yapılabilecektir.

Bu oranın belirlenmesinde kamu kurumları ve belediyeler ile borç miktarı 100.000.-TL’nin altında olan özel sektör için “mali durum belgesi” yeterli olacaktır. 100.000.- TL’nin üzerindeki borçlar için şekli kurumca belirlenen SMM ve YMM tarafından rapor tanzim edilecektir.

Taksitlendirilen toplam borç miktarı 50.000-TL altında olması halinde, teminat aranılmayacaktır. Ancak borç miktarı 50.000-TL’yi aşması halinde, taksitlendirme için alınacak teminat miktarı, borcun 50.000-TL aşan kısmının yarısıdır. Örneğin: 70.000-TL borcun taksitlendirilmesi halinde 10.000-TL teminat alınacaktır.

Borçlunun çok zor durum haline göre, 36 aya kadar eşit taksitler halinde ödeme yapılması mümkündür. Ayrıca ilk 6 ay kademeli ödeme planı yapılabilecektir. Kademeli ödeme planında aylık taksit tutarı, tecile konu toplam borcun, taksit sayısına bölünmesi sonucu çıkan meblağın % 50’sinden az olmamalıdır. Örneğin borcun 36 ay taksit yapılması halinde, en fazla ilk 6 taksidin toplam borcun 72′de 1′i olabilecektir.

Kurumun 2007/10 sayılı genelgesince borç miktarına göre tecil ve taksitlendirme yetki tutarları; 2.000.000.-TL’ye kadar Sosyal Güvenlik il müdürlüklerinin, 2.000.001- 3.000.000 TL arası İhtilaflı Prim İşleri ve İcra Daire Başkanı’nın, 3.000.001- 4.000.000 TL arası Sosyal Sigortalar Genel Müdürü’nün, 4.000.001 - 5.000.000 TL arası Kurum Başkanı’nın ve 5.000.000 YTL’nin üzerindeki kurum alacakları da yönetim kurulumuzca değerlendirilecektir. Ancak borçlular müracaatlarını Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü veya Sosyal Güvenlik merkez müdürlüklerine yapacaklardır. 2.000.000-TL’yi aşan borçlar gerekli belgeleriyle birlikte değerlendirildikten sonra Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü’ne gönderilecektir. Ayrıca ödemeler nispetinde fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması mümkün olacaktır.

Tecil ve taksitlendirmeye konu taksitlerden bir veya birbirini izleyen iki taksidin ödenmemiş olması durumunda, bu taksit ya da taksitlerin, ödenmeyen ilk taksidi izleyen üçüncü taksitle birlikte tüm taksitlerin ödenmiş olması ve ödeme planındaki son taksit süresinin aşılmaması kaydıyla tecil ve taksitlendirme işlemi bozulmamaktadır. Ayrıca cari ay taksitleri de bir takvim yılında en fazla dört defadan fazla ödenmemesi veya taksitlendirme süresi aşılmamak kaydıyla dört taksidin takip eden yılın sonuna kadar ödenmemiş olması halinde taksitlendirme bozulacaktır.

Beş puanlık prim indiriminden yararlanan işverenler de tecil ve taksitlendirmeden yararlanabilecektir.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nca çıkarılmış olan 2008/93 sayılı genelgeye göre, kuruma olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının çeşitli kanunlar gereğince yapılandırılmış veya 6183 sayılı kanunun 48′inci maddesine istinaden tecil ve taksitlendirilmiş olması durumunda 5510 sayılı kanunun 81′inci maddesinde, muaccel sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçları bulunmakla birlikte, söz konusu borçların çeşitli kanunlar gereğince yeniden yapılandırılmış veya 6183 sayılı kanunun 48′inci maddesine istinaden tecil ve taksitlendirilmiş olması ve yapılandırma veya taksitlendirme işlemleri devam ediyor olması kaydıyla, söz konusu indirimden yararlanılabileceği öngörülmüştür

.



PARASAL SINIRLAR VE ORANLAR HAKKINDA GENEL TEBLİĞ (SAYI: 2009/1)

1. Giriş: (1) Başta 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu olmak üzere çeşitli mevzuat ve düzenlemeler gereğince, uygulanacak parasal sınırlar, faiz oranları, alındı birim fiyatları bu Tebliğ eki tablolarda gösterildiği şekilde tespit edilmiştir.

2. Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğine tabi işlemler

2.1. Kasa işlemleri

(1) Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 12 nci maddesi ile Muhasebe Yetkilisi Mutemetlerinin Görevlendirilmeleri, Yetkileri, Denetimi ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesi gereğince, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine hizmet veren muhasebe birimlerince kasadan yapılacak ödeme sınırı; Tablo I’in kasa işlemleri bölümünde gösterilmiştir.

(2) Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 12 ve 27 nci maddeleri gereğince ertesi gün yapılacak ödemeleri karşılamak üzere ve kişi malı emanet dövizlerden kasada bulundurulacak miktarlar ile T.C. Ziraat Bankası şubesi bulunmayan ilçelerde gerekli güvenlik önlemleri alınmak şartıyla veznede bulundurulacak azami miktar Tablo I’in kasa işlemleri bölümünde gösterilmiştir.

(3) Tebliğ eki tabloda kasa işlemleri bölümünde gösterilen parasal sınırların yetersiz kalması durumunda, muhasebe birimlerinin gerekçeli başvuruları üzerine Bakanlığımızca (Muhasebat Genel Müdürlüğü) tespit edilen sınırlar uygulanacaktır.

2.2. Banka işlemleri

(1) Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 524 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereğince, Tek Hazine Hesabı sistemine tabi olan muhasebe birimlerinin toplu ödemelerde bankaya önceden haber vermeleri gereken tutar Tablo I’in banka işlemleri bölümünde gösterilmiştir.

(2) Bu tutarın altındaki ödemeler için bankanın önceden haberdar edilmesi ve mutabakat sağlanması zorunlu değildir.

2.3. Kaybedilen alındılara ilişkin işlemler

(1) Muhasebe birimlerince, her ne suretle olursa olsun alınan para ve değerlere karşılık verilmiş olan alındılardan kaybedilmiş olanlar için ilan verilmesi gereken tutar, Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 528 inci maddesi gereğince, Tablo I’in kaybedilen alındılara ilişkin işlemler bölümünde gösterilmiştir.

3. Muhasebe Yetkilisi Mutemetlerinin Görevlendirilmeleri, Yetkileri, Denetimi ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğe tabi işlemler

3.1. Muhasebe yetkilisi mutemedi işlemleri

(1) Muhasebe Yetkilisi Mutemetlerinin Görevlendirilmeleri, Yetkileri, Denetimi ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7 nci maddesi uyarınca, muhasebe birimleri dışında görev yapan muhasebe yetkilisi mutemetleri tarafından 7 günlük süre beklenilmeksizin muhasebe birimi veznesine teslim edilmesi gereken tahsilat tutarı ile mahkeme başkanlıkları, icra ve iflas daireleri ve izalei şüyu memurluklarındaki muhasebe yetkilisi mutemetlerince, 492 sayılı Harçlar Kanununun eki (1) ve (3) sayılı tarifelere göre makbuz karşılığı tahsil edilip, 7 günlük süre beklenilmeksizin muhasebe birimi veznesine teslim edilmesi gereken tahsilat tutarı, Tablo I’in muhasebe yetkilisi mutemedi işlemleri bölümünde gösterilmiştir.

(2) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde görev yapan muhasebe yetkilisi mutemetleri için yukarıda belirtilen sınırın yetersiz kalması durumunda, gerekçeli tekliflerle Bakanlığımıza (Muhasebat Genel Müdürlüğü) başvurularak alınacak izne göre işlem yapılacaktır. Bu teklif yazısında muhasebe yetkilisi mutemedinin son iki ayda muhasebe veznesine yatırdığı tutarlar ve yatırılma tarihleri de belirtilecektir.

3.2. Trafik para cezası tahsil eden görevlilerle ilgili işlemler

1) Trafik para cezasını tahsil edecek muhasebe yetkilisi mutemetleri ile ilgili işlemler, 27/1/1989 tarihli ve 20062 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Trafik Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Esas ve Usuller ile Kullanılacak Belgeler Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre yürütülecektir. Bu görevliler için belirlenen 7 ve 3 günlük süreler beklenmeksizin muhasebe biriminin veznesine teslim edilmesi gereken tahsilat tutarları, Tablo I’in trafik para cezasını tahsil eden muhasebe yetkilisi mutemetleri bölümünde gösterilmiştir.

3.3. Yetkili memurlarla ilgili işlemler

(1) 8/6/1988 tarihli ve 19836 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Pul ve Değerli Kağıtların Bayiler ve Yetkili Memurlar Vasıtası ile Sattırılmasına ve Bayilere Satış Aidatı Verilmesine Dair Yönetmeliğin 12 nci maddesi hükümleri çerçevesinde değerli kağıt verilen yetkili memurlar tarafından 15 günlük süre beklenilmeksizin muhasebe biriminin veznesine teslim edilmesi gereken satış hasılatı tutarı Tablo I’in yetkili memurlarla ilgili işlemler bölümünde gösterilmiştir.

4. Muhasebe Yetkilisi Adaylarının Eğitimi, Sertifika Verilmesi ile Muhasebe Yetkililerinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince yardımcılara devredilecek görev ve yetkiler

(1) Anılan Yönetmeliğin 26 ncı maddesi gereğince, görev, yetki ve sorumlulukların yardımcılara devredilmesinde Tablo I’in C bölümünde gösterilen parasal sınırlar dikkate alınacaktır.

5. Kaybolan faturalarla ilgili işlemler

(1) Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde kamu idarelerince alınan mal, hizmet ve yapım işleri karşılığında özel kişiler tarafından düzenlenen faturaların kaybedilmesi halinde, noter onaylı fatura örneklerinin kabul edileceği fatura tutarı Tablo I’in D bölümünde gösterilmiştir.

6. Taşınırların kayıtlardan çıkarılması

(1) Taşınır Mal Yönetmeliği hükümlerine göre, taşınırların devir, imha, hurdaya ayırma, satış ve terkini suretiyle kayıtlardan çıkarılmasında Tablo I’in E bölümünde gösterilen parasal sınırlar dikkate alınacaktır. Taşınırların kayıtlardan çıkarılması, belirlenen limitler dahilinde harcama yetkilisinin, limit üzerinde olanlar ise ilgili üst yöneticinin onayı ile yapılacaktır.

(2) Söz konusu limitler, bu işlemlerden herhangi birine veya tamamına konu olan taşınırlar için ve her bir işlem bazında değerlendirilecektir.

7. Ön ödeme işlemleri

(1) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince Bakanlığımız izni aranmaksızın açılabilecek krediler ile Bakanlığımız iznine tabi olan kredi tutarları Tablo II’nin A bölümünde, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerince harcama yetkilisi mutemetlerine verilebilecek avans sınırı Tablo II’nin B bölümünde gösterilmiştir.

(2) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden Tablo II’nin C bölümünde gösterilenler, kendileri için belirlenen sınır dahilinde avans verebileceklerdir.

(3) Milli İstihbarat Teşkilatı mutemetleri ile dış temsilcilikler emrine ve askerî daireler mutemetlerine verilecek avans sınırları Tablo II’nin D, E ve F bölümlerinde gösterilmiştir. Belirlenen sınırların üzerinde avans verilmesine ihtiyaç duyulması halinde, gerekçeleriyle birlikte Bakanlığımıza başvurularak izin alınması gerekir.

(4) Milli Savunma Bakanlığına bağlı birlik ve kurumlardan “Tümen ve daha üst birlikler ile eşiti kurum ve kuruluşlar” kapsamına giren askerî birimler Tablo III’te gösterilmiştir. Bunların dışında kalan birlikler, “Tugay ve eşitine kadar olan askerî kurum ve kuruluşlar” kapsamında sayılacaktır.

8. Muhasebe kayıtlarından çıkarılacak alacaklar

(1) Yılları merkezî yönetim bütçe kanunlarında hüküm bulunması koşuluyla; 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanun kapsamında izlenen alacakların dışında kalan alacaklardan, tahsili için yapılacak takibat giderlerinin asıl alacak tutarından fazla olacağı anlaşılanlardan tutarı Tablo IV’de gösterilen miktara kadar olanlar kayıtlardan çıkarılır. Ancak, bu alacaklardan davaya veya icraya intikal etmiş olanların kayıtlardan çıkarılması için, genel bütçeli idarelerce 8/1/1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre, kapsamdaki diğer kamu idarelerinde ise özel mevzuatlarındaki hükümlere göre yetkili merciiden takipten vazgeçme onayı alınır.

(2) 5018 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi hükmü gereğince, genel bütçe muhasebe birimlerinin hesaplarında kayıtlı olup zaruri veya mücbir sebeplerle takip ve tahsil imkanı kalmadığı tespit edilen kamu alacaklarından tutarı Tablo IV’de gösterilen miktara kadar olanların, idarelerince 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre yetkili merciden alınacak takipten vazgeçme onayına dayanılarak, kayıtlardan çıkarılması uygun görülmüştür. Diğer idarelerin hesaplarında kayıtlı söz konusu tutara kadar olan kamu alacaklarının kayıtlardan çıkarılmasına üst yöneticiler yetkilidir.

(3) Söz konusu alacakların kayıtlardan çıkarılmasına ilişkin muhasebeleştirme belgesi ekine, gerekenler için takipten vazgeçme onayı ile tahsil edilebilmesi için yapılan adres tespiti ve malvarlığı araştırmalarına ilişkin yazışmaların konusunu, tarih ve sayısını gösterir bir dizi pusulası bağlanır.

9. Faiz oranları

(1) Genel hükümlere göre takip edilerek tahsil olunacak kişilerden alacaklara 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre uygulanacak kanuni faiz oranları ile temerrüt faizi oranları, yıllar itibarıyla Tablo V’de gösterilmiştir.

(2) Ancak, Sayıştay ilamları ile tazminine karar verilenler için hesaplanan faiz tutarı, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 64 üncü maddesi hükmünde aksine bir düzenleme yapılmadığı sürece, borç tutarının %10 unu geçemeyecektir.

10. Alındılar ve alındı birim fiyatları

(1) Bakanlığımızca bastırılan ve genel bütçe kapsamı dışındaki idareler ile döner sermaye ve fonlar tarafından mevzuatları gereğince kullanılması gereken alındıların birim satış fiyatları Tablo VI’da gösterilmiştir.

11. Kaldırılan düzenlemeler

(1) 14/3/2008 tarihli ve 26816 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2008/1 sıra no.lu Parasal Sınırlar ve Oranlar Hakkında Genel Tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.

12. Yürürlük

(1) Bu Tebliğ, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

(2) Tebliğ olunur.


YENİ KOSGEB KANUNU TASARISI KOMİSYONDAN GEÇTİ

Hizmet ve ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelere de KOSGEB desteklerinden yararlanmasına imkan sağlayan tasarı, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda kabul edildi. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına göre, kanunun başlığında yer alan ‘’sanayi” ibaresi, ”işletmeleri” ibaresi olarak değiştirilecek. Kuruluşun adı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı olacak, kısa adı yine KOSGEB olarak kullanılacak. Tasarıyla, imalat sektörünün yanı sıra hizmet ve ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelerin de KOSGEB desteklerinden yararlanmasına imkan sağlanacak. KOSGEB hedef kitlesinin imalat sanayi dışındaki küçük ve orta ölçekli işletmeleri ve girişimcileri de kapsayacak şekilde genişleten düzenleme, bir iş fikrine dayalı olarak kendi işini kurmak isteyen gerçek kişiler ”girişimci” olarak tanımlanıyor. Kuruluş tarafından verilecek hizmetler ve desteklerden yararlanacak işletmelere ilişkin sektörel ve bölgesel öncelikler, günün ekonomik ve sosyal şartlarına göre Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.

GENEL KURUL YILDA 1 KEZ TOPLANACAK

KOSGEB, girişimcilik kültürünün ve ortamının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri alacak ve bu kapsamda girişimleri ve girişimcileri destekleyecek. İşletmeler arası işbirliğini geliştirme, yerli veya yabancı sermaye katkısı ile gerçekleştirilecek ortak yatırımların oluşturulmasını ve yaygınlaştırılmasını destekleme, yatırım ortamının iyileştirilmesi için gerekli tedbirleri alma ve destekleri sağlama da KOSGEB’in görevleri arasında yer alacak.

KOSGEB Genel Kurulu, yılda iki defa yerine bir defa toplanacak. Ayrıca, Genel Kurul yapısında da yeni düzenleme uyarınca değişikliğe gidiliyor. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, denetim hizmetlerinin yerine getirilmesi konusunda da İcra Komitesince alınan kararları uygulayacak. İşletmelerin ve girişimcilerin yatırım, üretim, ihracat, istihdam, teknoloji geliştirme, pazarlama ve diğer konularda ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetleri temin edebilmeleri ile sermaye piyasalarına açılabilmeleri için gerekli geri ödemeli veya geri ödemesiz destekleri sağlama, işletmelerin ve  grişimcilerin kamu, özel ve katılım bankaları ile diğer finans kuruluşlarından uygun koşullarda nakdi veya gayri nakdi kredi temin edebilmeleri için faiz, komisyon ve diğer masraflarına geri ödemeli veya ödemesiz destekler sağlama da KOSGEB’in görevleri arasında olacak.

”KREDİ DESTEĞİ 214 MİLYON LİRAYA ÇIKARILDI”

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, düzenlemeyle ilgili bilgi verirken, sanayi envanterine göre 2 milyon 10 bin 377 reel sektör işletmesi bulunduğunu, bunlardan 302 bininin imalat sanayi işletmeleri olduğuna dikkati çekerek, KOSGEB’in bugüne kadar sadece imalat sanayi işletmelerine destek sağlayabildiğine işaret etti. Yeni düzenlemeyle, hizmet ve ticaret sektörünün de kredi kullanmasında bir engel kalmamış olacağını belirten Çağlayan, arıca sayıları son yıllarda artış gösteren kadın girişimcilere de olumlu katkısı olacağını bildirdi. Çağlayan, 2008 yılında 92 milyon lira olan kredi desteğinin bu yıl 214 milyon liraya çıkardıklarını ifade ederek, ”Bu yıl sıfır ya da sıfıra yakın faizle, bu desteği genişletmek istiyoruz” dedi. Bakan Çağlayan, cansuyu ve diğer kredi desteğinden yararlanmada ”borcu bulunmama” şartının kaldırıldığını kaydetti.


KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 112) İSTİSNALAR

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu uygulamasına ilişkin olarak aşağıdaki açıklama ve düzenlemelerin yapılmasına gerek duyulmuştur.

1. ALTIN, GÜMÜŞ VE PLATİN İLE İLGİLİ ARAMA, İŞLETME, ZENGİNLEŞTİRME VE RAFİNAJ FAALİYETLERİNE YÖNELİK TESLİM VE HİZMETLERDE İSTİSNA UYGULAMASI

KDV Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde 5228 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile “Altın, gümüş ve platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerine ilişkin olmak üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler” istisna kapsamına alınmıştır. Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ise 95 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile değişik 93 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

Ancak bu Tebliğin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından geçerli olmak üzere altın, gümüş ve platin ile ilgili arama, işletme ve rafinaj faaliyetlerinde bulunanlara istisna kapsamında yapılacak mal teslimleri ve hizmet ifalarında aşağıdaki şekilde hareket edilmesi uygun görülmüş olup, 93 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (1.2.) numaralı bölümü bu Tebliğin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır.

1.1. İstisnanın Kapsamı

1.1.1. Mükellefler Bakımından

KDV Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen istisna, altın, gümüş ve platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinde bulunanlara, söz konusu faaliyetlerine ilişkin olmak üzere yapılan teslim ve hizmetleri kapsamaktadır.

İstisnadan, 3213 sayılı Maden Kanunu hükümlerine göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan maden arama, altın, gümüş veya platin madenleri için işletme ruhsatı alan firmalarla, zenginleştirme işini yapan firmalar ve yaptıkları işlemler Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanmış olan “Kıymetli Madenler Borsasında İşlem Görecek Altın Standardı ve Rafinerileri Hakkında Tebliğ” ile “Kıymetli Madenler Borsasında İşlem Görecek Gümüş ve Platin Standartları ve Rafinerileri Hakkında Tebliğ” hükümlerine göre “rafinaj faaliyeti” sayılan firmalar faydalanacaktır.

Altın, gümüş veya platin ile ilgili arama, işletme ve zenginleştirme faaliyetleri için istisnadan faydalanmak isteyen mükellefler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na müracaat ederek (Ek:1)’de yer alan yazıyı alacaklardır. Maden arama ruhsatı sahibi mükellefler söz konusu madenleri aradıklarına dair bilgiyi belge talep dilekçesine yazacak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı talebi değerlendirirken maden sahasının özelliklerini de dikkate alarak söz konusu yazıyı verecektir.

1.1.2. İşlemler Bakımından

İstisna, altın, gümüş veya platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılmak üzere satın alınan mal ve hizmetleri kapsamaktadır.

Mükellefler bu faaliyetler nedeniyle indirim hakkına sahip oldukları alış ve giderlere ait yüklendikleri KDV tutarlarını ilgili dönem beyannamesinde indirim konusu yapacaklardır. İndirim yoluyla giderilemeyen KDV, mükellefin talebi üzerine bu Tebliğin (1.2.) numaralı bölümünde yapılan düzenlemeler çerçevesinde iade edilebilecektir.

1.2. İstisnanın Uygulanması

İstisna, verginin önce uygulanıp sonra iade edilmesi şeklinde yürütülecektir. Bu nedenle altın, gümüş veya platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinde bulunanların mal ve hizmet alımlarında genel hükümler çerçevesinde KDV uygulanacaktır. Bu şekilde yüklenilen vergiler ilgili dönemde indirim konusu yapılacaktır.

Mükellefler tarafından indirim konusu yapılan vergilerden bir vergilendirme döneminde gerçekleştirilen arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinin bünyesine giren teslim ve hizmetlere ait kısım, KDV Kanununun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının verdiği yetkiye istinaden Bakanlar Kurulunca belirlenen alt limiti (2004/8127 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 100 TL) aşmadığı için istisnadan yararlanamayacak alımlar çıkarılmak suretiyle tespit edilecektir. Yüklenilen vergi tutarı verilecek ilk KDV beyannamesine iade olarak dâhil edilecek ve buna göre hesaplanan KDV alacağı, mükellefin isteğine göre mahsuben veya nakden iade edilecektir.

İade talebi bir dilekçe ile yapılacak, bu dilekçeye;

- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından alınan (Ek:1) yazının mükellef tarafından imza ve kaşe tatbik edilmek suretiyle onaylanmış bir örneği (bir kereye mahsus olmak üzere),

- istisna kapsamında kabul edilen harcamalara ait liste (Bu listede alım yapılan mükellefin unvanı, vergi kimlik numarası, vergi dairesi, faturanın tarihi, sayısı ile işlem bedeli ve KDV tutarı bilgileri yer alacaktır.),

- istisnaya konu işlemlerin gerçekleştiği döneme ait indirilecek KDV listesi,

eklenecektir.

İade talepleri, 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin mal ihracından doğan KDV’nin iadesindeki esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacaktır.

1.3. İstisna Uygulamasına İlişkin Diğer Hususlar

1.3.1. Altın, gümüş veya platin işletme faaliyeti sırasında, maden cevherinin kompleks halde olması nedeniyle altın, gümüş veya platin yanında başka metallerin de üretilmesi, işletme faaliyetine ilişkin alımların tamamının istisnadan yararlanmasına engel değildir.

1.3.2. İşletme, zenginleştirme ve rafinaj hizmetleri genel esaslara göre KDV’ye tabidir. Ancak, işletme faaliyetini yürütenlere verilecek zenginleştirme ve rafinaj hizmetleri ile zenginleştirme faaliyetini yürütenlere verilecek rafinaj hizmetleri KDV Kanununun 13/c maddesi uyarınca bu Tebliğin (1.2.) bölümünde yapılan açıklamalara göre istisna kapsamında değerlendirilecektir.

1.3.3. Rafinaj faaliyetinde bulunan mükelleflerin rafinajı yapılacak ürünün satın alınması sırasında yüklendikleri vergilerin de iade kapsamında değerlendirileceği tabiidir.

1.3.4. Vergi daireleri, rafinaj faaliyeti nedeniyle iade talep eden mükellefin, Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanmış olan Kıymetli Madenler Borsasında İşlem Görecek Altın Standardı ve Rafinerileri Hakkında Tebliğ ile Kıymetli Madenler Borsasında İşlem Görecek Gümüş ve Platin Standartları ve Rafinerileri Hakkında Tebliğ hükümlerine göre “rafinaj faaliyeti” yürüten bir firma olduğunu araştırıp tespit ettikten sonra iade işlemini yerine getireceklerdir.

1.3.5. Arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerinde bulunanların bu faaliyetleri sonucu elde ettikleri külçe altın ve külçe gümüş teslimleri KDV Kanununun 17/4-g maddesine göre KDV’den istisnadır. Söz konusu istisna hükmü, kısmi istisna mahiyetinde olmakla birlikte altın ve gümüş ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerine ilişkin olarak Kanunun 13/c maddesinde yer alan istisna uygulaması tam istisna mahiyetinde olduğundan arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetleri sonucu ortaya çıkan külçe altın ve külçe gümüş teslimleri ile ilgili olarak yüklenilen vergilerin gelir ve kurumlar vergisi bakımından gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesine ve söz konusu tutarların indirim hesaplarından çıkarılmasına gerek bulunmamaktadır.

2. ULUSAL GÜVENLİK AMAÇLI TESLİM VE HİZMETLERE İLİŞKİN İSTİSNA

KDV Kanununun 13 üncü maddesine 5228 sayılı Kanunla eklenen (f) bendi ile Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğüne milli savunma ve iç güvenlik ihtiyaçları için uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, panzer, zırhlı personel taşıyıcı, roket, füze ve benzeri araçlar, silah, mühimmat, silah malzeme, teçhizat ve sistemleri ile bunların araştırma-geliştirme, yazılım, üretim, montaj, yedek parça, bakım-onarım ve modernizasyonuna ilişkin olarak yapılan teslim ve hizmetler ve bu teslim ve hizmetleri gerçekleştirenlere bu kapsamda yapılacak olan, miktarı ve nitelikleri yukarıda sayılan kuruluşlarca onaylanan teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiştir.

KDV Kanununun 13 üncü maddesinin son fıkrası ile Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak söz konusu istisnanın uygulamasına ilişkin usul ve esaslar bu Tebliğin yayımını izleyen ay başından geçerli olmak üzere aşağıda belirtildiği şekilde tespit edilmiştir.

2.1. İstisnanın Kapsamı

2.1.1. Mükellefler Bakımından

KDV Kanununun 13 üncü maddesine 5228 sayılı Kanunla eklenen (f) bendindeki istisna,

- Millî Savunma Bakanlığı,

- Jandarma Genel Komutanlığı,

- Sahil Güvenlik Komutanlığı,

- Savunma Sanayii Müsteşarlığı,

- Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı,

- Emniyet Genel Müdürlüğü,

- Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü’ne (Ulusal Güvenlik Kuruluşları)

aşağıda belirtilen mal teslimleri ile hizmet ifalarında uygulanabilecektir.

Bu kuruluşlara istisna kapsamında mal teslimi ya da hizmet ifasında bulunmayı taahhüt eden mükelleflere (yüklenicilere) kapsam ve niteliği ulusal güvenlik kuruluşları tarafından onaylanacak mal teslimleri ile hizmet ifalarında da istisna uygulanacaktır.

2.1.2. İşlemler Bakımından

İstisna kapsamına, ulusal güvenlik kuruluşlarına;

- Uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, panzer, zırhlı personel taşıyıcı, roket, füze ve benzeri araç ve silahlar ile bunların oluşturduğu sistemlerin, bu araç, silah ve sistemlere ilişkin mühimmat, teçhizat, yedek parça ve eklentilerinin teslimi,

- belirtilen araç, silah ve sistemlerle ilgili ar-ge faaliyetleri için yapılan alımlar, yazılım, üretim, montaj, tadil-bakım-onarım ve modernizasyon işlemi şeklindeki mal teslimi ve hizmet ifaları,

girmektedir.

Bu çerçevede söz konusu araç, silah ve sistemlerin temini kapsamında alınan eğitim hizmetlerinin de istisnadan yararlanacağı tabiidir. Aynı şekilde, idari ve hizmet araçları dışında kalan muharebe ve taktik harekâtla ilgili savunma gereksinmelerini karşılamak üzere, özel olarak muharebe için imal edilen zırhlı veya zırhsız, silahlı veya silahsız motorlu araçların teslimleri de istisna kapsamında mütalaa edilecektir.

Ulusal güvenlik kuruluşlarına sadece yukarıda belirtilen teslim ve hizmetlerde istisna uygulanabilecek, bu kuruluşların diğer harcamaları genel hükümler çerçevesinde vergiye tabi olacaktır. Buna göre, ulusal güvenlikle ilgili kuruluşların yemek, giyecek, hizmet binası, her türlü büro malzemesi, mefruşat, kırtasiye, bentte sayılanlar dışındaki araç alımları, taşıma işleri, istisna kapsamına girmeyen iktisadi kıymetlerin, imal, inşa, tadil, bakım, onarım harcamaları ve benzeri alımlar ulusal güvenlik faaliyetleri ile dolaylı olarak ilgili olsa bile istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.

2.2. İstisnanın Uygulanması

2.2.1. Ulusal Güvenlik Kuruluşlarına Doğrudan Yapılan Teslim ve Hizmetlerde

Ulusal güvenlik kuruluşlarına istisna kapsamında doğrudan teslim ve hizmet ifasında bulunan yükleniciler, düzenleyecekleri faturada bu Tebliğin (2.1) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde istisna uygulayarak işlem yapacaklardır. Faturada istisna kapsamına girmeyen işlemler de bulunuyorsa, istisna olan işlemler ayrıca gösterilecektir. Bu mal ve hizmetleri alan ulusal güvenlik kuruluşları faturayı düzenleyen yükleniciye istisna kapsamında yapılan işlemin belgelenmesi amacıyla örneği (Ek:2)’de yer alan yetkili birim amirinin mühür ve imzasının tatbik edileceği bir yazı vereceklerdir. Bu yazıda mükellefin kimlik bilgileri ile faturanın tarih ve numarasına yer verilerek, fatura muhteviyatı mal ve hizmetlerin 3065 sayılı KDV Kanununun 13/f maddesi gereğince KDV’den müstesna olduğu belirtilecektir. Bu yazının Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümlerine uygun olarak yüklenici tarafından saklanacağı ve gerektiğinde yetkililere ibraz edileceği tabiidir.

İstisna kapsamına giren malların ulusal güvenlik kuruluşu tarafından ithal edilmesi halinde söz konusu yazı ilgili gümrük idaresine hitaben düzenlenecektir.

2.2.2. Yüklenici Firmalara Yapılacak Teslim ve Hizmetlerde

Yüklenicilere kapsam ve niteliği ilgili ulusal güvenlik kuruluşu tarafından onaylanacak mal teslimleri ile hizmet ifaları da KDV Kanununun 13/f maddesine göre KDV’den müstesnadır.

Yüklenicilere yapılacak teslim ve hizmetlerde istisna uygulaması aşağıdaki şekilde yürütülecektir:

Yüklenici firmaların (yurt dışında yerleşik olanlar dahil) KDV Kanununun 13/f maddesi kapsamında gerçekleşecek alımlarında ulusal güvenlik kuruluşu ile imzalanan sözleşme esas alınacaktır.

Yükleniciler, ulusal güvenlik kuruluşu ile imzaladıkları sözleşmeye dayanarak, yapacakları teslim ve hizmetlerin üretiminde kullanacakları mal ve hizmetleri cinsi ve ölçü birimi (adet, ton, kg, m², vb.) itibariyle bir listede toplayacaklar ve ulusal güvenlik kuruluşunun onayına sunacaklardır.

Ulusal güvenlik kuruluşu bu listeyi nihai mal veya hizmetin üretimine yönelik olarak sarf edilecek mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı bakımından inceleyecek ve üzerinde gerek duyduğu değişiklikleri yaparak (Ek:3)’te yer alan biçimde onaylayacaktır. İstisna kapsamında temin edilecek mal ve hizmetleri gösteren bu liste, projenin yürütülmesinde ortaya çıkan gelişmeler/ihtiyaçlar (sözleşme değişikliği, yeni mallara ihtiyaç duyulması vb sebepler) çerçevesinde ve alıcı ulusal güvenlik kuruluşunun öngördüğü zaman dilimleri içinde değiştirilebilecektir. Değişiklik listeleri, önceki liste bilgilerini içerecek şekilde tanzim olunacaktır.

Ulusal güvenlik kuruluşu ayrıca onayladığı listedeki mal ve hizmetlerin KDV’den müstesna olarak temin edilebilmesi için örneği (Ek:4)’te yer alan, yetkili birim amirinin mühür ve imzasının tatbik edileceği belgeyi düzenleyerek yüklenicilere verecektir. Bu belgenin Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümlerine uygun olarak yüklenici mükellef tarafından saklanacağı ve gerektiğinde yetkililere ibraz edileceği tabiidir.

Yükleniciler, ulusal güvenlik kuruluşunun onayladığı listeyi onay tarihinden itibaren 30 gün içinde ve her durumda bu liste kapsamında alım yapmadan önce elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı’na göndereceklerdir.

Yüklenici kuruluş, mal ve hizmet alımları sırasında ulusal güvenlik kuruluşu tarafından kendisine verilen istisna belgesi ile onaylı listenin (ilgili bölümü firma kaşesi tatbik edilen ve yetkilileri tarafından imzalanan) bir örneğini satıcı mükellefe ibraz edecektir. Satıcı, yüklenici firma adına düzenleyeceği faturaya söz konusu belgenin tarih ve sayısını da yazmak suretiyle teslim ve hizmet bedeline KDV uygulamayacaktır.

Yüklenici kuruluşun onaylı listede yer alan malları ithal etmesi halinde ise istisna belgesi ile onaylı listenin (ilgili bölümünün firma kaşesi tatbik edilmiş ve yetkilileri tarafından imzalanmış) bir örneği gümrük idaresine verilerek söz konusu ithalatın KDV uygulanmadan gerçekleşmesi sağlanacaktır. Öte yandan, yüklenici kuruluşlar ithal ettikleri onaylı listede yer alan hizmetler için başkaca bir işleme gerek olmaksızın sorumlu sıfatıyla KDV hesaplamayacaklardır.

Bu kapsamda istisna uygulanabilmesi için yükleniciye düzenlenen aynı faturada yer alan istisna kapsamındaki teslim ve hizmetlerin KDV hariç tutarları toplamının 10.000 TL ve daha fazla olması gerekmektedir. Bu tutarın altındaki alımlar listede yer alsa dahi KDV hesaplanacaktır. Bu sınır ithalat işlemleri bakımından geçerli değildir.

Yüklenicilere istisna kapsamında mal teslimi ve hizmet ifasında bulunan satıcılar, bu satışlara ait bilgileri ilgili dönem beyannamesinin düzenlenmesi esnasında e-beyanname ortamında açılacak ve örneği (Ek:5)’te yer alan form ile Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda intikal ettireceklerdir. İstisna kapsamındaki işlemlerini bu form ile Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmeyen mükelleflerin KDV iade talepleri kabul edilmeyecektir.

2.3. İade Uygulaması

2.3.1. Ulusal Güvenlik Kuruluşlarına Doğrudan Yapılan Teslim ve Hizmetlerde

Yükleniciler, istisna kapsamında yapmış oldukları teslim ve hizmetleri ait oldukları dönemler itibariyle KDV beyannamesinin “Tam İstisna Kapsamındaki İşlemler” Tablosunun 310 numaralı satırında beyan edeceklerdir. İstisna kapsamında yapılan teslim ve hizmetlere ait yüklenilen KDV’nin indirim yoluyla telafi edilemeyen kısmı ise 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin mal ihracından doğan KDV’nin iadesindeki esaslar çerçevesinde nakden veya mahsuben iade edilecektir.

İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve istisna kapsamındaki işlemlerin beyan edildiği dönem beyannamesi ile birlikte verilecektir. Dilekçeye; Tebliğ ekinde yer alan (Ek:2) yazısının mükellef tarafından imza ve kaşe tatbik edilmek suretiyle onaylanmış bir örneği, yüklenilen KDV tablosu, iade talep edilen döneme ait indirilecek KDV listesi ile istisna kapsamında düzenlenen satış faturalarının listesinin eklenmesi gerekmektedir.

2.3.2. Yüklenici Firmalara Yapılan Teslim ve Hizmetlerde

Bu Tebliğin (2.2.2) bölümündeki açıklamalara göre yüklenicilere istisna kapsamında mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler yapmış oldukları teslim ve hizmetleri ait oldukları dönemler itibariyle KDV beyannamesinin “Tam İstisna Kapsamındaki İşlemler” Tablosunun 310 numaralı satırında beyan edeceklerdir. İstisna kapsamında yapılan teslim ve hizmetlere ait yüklenilen KDV’nin indirim yoluyla telafi edilemeyen kısmı ise 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin mal ihracından doğan KDV’nin iadesindeki esaslar çerçevesinde nakden veya mahsuben iade edilecektir.

Bu kapsamda yapılacak iade taleplerine ilişkin dilekçeye yükleniciler tarafından işlem sırasında verilen istisna belgesi ile onaylı listenin (ilgili bölümünün firma kaşesi tatbik edilmiş ve yetkilileri tarafından imzalanmış) bir örneği ile yüklenilen vergi tablosu, istisnaya konu işlemlerin gerçekleştiği döneme ait indirilecek KDV listesi de eklenecektir.

Öte yandan, yüklenicilere istisna kapsamında mal teslimi ve hizmet ifasında bulunan ve örneği (Ek:5)’te yer alan formu dolduran satıcıların iade taleplerini yerine getiren vergi daireleri, Gelir İdaresi Başkanlığından iadeye konu teslim veya hizmetin ulusal güvenlik kuruluşu tarafından onaylanan listede yer aldığının elektronik teyidini sağlayacaklardır. Ulusal güvenlik kuruluşu tarafından onaylı listede bulunmayan bir teslim veya hizmetten doğan iade talebi kabul edilmeyecektir.

2.4. Müteselsil Sorumluluk

Yüklenici firmaların ulusal güvenlik kuruluşu tarafından onaylanan miktardan daha fazla mal veya hizmeti istisna kapsamında aldıkları ya da aldıkları mal veya hizmeti istisna kapsamı dışındaki bir işlemde kullandıkları tespit edildiği takdirde, alışta ödenmeyen KDV ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar kendilerinden aranacaktır.

2.5. Devam Eden İşlemler

KDV Kanununun 13/f maddesi ile 93 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin (1.4) bölümü kapsamında başlayan ve halen devam eden işlerle ilgili bu Tebliğin yürürlüğünden sonra temin edilecek mal ve hizmetler için yukarıdaki (2.2) ve (2.3) bölümlere göre işlem yapılması mümkündür.

93 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin (1.4) bölümü kapsamında başlayan ve halen devam eden işlerle ilgili olarak bu Tebliğin yürürlük tarihinden önce temin edilen teslim ve hizmetler için ödenen KDV, 93 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’ndeki düzenlemeler esas alınarak iade edilir.

3. ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ (ÖTV) KANUNUNUN (8/1) MADDESİ KAPSAMINDA TESLİM EDİLEN MALLARIN ÖTV’Sİ ÜZERİNDEN HESAPLANAN KDV’NİN DÜZELTİLMESİ

ÖTV Kanununun 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre, ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen ÖTV’nin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı teminat alınmak suretiyle tecil olunmaktadır.

Söz konusu malların; tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren oniki ay içinde ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil edilen ÖTV terkin edilmektedir.

Bu uygulamada, teslime konu mallara ait tecil edilen ÖTV, KDV Kanununun 20 ve 24 üncü maddeleri uyarınca KDV matrahına dahildir. Ancak KDV matrahına dahil ÖTV’nin yukarıda belirtilen şekilde terkin edilmesi halinde, tecil edilen ÖTV üzerinden hesaplanan KDV, fazla/yersiz hesaplanan KDV niteliğine dönüştüğünden, aşağıdaki şekilde işlem yapılması Bakanlığımızca uygun görülmüştür:

KDV Kanununun 8 inci maddesinin (2) numaralı bendinde “Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya katma değer vergisini fatura veya benzeri vesikalarda göstermeye hakkı bulunmadığı halde; düzenlediği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler, bu vergiyi ödemekle mükelleftirler. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödenen vergiler, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre ilgililere iade edilir.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, alıcılar tarafından fazla ödenen KDV’nin; ilgili vergi dairesinin tecil edilen ÖTV’nin terkin edildiğini satıcı mükellefin vergi dairesinden teyidini alması kaydıyla 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “I-Fazla ve Yersiz Ödenen Vergilerin İndirim Hakkına Sahip Olanlara İadesi” bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde en erken ÖTV’nin terkin işleminin yapıldığı dönemde vergi inceleme veya yeminli mali müşavir tasdik raporu ile teminat aranılmaksızın iade edilmesi mümkün bulunmaktadır.

4. İHRAÇ KAYDIYLA TESLİM EDİLEN MALLARIN SÜRESİNDE İHRAÇ EDİLEMEMESİ HALİNDE EK SÜRE TALEBİ

KDV Kanununun 11/1-c maddesine göre imalatçılar tarafından ihracatçılara ihraç kaydıyla teslim edilen malların teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi gerekmektedir. Bu malların ihracatının mücbir sebepler veya beklenmedik durumlar nedeniyle üç ay içinde gerçekleştirilememesi halinde ise en geç üç aylık sürenin dolduğu tarihten itibaren 15 gün içinde başvuran ihracatçılara, Maliye Bakanlığınca veya Bakanlığın uygun görmesi halinde vergi dairelerince üç aya kadar ek süre verilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bu Tebliğin yayımını izleyen ay başından itibaren geçerli olmak üzere, ihraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen mükelleflerin ek süre taleplerinin ilgili vergi dairesi başkanlıkları ve defterdarlıklar tarafından değerlendirilmesi Bakanlığımızca uygun görülmüştür.

Buna göre, KDV Kanununun 11/1-c maddesi uyarınca ihraç kaydıyla teslim edilen bir malın (teslim tarihini takip eden ay başından itibaren 3 üncü ayın sonuna kadar) ihracatının gerçekleşmemesi halinde, ek süre ihracatçılar tarafından en geç 3 aylık sürenin sonundan itibaren 15 gün içinde ya bağlı oldukları vergi dairesine ya da ilgili vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlığa verilecek bir dilekçe ile istenecektir. Bu süreden sonra yapılan veya ihracatçısı tarafından yapılmayan ek süre taleplerinin (mali tatile rastlasa dahi) değerlendirilmesi ve kabulü söz konusu değildir.

İhracatçı ek süre talebine ilişkin dilekçede mücbir sebep veya beklenmedik durumu belirtecek, bu dilekçeye yalnızca ihraç kaydıyla teslime ait faturanın bir örneğini ekleyecektir. Vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık mükelleflerden ek süre talebine neden gösterilen olay veya durumun tevsikine yönelik herhangi bir belge talep etmeyecektir.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, vergi dairesi başkanlıkları ile defterdarlıklar kendilerine doğrudan ya da mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi kanalıyla yapılan ek süre taleplerini öncelikle zamanında ve ilgili ihracatçı mükellef tarafından yapılıp yapılmadığı bakımından inceleyeceklerdir.

Ek süre verilmesinde mücbir sebebin varlığı Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesi hükmü esas alınarak belirlenecektir. İhracatçı mükellefin iradesi dışında ortaya çıkan, dolayısıyla ihracatın kanuni süresinde gerçekleşmesine engel teşkil eden ve mücbir sebep kabul edilmeyen haller ise beklenmedik durum sayılacaktır.

Bu çerçevede; ihracatın yapılacağı ülkedeki savaş hali/siyasal karışıklıklar, ekonomik belirsizlik ve durgunluk, yurt dışındaki alıcının sipariş ertelemesi/iptal etmesi, teslim programındaki değişiklikler, bedelin transferinde karşılaşılan aksaklık veya gecikmeler, akreditif süresinin dolması, ihraç edilecek malın tüketim mevsiminin geçmesi, uygun depolama koşullarına sahip olunmaması, ithalatçı ülke ile yaşanan siyasi veya ekonomik sorunlar, ihraç malının taşınmasında karşılaşılan sorunlar (gemilerin yükleme limanlarına gecikmeli yanaşması, taşıma aracı veya konteyner bulunamaması), milli tatiller, iklim koşulları, gümrüklerde yaşanan sorunlar (gümrüklerdeki araç yoğunluğu, gümrüklerde grev-iş yavaşlatma), resmi makamlardan ihracat için izin alınamaması gibi haller beklenmedik durumlar olarak değerlendirilecektir. Vergi dairesi başkanlıkları veya defterdarlıklar mücbir sebep veya beklenmedik durum sayılıp sayılamayacağı konusunda tereddüt ettikleri hususlar hakkında Gelir İdaresi Başkanlığından görüş isteyecektir.

KDV Kanununun 11/1-c maddesinde öngörülen ek süre üç ay ile sınırlıdır. Bu nedenle üç aydan az ek süre isteyen ve bu talebi kabul edilen mükellefler hariç olmak üzere, üç aylık ek süre içinde ihracatın gerçekleştirilememesi halinde ikinci bir ek sürenin verilmesine Kanunen imkan bulunmamaktadır. Üç aydan az ek süre isteyen mükelleflerin ise sonradan üç aya kadar olan dönem için ilave süre istemeleri mümkündür.

Tebliğ olunur.

Ek : 1

Ek : 2

Ek : 3

Ek : 4

Ek : 5


TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI SIRA NO (144,145)

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan: İŞTİRAKLERDEKİ YATIRIMLARA İLİŞKİN TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI (TMS 28) HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ (SIRA NO: 144)

MADDE 1 - 27/12/2005 tarih ve 26036 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 12 Sıra no’lu İştiraklerdeki Yatırımlara İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 28) Hakkında Tebliğin ekinde yer alan “TMS 28 İştiraklerdeki Yatırımlar” Standardının 3 üncü Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“3. Özkaynak yönteminin uygulandığı finansal tablolar; bireysel finansal tablo veya bağlı ortaklığı, iştiraki ya da iş ortaklığında girişimci payı bulunmayan bir işletmenin finansal tablosu olarak nitelendirilemez.”

MADDE 2 - Aynı Standardın 4 üncü Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4. Bireysel finansal tablolar; konsolide finansal tablolara, yatırımların özkaynak yöntemine göre muhasebeleştirildiği finansal tablolara ve iş ortaklığındaki girişimci paylarının oransal konsolidasyon yöntemine göre konsolide edildiği finansal tablolara ek olarak hazırlanan finansal tablolardır. Bireysel finansal tabloların, bu tabloların ekinde veya bu tablolarla birlikte sunulması veya hiç sunulmaması mümkündür.”

MADDE 3 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.

MADDE 4 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütür.
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan:

İŞ ORTAKLIKLARINDAKİ PAYLARA İLİŞKİN TÜRKİYE MUHASEBE

STANDARDI (TMS 31) HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

(SIRA NO: 145)

MADDE 1 - 31/12/2005 tarih ve 26040 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 14 Sıra no’lu İş Ortaklıklarındaki Paylara İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 31) Hakkında Tebliğin ekinde yer alan “TMS 31 İş Ortaklıklarındaki Paylar” Standardının 4 üncü Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4. Oransal konsolidasyon veya özkaynak yönteminin uygulandığı finansal tablolar; bireysel finansal tablo veya bağlı ortaklığı, iştiraki ya da müştereken kontrol edilen ortaklığı bulunmayan bir işletmenin finansal tablosu olarak nitelendirilemez.”

MADDE 2 - Aynı Standardın 5 inci Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“5. Bireysel finansal tablolar; konsolide finansal tablolara, yatırımların özkaynak yöntemine göre muhasebeleştirildiği finansal tablolara ve iş ortaklığındaki girişimci paylarının oransal konsolidasyon yöntemine göre konsolide edildiği finansal tablolara ek olarak hazırlanan finansal tablolardır. Bireysel finansal tabloların, bu tabloların ekinde veya bu tablolarla birlikte sunulması veya hiç sunulmaması mümkündür.”

MADDE 3 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.

MADDE 4 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütür.


TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI SIRA NO (140,141,142,143)

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan: FİNANSAL TABLOLARIN SUNULUŞUNA İLİŞKİN TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI (TMS 1) HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ SIRA NO: 140

MADDE 1 - 13/8/2008 tarih ve 26966 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 66 Sıra no’lu Finansal Tabloların Sunuluşuna İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 1) Hakkında Tebliğin ekinde yer alan “TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu” Standardının 8 inci Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 8A Paragrafı eklenmiştir.

“8A. Aşağıdaki terimler “TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum Standardında açıklanmış olup, bu Standartta TMS 32′de belirtilen anlamda kullanılmaktadır.

a) Özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal araç (TMS 32′de yer alan 16A ve 16B Paragraflarında tanımlandığı şekilde),

b) İşletmeye sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren ve özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan finansal araç”

MADDE 2 - Aynı Standarda 80 inci Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 80A Paragrafı eklenmiştir.

“80A. İşletme,

(a) Özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal aracı, ya da

(b) İşletmeye sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren ve özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan bir aracı,

finansal borçlar ile özkaynaklar arasında yeniden sınıflandırması durumunda, her bir grubun (finansal borçlar veya özkaynak) içinde ya da dışında yeniden sınıflandırılan tutar ile söz konusu yeniden sınıflandırma işleminin nedenini ve zamanlamasını açıklar.”

MADDE 3 - Aynı Standarda 136 ncı Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile 136A Paragrafı eklenmiştir.

“Özkaynağa Dayalı Finansal Araç Olarak Sınıflandırılan Satım Opsiyonu Bulunan Finansal Araçlar

136A. İşletme, özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal araçlara ilişkin olarak, aşağıdaki bilgileri (başka yerde açıklama yapılmaması durumunda) dipnotlarda açıklar:

(a) Özkaynak olarak sınıflandırılan tutara ilişkin sayısal verilerin özeti,

(b) Finansal aracın hamili tarafından geri satın alımının ya da itfasının zorunlu olması durumunda, söz konusu finansal araca ilişkin geri satın alım ya da itfa yükümlülüğünün yönetimi ile ilgili olarak, önceki dönemden itibaren meydana gelen değişiklikler de dahil olmak üzere, prosedürler, politikalar ve amaçlar,

(c) Finansal araçların geri satın alımı veya itfası durumunda beklenen nakit çıkışları ve

(d) Geri satın alım veya itfa durumunda beklenen nakit çıkışlarının nasıl belirlendiğine ilişkin bilgi.”

MADDE 4 - Aynı Standarda 138 inci Paragrafın (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer alan (d) bendi eklenmiştir.

“138(d). İşletme belirli bir süre için kurulmuşsa, söz konusu sürenin uzunluğuna ilişkin bilgi.”

MADDE 5 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. İsteyen işletmeler, bu Tebliği 1/1/2009 öncesinde başlayan hesap dönemlerine ilişkin finansal tablolarında uygulayabilirler. Bu durumda, anılan husus dipnotlarda açıklanır ve söz konusu önceki dönemde TMS 32′ye, TMS 39′a, TFRS 7′ye ve TFRS Yorum 2′ye ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan ilgili değişiklikler de uygulanır.

MADDE 6 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütür.

TEBLİĞ

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan:

FİNANSAL TABLOLARIN SUNULUŞUNA İLİŞKİN TÜRKİYE MUHASEBE

STANDARDI (TMS 1) HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

SIRA NO: 140

MADDE 1 - 13/8/2008 tarih ve 26966 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 66 Sıra no’lu Finansal Tabloların Sunuluşuna İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 1) Hakkında Tebliğin ekinde yer alan “TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu” Standardının 8 inci Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 8A Paragrafı eklenmiştir.

“8A. Aşağıdaki terimler “TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum Standardında açıklanmış olup, bu Standartta TMS 32′de belirtilen anlamda kullanılmaktadır.

a) Özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal araç (TMS 32′de yer alan 16A ve 16B Paragraflarında tanımlandığı şekilde),

b) İşletmeye sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren ve özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan finansal araç”

MADDE 2 - Aynı Standarda 80 inci Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 80A Paragrafı eklenmiştir.

“80A. İşletme,

(a) Özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal aracı, ya da

(b) İşletmeye sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren ve özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan bir aracı,

finansal borçlar ile özkaynaklar arasında yeniden sınıflandırması durumunda, her bir grubun (finansal borçlar veya özkaynak) içinde ya da dışında yeniden sınıflandırılan tutar ile söz konusu yeniden sınıflandırma işleminin nedenini ve zamanlamasını açıklar.”

MADDE 3 - Aynı Standarda 136 ncı Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile 136A Paragrafı eklenmiştir.

“Özkaynağa Dayalı Finansal Araç Olarak Sınıflandırılan Satım Opsiyonu Bulunan Finansal Araçlar

136A. İşletme, özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal araçlara ilişkin olarak, aşağıdaki bilgileri (başka yerde açıklama yapılmaması durumunda) dipnotlarda açıklar:

(a) Özkaynak olarak sınıflandırılan tutara ilişkin sayısal verilerin özeti,

(b) Finansal aracın hamili tarafından geri satın alımının ya da itfasının zorunlu olması durumunda, söz konusu finansal araca ilişkin geri satın alım ya da itfa yükümlülüğünün yönetimi ile ilgili olarak, önceki dönemden itibaren meydana gelen değişiklikler de dahil olmak üzere, prosedürler, politikalar ve amaçlar,

(c) Finansal araçların geri satın alımı veya itfası durumunda beklenen nakit çıkışları ve

(d) Geri satın alım veya itfa durumunda beklenen nakit çıkışlarının nasıl belirlendiğine ilişkin bilgi.”

MADDE 4 - Aynı Standarda 138 inci Paragrafın (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer alan (d) bendi eklenmiştir.

“138(d). İşletme belirli bir süre için kurulmuşsa, söz konusu sürenin uzunluğuna ilişkin bilgi.”

MADDE 5 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. İsteyen işletmeler, bu Tebliği 1/1/2009 öncesinde başlayan hesap dönemlerine ilişkin finansal tablolarında uygulayabilirler. Bu durumda, anılan husus dipnotlarda açıklanır ve söz konusu önceki dönemde TMS 32′ye, TMS 39′a, TFRS 7′ye ve TFRS Yorum 2′ye ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan ilgili değişiklikler de uygulanır.

MADDE 6 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütür.
TEBLİĞ

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan:

FİNANSAL ARAÇLAR: MUHASEBELEŞTİRME VE ÖLÇMEYE İLİŞKİN

TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI (TMS 39) HAKKINDA TEBLİĞDE

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

SIRA NO: 142

MADDE 1 - 3/11/2006 tarih ve 26335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 41 Sıra no’lu Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçmeye İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 39) Hakkında Tebliğin ekinde yer alan “TMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme” Standardının 2 nci Paragrafının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“2(d). İşletme tarafından ihraç edilen ve TMS 32′de yer verilen öz kaynağa dayalı finansal araç tanımına giren finansal araçlar (opsiyonlar ve hisse alım hakkı veren finansal araçlar dahil) veya TMS 32′nin 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılması gereken finansal araçlar. Anılan araçların (a)’da yer alan istisna hükmünü karşılamamaları durumunda, bu Standart, söz konusu araçların hamili (elinde bulunduran) tarafından uygulanır.”

MADDE 2 - Aynı Standarda 108B Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 108C Paragrafı eklenmiştir.

“108C. “-”"

MADDE 3 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. İşletmelerin, TMS 32′ye ve TMS 1′e ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan değişiklikleri 1/1/2009 öncesinde başlayan hesap dönemlerine ilişkin finansal tablolarında uygulamaları durumunda, bu Tebliğde söz konusu önceki dönemlerde uygulanır.

MADDE 4 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütü
TEBLİĞ

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan:

TÜRKİYE FİNANSAL RAPORLAMA SATANDARTLARI YORUMLARI

HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

İLİŞKİN TEBLİĞ

SIRA NO: 143

MADDE 1 - 15/6/2007 tarih ve 26553 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 44 Sıra no’lu “Türkiye Finansal Raporlama Standartları Yorumları Hakkında Tebliğ”in 2 no’lu ekinde yer alan “TFRS Yorum 2 - Üyelerin Kooperatif İşletmelerdeki Hisseleri ve Benzeri Finansal Araçlar” Türkiye Finansal Raporlama Standardı Yorumunun “İlgili Düzenlemeler” bölümüne aşağıdaki şekilde bir dipnot eklenmiştir.

“İlgili Düzenlemeler

• TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum*

• TMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme”

MADDE 2 - Aynı Yorumun 6 ncı Paragrafının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Üyelerin geri satın alım talebinde bulunma hakkının olmaması halinde özkaynak olarak sınıflandırılabilecek olan hisseleri, 7 nci ve 8 inci Paragraflarda açıklanan koşullardan biri mevcutsa veya üyelerin hisseleri TMS 32′nin 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen tüm özellikleri ve şartları haiz ise özkaynak niteliğindedir.”

MADDE 3 - Aynı Yorumun 9 uncu Paragrafının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İşletmenin, 7 nci Paragrafta tanımlanan şekilde geri satın alımı reddetmeye ilişkin koşulsuz bir hakkı bulunmadıkça veya üyelerin hisseleri TMS 32′nin 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen tüm özellikleri ve şartları haiz ise; üyelerin hisselerinin, geri satın alıma yönelik yasaklamayı aşan kısmı borç niteliğindedir.”

MADDE 4 - Aynı Yoruma 13 üncü Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 14 üncü Paragraf ile 14A Paragrafı eklenmiştir.

“14. “-”

14A. “-”"

MADDE 5 - Aynı Yorumun ayrılmaz bir parçası olan “Görüş Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Örnekler” başlıklı ekte yer alan 1 inci Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“1. Bu Ek, Görüş Birliğinin uygulanmasına yönelik yedi örnek içerir. Söz konusu örnekler, ayrıntılı bir liste oluşturmayıp, farklı örnekler de mümkün olabilir. Her bir örnek, örnekte belirtilen ve finansal aracın bir finansal borç olarak sınıflandırılmasını gerektirebilecek varsayımlar dışında başka hiçbir koşulun bulunmadığını, finansal aracın TMS 32′nin 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen özelliklere sahip olmadığını ve anılan Paragraflarda geçen şartları taşımadığını varsaymaktadır.”

MADDE 6 - Aynı Yorumun ayrılmaz bir parçası olan “Görüş Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Örnekler” başlıklı ekte yer alan 12 nci Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“12. Bu durumda, 750,000 TL özkaynak olarak, 150,000 TL de finansal borç olarak sınıflandırılacaktır. Yukarıda değinilen paragrafların yanı sıra, TMS 32′nin 18(b) sayılı Paragrafında aşağıdaki hüküm yer almaktadır:

16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan araçlar haricinde, hamile, ihraççıya nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığı satma hakkı veren (”satılabilir araç”) finansal araç bir finansal borçtur. Söz konusu nakit ya da diğer finansal varlık tutarının bir endeks veya artma ya da azalma potansiyeli olan bir başka kalem bazında belirlenmesi durumunda bile finansal araç, bir finansal borçtur. 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan araçlar haricinde, hamilin aracı ihraççıya nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığı satma seçeneğinin varlığı, satılabilir aracın finansal borç tanımını karşıladığı anlamına gelir.”

MADDE 7 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. İşletmelerin, TMS 32′ye ve TMS 1′e ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan değişiklikleri 1/1/2009 öncesinde başlayan hesap dönemlerine ilişkin finansal tablolarında uygulamaları durumunda, bu Tebliğ de söz konusu önceki dönemlerde uygulanır.

MADDE 8 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütür.


FİNANSAL ARAÇLARI SUNUMA İLİŞKİN TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI TEBLİĞ SIRA NO: 139

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulundan: FİNANSAL ARAÇLARI  SUNUMA İLİŞKİN TÜRKİYE MUHASEBE STANDARDI (TMS 32) HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ SIRA NO: 139

MADDE 1 - 28/10/2006 tarih ve 26330 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 40 Sıra no’lu Finansal Araçlar: Sunuma İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 32) Hakkında Tebliğin ekinde yer alan “TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum” Standardının 11 inci Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Tanımlar (bakınız: Uygulama Rehberi Paragraf UR 3 - UR 23)

11. Bu Standartta geçen terimlerin anlamları aşağıdaki gibidir:

Finansal araç: Bir işletmenin finansal varlığı ile diğer bir işletmenin finansal borcunda ya da özkaynağa dayalı finansal aracında artışa neden olan herhangi bir sözleşmedir.

Finansal varlık: Aşağıdaki varlıklardan herhangi biridir:

(a) Nakit;

(b) Başka bir işletmenin özkaynağına dayalı finansal araç;

(c) (i) Başka bir işletmeden nakit ya da başka bir finansal varlık almak için veya

(ii) Potansiyel olarak işletmenin lehine olan koşullarda finansal varlık veya borçların başka bir işletme ile takas edilmesi için düzenlenen sözleşmeden doğan hak; veya

(d) İşletmenin özkaynağına dayalı finansal aracıyla ödenecek ya da ödenebilecek olan ve:

(i) İşletmenin değişken sayıda özkaynağına dayalı finansal aracını almak zorunda olduğu ya da olabileceği bir türev olmayan sözleşme; veya

(ii) İşletmenin belirli sayıda özkaynağına dayalı finansal aracını, belirli bir nakdini ya da başka bir finansal varlığını takas etmesi dışındaki şekillerde ödenecek ya da ödenebilecek bir türev sözleşme. Bu amaçla, işletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlar, 16A - 16B Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal araçları, 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı araç olarak sınıflandırılan ve işletmeye sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren finansal araçları veya söz konusu araçların gelecekte yapılacak tahsilatları ya da teslimatlarına ilişkin sözleşmeler olarak düzenlenen araçları içermez.

Finansal borç: Aşağıdaki borçlardan herhangi biridir:

(a) (i) Başka bir işletmeye nakit ya da başka bir finansal varlık verilmesi için veya

(ii) Potansiyel olarak işletmenin aleyhine olan koşullarda finansal varlık veya borçların başka bir işletme ile takas edilmesi için düzenlenen sözleşmeden doğan yükümlülük; veya

(b) İşletmenin özkaynağına dayalı finansal aracıyla ödenecek veya ödenebilecek olan ve:

(i) İşletmenin değişken sayıda özkaynağına dayalı finansal aracını vermek zorunda olduğu ya da olabileceği bir türev olmayan sözleşme; veya

(ii) İşletmenin belirli sayıda özkaynağına dayalı finansal aracını, belirli bir nakdini ya da başka bir finansal varlığını takas etmesi dışındaki şekillerde ödenecek ya da ödenebilecek bir türev sözleşme. Bu amaçla, işletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlar, 16A - 16B Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan satım opsiyonu bulunan finansal araçları, 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı araç olarak sınıflandırılan ve işletmeye sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren finansal araçları veya söz konusu araçların gelecekte yapılacak tahsilatları ya da teslimatlarına ilişkin sözleşmeler olarak düzenlenen araçları içermez.

İstisna olarak, finansal borç tanımına uyan bir finansal araç, 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen tüm özellikleri ve şartları haiz ise, özkaynağa dayalı bir finansal araç olarak sınıflandırılır.

Özkaynağa (Hisse senedine) dayalı finansal araç: İşletmenin tüm borçları çıkarıldıktan sonra varlıklarında bir payı/hakkı gösteren sözleşmedir.

Gerçeğe uygun değer: Karşılıklı pazarlık ortamında, bilgili ve istekli gruplar arasında bir varlığın el değiştirmesi ya da bir borcun ödenmesi durumunda ortaya çıkması gereken tutardır.

Satım opsiyonu bulunan finansal araç: Finansal araç hamiline, nakit veya başka bir finansal varlık karşılığında opsiyonu veren tarafa söz konusu finansal aracı geri satma hakkı veren ya da gelecekte belirsiz bir olayın meydana gelmesi, finansal araç hamilinin ölmesi veya emekli olması halinde otomatik olarak opsiyonu veren tarafa iade edilen bir finansal araçtır.”

MADDE 2 - Aynı Standardın 15 inci Paragrafından önce gelen başlık aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Sunum

Borçlar ve özkaynak (bakınız: Paragraf UR13 - UR14J ve UR25 - UR29A)”

MADDE 3 - Aynı Standardın 16 ncı Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“16. İhraççı, bir finansal aracın finansal borçtan ziyade özkaynağa dayalı finansal araç olup olmadığını belirlemek için 11 inci Paragraftaki tanımları uyguladığında, araç sadece ve sadece aşağıdaki (a) ve (b) koşullarını taşıyorsa anılan araç özkaynağa dayalı finansal araçtır:

(a) Araç sözleşmeye dayalı aşağıdaki yükümlülükleri içermemektedir:

(i) Başka bir işletmeye nakit veya diğer bir finansal araç vermek; veya

(ii) Potansiyel olarak ihraç edenin aleyhine olan koşullarda başka bir işletmeyle finansal varlık ya da finansal borç takası yapmak.

(b) Eğer aracın ödemesi ihraççının özkaynağına dayalı finansal aracıyla yapılacak ya da yapılabilecekse, bu:

(i) İhraççının özkaynağına dayalı finansal aracından değişken sayıda vermesine dair sözleşmeye dayalı yükümlülük içermeyen bir türev olmayan araç; ya da

(ii) İşletmenin özkaynağına dayalı belirli sayıda finansal aracını, belirli bir nakdini ya da başka bir finansal varlığını takas etmesi dışında herhangi bir şekilde ödenecek ya da ödenebilecek bir türev sözleşmedir. Bu amaçla, işletmenin kendi özkaynağına dayalı finansal araçlar; 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen tüm özellikleri ve şartları haiz araçları veya söz konusu araçların gelecekte yapılacak tahsilatları ya da teslimatlarına ilişkin sözleşmeler olarak düzenlenen araçları içermez.

Gelecekte ihraççının özkaynağına dayalı finansal araçlarının alınması ya da verilmesiyle sonuçlanacak veya sonuçlanabilecek ancak yukarıdaki (a) ve (b) koşullarına uymayan türev finansal araçtan doğan bir sözleşmeye dayalı yükümlülük, özkaynağa dayalı finansal araç değildir. İstisna olarak, finansal borç tanımına uyan bir finansal araç, 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen tüm özellikleri ve şartları haiz ise, özkaynağa dayalı bir finansal araç olarak sınıflandırılır.”

MADDE 4 - Aynı Standarda 16 ncı Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile 16A ve 16B Paragrafları eklenmiştir.

“Satım opsiyonu bulunan finansal araçlar

16A. Satım opsiyonu bulunan bir finansal araç, opsiyonun kullanılması durumunda, opsiyonu veren taraf açısından söz konusu finansal aracın nakit ödeme yapılması ya da diğer bir finansal varlık verilmesi suretiyle geri satın alımına ya da itfasına ilişkin sözleşmeye dayalı bir yükümlülük içerir. Finansal borç tanımına istisna olarak, bu tür bir yükümlülük içeren finansal araç, aşağıda belirtilen özelliklerin tamamını taşıması durumunda özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılır:

a) İşletmenin tasfiyesi durumunda, hamiline, işletmenin net varlıklarından oransal bir pay alma hakkı vermesi. İşletmenin net varlıkları, varlıklar üzerindeki diğer tüm alacak haklarının düşülmesinden sonra kalan varlıklardır. Oransal bir pay;

(i) Tasfiye durumundaki işletmenin net varlıklarının eşit tutarlardan oluşan parçalara bölünmesi suretiyle; ve

(ii) Finansal araç hamillerinin elindeki parça sayısı ile söz konusu tutarın çarpılması suretiyle belirlenir.

b) Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir sınıf içinde yer alan finansal araç olması. Finansal aracın bu tür bir sınıfta yer alması için:

(i) Tasfiye durumunda, işletmenin varlıklarına ilişkin olarak diğer alacak hakları içerisinde bir önceliğinin bulunmaması, ve

(ii) Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir sınıf içinde yer almadan önce bir başka finansal araca dönüştürülme zorunluluğunun bulunmaması gerekir.

c) Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir sınıf içinde yer alan bütün finansal araçların benzer özellikler taşıması. Örneğin, hepsinin satım opsiyonu bulunmalı ve geri satın alım veya itfa fiyatlarının hesaplanmasında kullanılan formüller veya benzeri yöntemler o sınıftaki diğer tüm finansal araçlar için aynı olmalıdır.

d) Opsiyonu veren tarafa nakit ödeme yapılması veya diğer bir finansal varlık verilmesi suretiyle geri satın alım ya da itfa yükümlülüğü getiren sözleşmeye dayalı yükümlülükten ayrı olarak, finansal aracın, diğer işletmeye nakit veya başka bir finansal varlık verilmesine ya da potansiyel olarak işletmenin aleyhine olabilecek şartlarda bir başka işletme ile finansal varlık ya da borçların değiştirilmesine ilişkin herhangi bir sözleşmeye dayalı yükümlülük içermemesi ve söz konusu finansal aracın, finansal borç tanımı altındaki (b) bendinde belirtilen işletmenin özkaynağına dayalı finansal araçları ile ifa edilebilecek bir sözleşme niteliğinde olmaması.

e) Finansal aracın ömrü boyunca söz konusu araca ilişkin toplam beklenen nakit akışlarının, önemli ölçüde, kâr veya zarara, muhasebeleştirilmiş net varlıklardaki değişime veya finansal aracın ömrü boyunca muhasebeleştirilmiş olup olmamasına bakılmaksızın net işletme varlıklarının gerçeğe uygun değerlerindeki değişime bağlı olması (finansal araca ilişkin herhangi bir etki hariç olmak üzere).

16B. Bir finansal aracın özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılması için, yukarıdaki özellikleri taşımasına ek olarak, ihraççı işletmenin aşağıdaki şartları haiz bir başka finansal aracının ya da sözleşmesinin bulunmaması gerekir:

a) Toplam nakit akışlarının önemli ölçüde kâr veya zarara, muhasebeleştirilmiş net varlıklardaki değişime veya muhasebeleştirilmiş olup olmamasına bakılmaksızın net işletme varlıklarının gerçeğe uygun değerlerindeki değişime bağlı olan (bu tür bir finansal araca veya sözleşmeye ilişkin herhangi bir etki hariç olmak üzere); ve

b) Opsiyonu kullanma hakkına sahip tarafa yönelik kalan getiriyi önemli ölçüde sınırlayan ya da sabitleyen bir etkiye sahip olan.

Paragraf 16A’da belirtilen türde bir aracın hamili ile yapılan ve finansal araç niteliğinde olmayan bir varlığı elinde bulunduran kişi ile işletme arasında düzenlenebilecek benzer bir sözleşmenin koşul ve şartlarını taşıyan finansal olmayan sözleşmeler, bu hükmün uygulanmasında dikkate alınmaz. İşletme, bu hükmün karşılanıp karşılanamadığı konusunda karar verememesi durumunda, satım opsiyonu bulunan finansal aracı özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırmaz.”

MADDE 5 - Aynı Standarda 16B Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile 16C ve 16D Paragrafları eklenmiştir.

“Sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren finansal araçlar veya söz konusu araçların bileşenleri

16C. Bazı finansal araçlar, sadece tasfiye durumunda, ihraççı işletmeye, diğer bir işletmeye net varlıklarından oransal bir pay verme şeklinde sözleşmeye dayalı bir yükümlülük içerir. Söz konusu yükümlülük ortaya çıkar çünkü tasfiyenin ortaya çıkması ya kesindir ve işletmenin kontrolü dışındadır (sınırlı süreli işletme örneğinde olduğu gibi) ya da kesin olmamakla birlikte finansal araç hamilinin opsiyonuna bağlıdır. Finansal borç tanımına bir istisna olarak, bu tür bir yükümlülük içeren finansal araç, aşağıda belirtilen özelliklerin tamamını taşıması durumunda özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılır:

(a) İşletmenin tasfiyesi durumunda, hamiline, işletmenin net varlıklarından oransal bir pay alma hakkını vermesi. İşletmenin net varlıkları, varlıklar üzerindeki diğer tüm alacak haklarının düşülmesinden sonra kalan varlıklardır. Oransal bir pay;

(i) Tasfiye durumundaki işletmenin net varlıklarının eşit tutarlardan oluşan parçalara bölünmesi suretiyle; ve

(ii) Finansal araç hamillerinin elindeki parça sayısı ile söz konusu tutarın çarpılması suretiyle belirlenir.

(b) Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir sınıf içinde yer alan finansal araç olması. Aracın bu tür bir sınıfta yer alması için:

(i) Tasfiye durumunda, işletmenin varlıklarına ilişkin olarak diğer alacak hakları içerisinde bir önceliğinin bulunmaması, ve

(ii) Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir sınıf içinde yer almadan önce bir başka finansal araca dönüştürülmesi zorunluluğunun bulunmaması gerekir.

(c) Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir sınıf içinde yer alan tüm finansal araçların, tasfiye durumunda ihraççı işletmeye, diğer bir işletmeye net varlıklarından oransal bir pay verme şeklinde sözleşmeye dayalı bir yükümlülük içeren benzer özelliklerinin bulunması.

16D. Bir finansal aracın özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılması için, yukarıdaki özellikleri taşımasına ek olarak, ihraççı işletmenin aşağıdaki şartları haiz bir başka finansal aracının ya da sözleşmesinin bulunmaması gerekir:

a) Toplam nakit akışlarının önemli ölçüde kâr veya zarara, muhasebeleştirilmiş net varlıklardaki değişime veya muhasebeleştirilmiş olup olmamasına bakılmaksızın net işletme varlıklarının gerçeğe uygun değerlerindeki değişime bağlı olması (bu tür bir finansal araca veya sözleşmeye ilişkin herhangi bir etki hariç olmak üzere); ve

b) Finansal araç hamiline yönelik kalan getiriyi önemli ölçüde sınırlayan ya da sabitleyen bir etkiye sahip olması.

Paragraf 16C’de belirtilen türde bir aracın hamili ile yapılan ve finansal araç niteliğinde olmayan bir varlığı elinde bulunduran kişi ile işletme arasında düzenlenebilecek benzer bir sözleşmenin koşul ve şartlarını taşıyan finansal olmayan sözleşmeler, bu hükmün uygulanmasında dikkate alınmaz. İşletme, bu hükmün karşılanıp karşılanamadığı konusunda karar verememesi durumunda, söz konusu finansal aracı, özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırmaz.”

MADDE 6 - Aynı Standarda 16D Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile 16E ve 16F Paragrafları eklenmiştir.

“Satım opsiyonu bulunan finansal araçların ve sadece tasfiye durumunda diğer tarafa işletmenin net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren finansal araçların yeniden sınıflandırılması

16E. İşletme, bir finansal aracı 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca, söz konusu Paragraflarda belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz olduğu tarihten itibaren özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırır. İşletme, bir finansal aracı, anılan Paragraflarda belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz olmaktan çıktığı tarihten itibaren yeniden sınıflandırır. Örneğin işletme, ihraç etmiş olduğu tüm satım opsiyonu bulunmayan finansal araçlarını itfa etmesi ve ödenmemiş durumdaki satım opsiyonu bulunan finansal araçlarının 16A - 16B Paragraflarında yer verilen bütün özellikleri ve şartları haiz olması durumunda; satım opsiyonu bulunan finansal araçlarını, satım opsiyonu bulunmayan finansal araçlarını itfa ettiği tarihten itibaren özkaynağa dayalı finansal araç olarak yeniden sınıflandırır.

16F. İşletme, 16E Paragrafı uyarınca bir finansal aracın yeniden sınıflandırılmasına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde muhasebeleştirme yapar:

(a) 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz olmaktan çıktığı tarihten itibaren özkaynağa dayalı bir finansal aracı, finansal borç olarak yeniden sınıflandırır. Söz konusu finansal borç, anılan aracın yeniden sınıflandırma tarihindeki gerçeğe uygun değeri ile ölçülür. İşletme, özkaynağa dayalı finansal aracın defter değeri ile finansal borcun gerçeğe uygun değeri arasındaki herhangi bir farkı, yeniden sınıflandırma tarihinde özkaynakta muhasebeleştirir.

(b) Finansal borcu, 16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz olduğu tarihten itibaren özkaynak olarak yeniden sınıflandırır. Özkaynağa dayalı bir finansal araç, finansal borcun yeniden sınıflandırma tarihindeki defter değeri ile ölçülür.”

MADDE 7 - Aynı Standardın 17 nci Paragrafının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen durumlar haricinde, finansal borcu özkaynağa dayalı finansal araçtan ayıran önemli bir özellik, finansal aracın taraflarından birinin (ihraççı) diğer tarafa (hamil) nakit ya da başka bir finansal araç vermesi ya da potansiyel olarak ihraççının aleyhine olan koşullar altında hamil ile finansal varlık veya finansal borç takasına ilişkin olarak yapılan sözleşmeye dayalı bir yükümlülüğünün bulunmasıdır.”

MADDE 8 - Aynı Standardın 18 inci Paragrafının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“18(b) 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan finansal araçlar haricinde, hamile, ihraççıya nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığı satma hakkı veren (”satılabilir araç”) finansal araç bir finansal borçtur. Söz konusu nakit ya da diğer finansal varlık tutarının bir endeks bazında veya artma ya da azalma potansiyeli olan bir başka kalem bazında belirlenmesi durumunda bile finansal araç, bir finansal borçtur. 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan finansal araçlar haricinde, hamilin aracı ihraççıya nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığı satma seçeneğinin varlığı, satılabilir aracın finansal borç tanımını karşıladığı anlamına gelir. Örneğin, açık uçlu yatırım fonları, menkul kıymetler yatırım fonları, ortaklıklar ve bazı kooperatif işletmeleri, mutasarrıflarına ya da üyelerine, 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan finansal araçlar haricinde, mutasarrıfların veya üyelerin paylarının finansal borç olarak sınıflandırılmasıyla sonuçlanacak şekilde, ihraç edendeki paylarını herhangi bir zamanda nakit karşılığı geri satın alma hakkını verir. Ancak, finansal borç olarak sınıflandırma, “mutasarrıflarına dağıtılabilir net varlık değeri” ve “mutasarrıflara dağıtılabilir net varlık değerindeki değişim” gibi tanımların ortaklarca oluşturulan sermayesi olmayan bir işletmenin (bazı yatırım fonları ve menkul kıymet yatırım fonları gibi, bakınız: Açıklayıcı Örnek 7) finansal tablolarında kullanılmasını ya da üyelerin toplam paylarının ihtiyatlar gibi özkaynak tanımını karşılayan ve satılabilir araçlar gibi karşılamayan kalemleri içerdiğini göstermek için ilave açıklamalar yapılmasına engel olmaz (bakınız: Açıklayıcı örnek 8).”

MADDE 9 - Aynı Standardın 19 uncu Paragrafının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılan finansal araçlar haricinde, işletmenin nakit ya da başka bir finansal varlıkla ödemekten kaçınma konusunda koşulsuz bir hakkının bulunmadığı bir sözleşmeye dayalı finansal yükümlülük, finansal bir borçtur.”

MADDE 10 - Aynı Standardın 22 nci Paragrafının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“22A Paragrafında belirtilenler haricinde, işletmenin sabit bir tutarda nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığında özkaynağına dayalı finansal araçlarından vermesiyle (almasıyla) ödenecek olan bir sözleşme, öz kaynağa dayalı finansal araçtır.”

MADDE 11 - Aynı Standarda 22 nci Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 22A Paragrafı eklenmiştir.

“22A. Sözleşmenin sona ermesi üzerine işletme tarafından alınacak ya da verilecek özkaynağa dayalı finansal araçların; 16A ve 16B Paragraflarında belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz satım opsiyonu bulunan finansal araçlardan veya sadece tasfiye durumunda işletmeye, diğer tarafa net varlıklarından oransal bir pay verme yükümlülüğü getiren ve 16C ile 16D Paragraflarında belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz finansal araçlardan oluşması durumunda, söz konusu sözleşme finansal varlık veya finansal borçtur. Buna, işletmenin belirli tutarda nakit veya finansal varlık karşılığında, belirli sayıda bahse konu finansal aracı alması veya vermesiyle ifa edilmiş olacak olan sözleşme de dahildir.”

MADDE 12 - Aynı Standardın 23 üncü Paragrafının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen durumlar haricinde, bir işletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlarını nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığında satın alması yükümlülüğünü içeren bir sözleşme, geri satın alınan tutarın bugünkü değeri kadar (örneğin, forward geri satın alma fiyatı, opsiyon kullanma fiyatı veya diğer geri satın alım tutarının bugünkü değeri) bir finansal borç doğurur.”

MADDE 13 - Aynı Standardın 25 inci Paragrafının (a) bendinin sonunda yer alan “veya” ifadesi, (b) bendinin sonuna eklenmiş; (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer alan (c) bendi eklenmiştir.

“25(c) Finansal aracın 16A ve 16B Paragraflarında belirtilen bütün özellikleri ve şartları haiz olması.”

MADDE 14 - Aynı Standarda 96 ncı Paragraftan sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 96A, 96B ve 96C Paragrafları eklenmiştir.

“96A. “-”

96B. TMS 32′ye ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan değişiklikler, kapsama ilişkin sınırlı düzeyde bir istisna getirmektedir; buna bağlı olarak işletme, söz konusu istisnayı kıyaslama yoluyla uygulamamalıdır.

96C. Bu istisna uyarınca finansal araçların sınıflandırılması, söz konusu araçların TMS 1, TMS 32, TMS 39 ve TFRS 7 uyarınca muhasebeleştirilmesi ile sınırlıdır. Finansal araç, yol gösterici başka bir Standart veya Yorum uyarınca, örneğin TFRS 2 uyarınca, özkaynağa dayalı finansal araç olarak dikkate alınmamalıdır.”

MADDE 15 - Aynı Standarda 97B Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan 97C ve 97D Paragrafları eklenmiştir.

“97C. TMS 32′ye ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan değişiklikleri uygularken, işletmenin, sadece tasfiye durumunda net varlıklarından oransal bir payı diğer tarafa verme yükümlülüğü getiren bileşik bir finansal aracı ayrı ayrı borç ve özkaynak bileşenlerine bölmesi gerekmektedir. Borç bileşeninin geri ödenmiş olması durumunda, TMS 32′ye ilişkin söz konusu değişikliklerin geriye dönük uygulanması, özkaynağın iki kısma ayrılmış olmasını sağlayacaktır. İlk kısım, dağıtılmamış kârlarda yer alacak ve borç bileşeninin üzerine eklenen birikimli faizi gösterecektir. Diğer kısım ise esas özkaynak kısmını temsil edecektir. Buna bağlı olarak, değişikliklerin uygulandığı tarihte borç bileşeninin geri ödenmiş olması durumunda, işletmenin söz konusu ayrımı yapma zorunluluğu bulunmamaktadır.

97D. “-”"

MADDE 16 - Aynı Standardın UR13 Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“UR13. Özkaynağa dayalı finansal araçlara örnek olarak; satılamayan adi hisse senetleri, bazı satım opsiyonu bulunan finansal araçlar (bakınız 16A - 16B Paragrafları), sadece tasfiye durumunda işletmenin net varlıklarından oransal bir payı diğer tarafa verme yükümlülüğü getiren bazı finansal araçlar (bakınız 16C - 16D Paragrafları), imtiyazlı hisse senetleri (bakınız: Paragraf UR 25 ve UR 26), hisse alım hakkı veren finansal araçlar, veya bir finansal varlık veya sabit tutarda bir nakit karşılığında, bir işletmenin ihraç ettiği sabit sayıdaki satılamayan adi hisse senedine alım için başvurmak veya satın almak konusunda hamiline imkan veren yazılı alım opsiyonları gösterilebilir. İşletmenin, sabit tutarda bir nakit veya finansal varlık karşılığında belirli miktarda özkaynağına dayalı finansal araç satın alma veya ihraç etme yükümlülüğü, anılan işletmenin özkaynağına dayalı finansal aracıdır (22A Paragrafında belirtilenler hariç). Bununla birlikte, bu tür bir sözleşmenin işletme için nakit veya başka bir finansal varlık verme yükümlülüğünü içermesi durumunda (16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca özkaynak olarak sınıflandırılan bir sözleşme haricinde), anılan sözleşme geri satın alınan tutarın bugünkü değerine ilişkin bir borç da yaratır (bakınız: Paragraf UR 27 (a)). Satılamayan adi hisse senedi ihraç eden bir işletme, dağıtım yapmak için resmi olarak harekete geçtiğinde bir yükümlülük üstlenir ve hissedarlara karşı buna uygun olarak davranması kanunen zorunlu hale gelir. Bu durum temettü dağıtımında bulunulacağının duyurulmasından sonra veya işletmenin tasfiye edilip borçlarının ödenmesinden sonra kalan aktiflerin ortaklara dağıtılabilir olması durumunda geçerli olabilir.”

MADDE 17 - Aynı Standardın UR14 Paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“UR14. İşletmeye sabit tutarda bir nakit veya başka bir finansal varlık karşılığında belirli miktarda özkaynağına dayalı finansal aracı yeniden edinme hakkı veren satın alınmış bir alım opsiyonu veya benzer diğer bir sözleşme, işletme için bir finansal varlık değildir (22A Paragrafında belirtilenler hariç). Bu tür bir sözleşme için ödenen tutar özkaynaktan düşülür.”

MADDE 18 - Aynı Standarda UR14 Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile UR14A, UR14B, UR14C ve UR14D Paragrafları eklenmiştir.

“Diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen finansal araçlar sınıfı (16A(b) ve 16C(b) Paragrafları)

“UR14A. 16A ve 16C Paragraflarının özelliklerinden biri, finansal aracın diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir finansal araç sınıfında yer almasıdır.

UR14B. Bir finansal aracın alt sınıfa ait olup olmadığını belirlerken işletme, söz konusu finansal araca ilişkin olarak tasfiye durumunda ortaya çıkacak alacak hakkını, anılan finansal aracın sınıflandırıldığı tarihte tasfiye olacakmış gibi değerlendirir. İşletme, ilgili durumlarda bir değişiklik olması durumunda, sınıflandırmayı yeniden gözden geçirir. Örneğin; işletmenin başka bir finansal aracı ihraç ya da itfa etmesi durumunda, bu husus, söz konusu finansal aracın diğer tüm finansal araç sınıflarından sonra gelen bir finansal araç sınıfında yer alıp almaması hususunu etkileyebilir.

UR14C. İşletmenin tasfiyesi durumunda imtiyazlı bir hakka sahip finansal araç, işletmenin net varlıklarından oransal bir pay alma hakkına sahip bir finansal araç değildir. Örneğin, işletmenin net varlıklarından oransal bir pay alma hakkına sahip alt sınıfta yer alan diğer finansal araçlar tasfiye durumunda imtiyazlı bir hakka sahip değil iken, tasfiye durumunda işletmenin net varlıklarındaki payına ek olarak hamiline sabit bir temettü getirisi sağlayan finansal araç, tasfiyede imtiyazlı bir hakka sahiptir.

UR14D. İşletmenin yalnızca tek bir sınıf finansal aracının bulunması durumunda, söz konusu sınıf, diğer bütün finansal araç sınıflarından sonra geliyormuş gibi değerlendirilir.”

MADDE 19 - Aynı Standarda UR14D Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile UR14E Paragrafı eklenmiştir.

“Finansal aracın ömrü boyunca finansal araca atfedilebilir toplam beklenen nakit akışları (16A(e) Paragrafı)

UR14E. Finansal aracın ömrü boyunca finansal araca ilişkin toplam beklenen nakit akışları; önemli ölçüde işletmenin kârına veya zararına, muhasebeleştirilmiş net varlıklarındaki değişime veya finansal aracın ömrü boyunca muhasebeleştirilmiş olup olmamasına bakılmaksızın net varlıklarının gerçeğe uygun değerindeki değişikliğe dayandırılmalıdır. Kâr veya zarar ile muhasebeleştirilmiş net varlıklardaki değişim, ilgili TFRS’ler uyarınca hesaplanmalıdır.”

MADDE 20 - Aynı Standarda UR14E Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile UR14F, UR14G, UR14H ve UR14I Paragrafları eklenmiştir.

“Finansal araç hamilinin, işletmenin sahibi sıfatı dışında dahil olduğu işlemler (16A ve 16C Paragrafları)

UR14F. Satım opsiyonu bulunan bir finansal aracın veya işletmeye sadece tasfiye durumunda net varlıklarından oransal bir payı diğer tarafa verme yükümlülüğü getiren bir finansal aracın hamili işletmenin sahibi dışında bir sıfatla işletme ile işlemlerde bulunabilir. Örneğin, finansal aracın hamili aynı zamanda işletmenin bir çalışanı olabilir. Finansal aracın 16A veya 16C Paragrafları uyarınca özkaynak olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmaması gerektiği değerlendirilirken, yalnızca, aynı zamanda işletmenin de sahibi olan finansal araç hamilinin elinde bulundurduğu söz konusu araca ilişkin nakit akışları ve sözleşme kayıt ve şartları dikkate alınır.

UR14G. Bu konuya ilişkin bir örnek olarak, sınırlı ve sınırsız sorumlu ortaklara sahip limited şirket gösterilebilir. Sınırsız sorumlu ortaklardan bazıları işletmeye garanti verebilir ve bu garanti karşılığında kendilerine ödeme yapılabilir. Bu tür durumlarda, söz konusu garanti ve garantiye ilişkin nakit akışları, işletmenin sahibi sıfatındaki değil, garantör sıfatındaki finansal araç hamillerine ilişkindir. Buna bağlı olarak, bu tür bir garanti ve garantiye ilişkin nakit akışları; sınırsız sorumlu ortakların sınırlı sorumlu ortakların altında yer aldığı şeklinde bir izlenim uyandırmayacak ve limited şirket ile kolektif şirket finansal araçlarının sözleşme şartlarının aynı olup olmadığı değerlendirilirken göz ardı edilecektir.

UR14H. Konuya ilişkin başka bir örnek olarak, içinde bulunulan yılda ve geçmiş yıllar boyunca sunulan hizmetler veya yapılan işler temelinde kâr veya zararı finansal araç sahiplerine dağıtan kâr veya zarar paylaşımı anlaşmaları gösterilebilir. Bu tür anlaşmalar, finansal araç hamillerinin işletme sahibi sıfatında olmadıkları işlemlerdir ve 16A veya 16C Paragraflarında belirtilen özelliklerin değerlendirilmesinde dikkate alınmamalıdır. Bununla birlikte, aynı sınıfta yer alan finansal araçlara kıyasla, kâr veya zararı, finansal araç hamillerinin elinde bulunan söz konusu araçların nominal tutarlarına dayalı olarak dağıtan kâr veya zarar paylaşımı anlaşmaları, işletme sahibi sıfatındaki finansal araç hamilleri ile yapılan işlemler niteliğindedir ve 16A veya 16C Paragraflarında belirtilen özellikler değerlendirilirken dikkate alınmalıdır.

UR14I. Finansal aracın sahibi (işletmenin sahibi niteliğinde bulunmayan) ile ihraççı işletme arasındaki bir işleme ilişkin nakit akışları, sözleşme hükümleri ve şartları; finansal olmayan araç sahibi ile ihraççı işletme arasındaki olası eşdeğer işlemlerle benzerlik göstermelidir.”

MADDE 21 - Aynı Standarda UR14I Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan başlık ile UR14J Paragrafı eklenmiştir.

“Finansal araç sahiplerinin kalan getirilerini büyük ölçüde sınırlayan veya sabitleyen toplam nakit akışlarına ilişkin sözleşme veya diğer finansal araç sınıfına girmeyen araçlar (16B ve 16D Paragrafları)

UR14J. 16A veya 16C Paragraflarında yer alan koşulları karşılamadığı takdirde, bir finansal aracın özkaynak olarak sınıflandırılmasının şartı, işletmenin (a) toplam nakit akışları önemli ölçüde kâr veya zarara, muhasebeleştirilmiş net varlıklardaki değişime veya muhasebeleştirilmiş olup olmamasına bakılmaksızın net varlıkların gerçeğe uygun değerindeki değişime bağlı olan ve (b) kalan getirinin büyük ölçüde sabitlenmesi veya sınırlandırılması etkisi bulunan bir başka finansal aracının veya sözleşmesinin bulunmamasıdır. Üçüncü kişilerle normal ticari ilişkilerde bulunulması durumunda aşağıdaki özellikleri haiz finansal araçların, 16A veya 16C Paragraflarında belirtilen şartları sağlamamış olsalar bile, özkaynak olarak sınıflandırılmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır.

(a) Büyük ölçüde işletmenin belirli varlıklarına dayanan toplam nakit akışlarına sahip finansal araçlar.

(b) Gelirin belirli bir yüzdesine dayalı toplam nakit akışlarına sahip finansal araçlar.

(c) İşletmeye verdikleri hizmetlerden dolayı personelin ödüllendirilmesi için düzenlenen sözleşmeler.

(d) Sağlanan mal ve hizmetler için kârın önemsiz sayılabilecek bir yüzdesinin ödenmesini gerektiren sözleşmeler.”

MADDE 22 - Aynı Standardın UR27 Paragrafının (a), (b) ve (c) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“UR27(a). İşletmenin belirli sayıdaki kendi hissesini gelecekte başka bir ödeme olmaksızın alması ya da vermesi; veya belirli sayıdaki kendi hissesini nakit ya da başka bir finansal varlık karşılığında değiştirmesi ile yerine getirilecek olan bir sözleşme, özkaynağa dayalı bir finansal araçtır (22A Paragrafında belirtilenler hariç). Buna göre, bu tür bir sözleşme için alınan ya da ödenen herhangi bir bedel doğrudan özkaynağa eklenir veya özkaynaktan düşülür. Karşı tarafa sabit tutarda bir nakit karşılığı işletmenin belirli sayıda hissesini alma hakkı veren ihraç edilmiş bir hisse opsiyonu buna örnek olarak gösterilebilir. Ancak, sözleşmenin işletmenin kendi hisselerini belirli ya da belirlenebilen bir tarihte veya talep edildiğinde geri satın almasını (bedelini ödeyerek geri almasını) gerektirmesi durumunda, işletme için aynı zamanda geri satın alma tutarının bugünkü değeri kadar bir finansal borç doğmuş olur (16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilen tüm özellikleri ve şartları haiz finansal araçlar hariç). İşletmenin, bir forward sözleşmesi uyarınca belirli miktar bir nakit karşılığında kendi hissesinin belirli bir kısmını geri alma yükümlülüğü buna örnek olarak verilebilir.

(b) İşletmenin geri satın alma yükümlülüğü olan hisselerin adedi sabitlenmemiş ya da yükümlülük karşı tarafın geri satma hakkını kullanmasına bağlı dahi olsa, bir işletmenin nakit karşılığı kendi hisselerini satın alma yükümlülüğü geri satın alma tutarının bugünkü değeri kadar bir finansal borç doğurur (16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilenler hariç). Karşı tarafın opsiyonu kullanması durumunda işletmenin kendi hisselerini nakit karşılığı geri satın almasını gerektiren ihraç edilmiş bir opsiyon, koşullu yükümlülük için bir örnektir.

(c) Alınacak ya da verilecek nakit veya başka bir finansal varlık tutarı işletmenin kendi hisse senedinin piyasa fiyatındaki değişikliklere bağlı olsa dahi, nakit ya da başka bir finansal varlık olarak yerine getirilecek olan sözleşme bir finansal varlık veya bir finansal borçtur (16A - 16B veya 16C - 16D Paragraflarında belirtilenler hariç). Net nakit ödemeli hisse opsiyonu buna bir örnektir.”

MADDE 23 - Aynı Standarda UR29 Paragrafından sonra gelmek üzere aşağıda yer alan UR29A Paragrafı eklenmiştir.

“UR29A. İşletmeye sözleşmeye dayalı yükümlülük getiren bazı finansal araçlar, 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca, özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılır. Söz konusu Paragraflara göre sınıflandırma, bu Standartta finansal araçların sınıflandırılmasına ilişkin olarak uygulanan hükümlerin bir istisnası niteliğindedir. Bu istisna, konsolide finansal tablolarda kontrol gücü olmayan payların (azınlık paylarının) sınıflandırılmasını kapsamaz. Buna bağlı olarak, 16A - 16B veya 16C - 16D Paragrafları uyarınca kontrol gücü olmayan paylar (azınlık payları), bireysel finansal tablolarda özkaynağa dayalı finansal araç olarak sınıflandırılırken, grup şirketlerinin konsolide finansal tablolarında borç olarak sınıflandırılır.”

MADDE 24 - Bu Tebliğ 31/12/2008 tarihinden sonra başlayan hesap dönemleri için geçerli olmak üzere, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. İsteyen işletmeler, bu hükümler çerçevesinde, bu Tebliği 1/1/2009 öncesinde başlayan hesap dönemlerine ilişkin finansal tablolarında uygulayabilirler. Bu durumda, anılan husus dipnotlarda açıklanır ve söz konusu önceki dönemde TMS 1, TMS 39, TFRS 7 ve TFRS Yorum 2′ye ilişkin olarak Şubat 2009′da yapılan ilgili değişiklikler de uygulanır.

MADDE 25 - Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu yürütü


KİRALARIN BANKADAN KİRA VEKİLİ HESABINA YATIRILMASI SONUCU USUL SORUNU!

Adınıza banka hesabına yatan söz konusu paraların mülk sahiplerine aktarılırken, yine banka ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle yapılması gerekmektedir.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/GVK/70

Konu: Müvekkillerle yapılan sözleşme gereği Avukatların kendi adına bankada hesap açılması durumunda bu hesapta biriken kira paralarının mal sahibi hesabına aktarılmasında 268 seri no.lu Gelir Vergisi GT uyarınca sakınca olup olmadığı hk.

….

İlgi: …. tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, müvekkiller ile yaptığınız sözleşme gereği mal sahipleri adına kira paraları topladığınız, kira topladığınız bağımsız bölüm sayısının 110 civarında olduğu, kira ödemelerinin takibi ve ödenmeyen kiralar için zamanında kanun yollarına başvurmak zorunda olduğunuzdan, aranızda bulunan mevcut sözleşme ve vekaletnameye dayanarak kendi adınıza bankada hesap açılmasının ve bu hesapta biriken paraların her ay mal sahiplerinin hesabına aktarma yapılmasında 268 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca bir sakıncanın olup olmadığı hususu sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70.maddesinde; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır.

1- Arazi, bina (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir.) …” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda bahsedilen, mal ve hakların sahiplerinden kasıt; hem “malik” hem de “hak” deyiminin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Gerek maddi gerekse gayrimaddi hak üzerinde mülkiyeti olanları kapsar. Türk Medeni Kanunu’na göre gayrimenkuller üzerindeki sahiplik ise tapuya tescil ile meydana gelir.

Diğer taraftan, 29.07.2008 tarih ve 26951 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 268 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğ’i ile işyeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsikine ilişkin olarak açıklamalara yer verilmiştir.

Tebliğin “Tevsik Zorunluluğunun Kapsamı” başlıklı 1. maddesinde;

“Bakanlığımıza verilen yetkiye istinaden,

- Konutlarda, her bir konut için aylık 500 YTL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin,

-İşyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların

kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 1/11/2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

2. Tevsik Zorunluluğu Getirilen İşlemlerde Belge Düzeni

Vergi Usul Kanununun mükerrer 257. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden 7.9.1995 tarih ve 22397 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 243 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, 8.1.1996 tarih ve 22577 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 246 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bankalara

düzenleme zorunluluğu getirilen, dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsik edilme zorunluluğu uygulaması eskiden olduğu gibi devam edecektir.

Önceki bölümde belirtilen banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle, para yatırma veya havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden bu belgeler tevsik edici belge kabul edilecektir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.

3. Tevsik Zorunluluğu Kapsamında Olmayan Tahsilat ve Ödemeler

Mükelleflerce,

- Her bir konut için aylık tutarı 500 YTL’ nin altındaki konut kira geliri ile

- Mahkeme ve icra yoluyla yapılan konut ve işyeri kira gelirine ilişkin tahsilatlar

Tebliğle getirilen zorunluluk kapsamında değildir.

Öte yandan aynî olarak yapılan söz konusu ödemelerin bu zorunluluk kapsamında olmadığı tabiidir….” denilmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 1/11/2008 tarihinden itibaren kira ödemelerinin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenecek belgelerle tevsik zorunluluğunda, konutların aylık tutarının 500- YTL üzerinde olması, işyerleri için aylık kira bedelleri tutarına bakılmaksızın banka, benzeri finans kurumu veya posta idaresince düzenlenecek belgelerle tevsiki zorunlu olduğundan, mülk sahipleri tarafından vekil tayin edilerek kira bedellerini tahsile yetkili kılınmanız halinde, adınıza açılacak banka hesabına kira ödemesinin yapılması mümkün olup, ödemeye ait bankada düzenlenen dekontun açıklama kısmına mülk sahibinin ismi ile kira ödemesi olduğunun belirtilmesi ,

Bu şekilde, adınıza banka hesabına yatan söz konusu paraların mülk sahiplerine aktarılırken, yine banka ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.


DEVLET MUHASEBESİ STANDARDI 5 - BORÇLANMA MALİYETLERİ

Devlet Muhasebesi Standartları Kurulundan; Amaç: 1. Bu standart, borçlanma maliyetlerinin muhasebeleştirilme yöntemini düzenlemektedir. Borçlanma maliyetlerinin oluştuğu anda gider olarak kaydı esas olmakla birlikte, bir özellikli varlığın satın alınması, inşa edilmesi veya üretimine ilişkin borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesi de mümkündür.

Kapsam

2. Bu Standart, 24/12/2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin borçlanma maliyetlerinin muhasebeleştirilmesinde uygulanır.

Tanımlar

3. Bu Standartta geçen kavramlar aşağıdaki anlamları ile kullanılır.

Borçlanma Maliyetleri:

Borçlanılan fonlarla ilişkili olarak kamu idareleri tarafından yüklenilen faiz ve diğer giderlerdir.

Gelirler:

Raporlama döneminde ilk defa hesaplara alınacak varlıklar ile yeniden değerleme farkları dışında net varlık/özkaynakta artışa neden olan her türlü işlemdir.

Giderler:

Raporlama döneminde ilk defa hesaplara alınacak yükümlülükler ile yeniden değerleme farkları dışında net varlık/özkaynakta azalmaya neden olan her türlü işlemdir.

Kamu İdaresi:

5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan genel yönetim kapsamındaki idarelerdir.

Nakit:

Elde bulunan para ve vadesiz mevduatlardır.

Net Varlıklar/Özkaynak:

Bilânçodaki varlıklar ile yükümlülükler arasındaki farktır. Net varlıklar/özkaynak artı veya eksi durumda olabilir. Net varlıklar/özkaynak bir kamu idaresinin faaliyet sonucundan etkilenir. Net varlık/özkaynaktaki bir yıldan diğer yıla görülen artışlar olumlu, azalışlar ise olumsuz faaliyet sonucunu gösterir. Net varlık/özkaynaktaki olumlu ya da olumsuz farkın varlık ya da yükümlülük envanterinden kaynaklanması halinde bu husus ayrıca açıklanır.

Özellikli varlık:

Amaçlanan şekilde kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi uzun bir süreyi gerektiren varlıktır.

Tahakkuk Esası:

İşlem ve olayların, nakdin veya nakit benzeri varlıkların alındığı veya ödendiği anda değil, gerçekleştikleri anda kaydedildiği bir muhasebe esasıdır. Bir ekonomik değer; oluşturulduğunda, başka bir şekle dönüştürüldüğünde, mübadeleye konu edildiğinde, el değiştirdiğinde veya yok olduğunda muhasebeleştirilir ve ilgili oldukları dönemlerin malî tablolarında gösterilir. Varlıklar, yükümlülükler, net varlıklar/özkaynak, gelir ve giderler tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilen unsurlardır.

Varlıklar:

Geçmişteki işlem ve olayların bir sonucu olan, gelecekte ekonomik yarar sağlaması beklenen ve kamu idareleri tarafından kontrol edilen kaynak ve değerlerdir.

Yükümlülükler:

Geçmişteki işlem ve olaylardan doğan ve ödenmesi sonucunda, idarenin ekonomik kaynak ve değerlerinde azalma gerçekleşmesi beklenen, idareye ait mevcut borç ve sorumluluklardır.

Borçlanma Maliyetlerinin Unsurları

4. Borçlanma maliyetleri şunları içerebilir:

1. Kısa ve uzun vadeli borçlanmalara uygulanan faizler,

2. Borçlanmalarla ilgili iskonto ve primler,

3. Borç anlaşmalarıyla bağlantılı tali maliyetler,

4. Finansal kiralamaya ilişkin finansman giderleri,

5. Yabancı para ile borçlanmaların faiz maliyetlerine ilişkin kur farkları.

Özellikli Varlıklar

5. İşyerleri, hastaneler, yol, köprü ve elektrik üretim tesisleri gibi varlıklar ile kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi uzun bir süreyi gerektiren stoklar özellikli varlıklara örnek olarak verilebilir. Bunların dışında kalan yatırımlar, olağan koşullarda kısa sürede üretilen varlıklar ile amaçlandığı şekilde kullanıma veya satışa hazır halde edinilen varlıklar özellikli varlık değildir.

Borçlanma Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi - Temel Yöntem

6. Borçlanma maliyetlerinin muhasebeleştirilmesinde temel yöntem, maliyetlerin oluştuğu dönemde gider kaydedilmesidir.

7. Temel yöntem kapsamında borçlanma maliyetleri, nasıl borçlanıldığından bağımsız olarak, oluştuğu dönemde gider olarak kaydedilir.

8. Borçlanma maliyetleri için kabul edilen muhasebe politikası, mali tablolarda açıklanmalıdır.

Borçlanma Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi - Alternatif Yöntem

9. Bir özellikli varlığın satın alınması, inşası veya üretimiyle doğrudan ilgili olan borçlanma maliyetleri söz konusu varlığın maliyetinin bir unsuru olarak aktifleştirilir. Aktifleştirilecek borçlanma maliyeti tutarı da bu Standarda göre belirlenir.

10. Bir özellikli varlığın satın alınması, inşası veya üretimiyle doğrudan ilgili olan borçlanma maliyetleri, gelecekte kamu idaresi için ekonomik yarar sağlamasının muhtemel olması ve maliyetin güvenilir şekilde belirlenmesi durumunda söz konusu varlığın maliyetine dâhil edilir. Diğer borçlanma maliyetleri ise oluştukları dönemde gider olarak muhasebeleştirilir.

11. Yüksek enflasyonlu durumlarda ilgili Standart hükümlerine göre borçlanma maliyetlerinin enflasyondan kaynaklanan kısmı gider olarak kaydedilmeli, enflasyondan kaynaklanmayan kısmı ise aktifleştirilmelidir.

12. Alternatif yöntemin benimsenmesi durumunda, özellikli varlıkların satın alınması, inşası veya üretimiyle doğrudan ilgili borçlanma maliyetlerinin tamamına bu yöntem tutarlı bir şekilde uygulanmalıdır.

Aktifleştirilebilen Borçlanma Maliyetleri

13. Kamu idareleri, bir özellikli varlığın edinimi için borçlandığında, söz konusu varlıkla ilgili olan doğrudan borçlanma maliyetlerini ilgili varlığın maliyetine dâhil eder.

14. Kamu idaresi merkezi olarak borçlandığı fonları, bünyesindeki diğer birim ya da kuruluşlara kredi, hibe veya sermaye transferi olarak aktarabilir. Hibe ve sermaye transferlerinde olduğu gibi, bazı aktarımlar faizsiz olabileceği gibi gerçek faiz giderinin sadece bir bölümünün geri ödenmesi koşuluna da bağlı olabilir. Kamu idareleri genel ekonomik ve mali politikalar bağlamında da borçlanabilir. Her iki durumda da ilgili borçlanma maliyetleri doğrudan gider olarak kaydedilir.

15. Bir özellikli varlığın edinimi için borç alınması halinde finansman giderinin aktifleştirilecek kısmı, söz konusu borçlanmadan elde edilen fonların geçici olarak kullanımından elde edilen gelirin toplam finansman giderinden düşülmesiyle belirlenmelidir.

16. Özellikli varlık için yapılan finansman anlaşmaları, fonların bir bölümünün veya tamamının özellikli varlık için kullanılmasından önce tedarik edilerek, kamu idaresinin bu sürede borçlanma maliyetleri üstlenmesine neden olabilir. Böylesi durumlarda bu fonlar genellikle özellikli varlık için harcanacağı zamana kadar geçici yatırımlarda kullanılır. Aktifleştirilecek borçlanma maliyetlerinin tutarı belirlenirken, bu tür borç alınan fonlardan elde edilen yatırım geliri üstlenilen borçlanma maliyetinden düşülür.

Kontrol Edilen Kuruluşlara Kaynak Aktarımı

17. Kamu idaresinin borç aldığı fonları aynı finansman maliyetiyle kontrol ettiği kuruluşlara borç olarak vermesi durumunda, kontrol edilen kuruluşlar sadece özellikli varlığın edinimiyle ilgili olarak üstlenmiş olduğu borçlanma maliyetlerini aktifleştirebilir. Bu borçlanma maliyetleri kredi anlaşmalarında gösterilmelidir.

18. Kamu idaresinin, borç aldığı fonları kontrol ettiği kuruluşlara daha düşük finansman maliyetiyle borç vermesi durumunda kontrol edilen kuruluşlar, özellikli varlığın edinimiyle ilgili olarak üstlenmiş olduğu borçlanma maliyetlerini aktifleştirebilir. Konsolide mali tablolarda, kontrol edilen kuruluş tarafından aktifleştirilen maliyetler dikkate alınmak suretiyle borçlanma maliyetinin tamamı aktifleştirilebilir.

19. Kamu idaresinin, kontrol ettiği kuruluşlara finansman maliyeti olmaksızın borç vermesi durumunda, bağımsız mali tablolarda hem kamu idaresi hem de kontrol edilen kuruluş için borçlanma maliyetleri aktifleştirilmez.

Aktifleştirmenin Başlaması

20. Borçlanma maliyetlerinin özellikli varlığın maliyetinin bir parçası olarak aktifleştirilmesine şu durumlarda başlanır;

1. Varlık için harcama yapıldığında,

2. Özellikli varlığın satın alınması, inşası veya üretimi için borçlanma maliyetleri oluştuğunda,

3. Varlığın amaçlandığı şekilde kullanıma veya satışa hazır duruma getirilmesi için gerekli işlemler başlatıldığında.

21. Özellikli varlık için yapılan harcamalar ayni ve nakdi ödemeler ile faiz hariç borçlanma giderlerini içerir.

22. Varlığın amaçlandığı şekilde kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi için gerekli işlemler, söz konusu varlığın fiziki inşasından daha fazlasını içerir. Fiziksel inşaatın başlamasından önce gerekli izinlerin alınması gibi teknik ve idari işlemler de bunlar içerisinde yer alır. Ancak bu işlemler, varlığın durumunu değiştirecek nitelikteki bir üretim veya geliştirme faaliyeti olmalıdır. Örneğin; bir arazinin inşaata hazır hale getirilmesi çalışmaları esnasında doğan borçlanma maliyetleri, çalışmanın yapıldığı dönemde aktifleştirilebilir. Buna karşın bina inşa etmek amacıyla alınan ve buna ilişkin herhangi bir çalışma yapılmaksızın elde tutulan bir arsadan dolayı ortaya çıkan borçlanma maliyetleri aktifleştirilmez.

Aktifleştirme İşlemine Ara Verilmesi

23. Varlığın amaçlandığı şekilde kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi için gerekli işlemlerin kesintiye uğradığı dönemlerde borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine ara verilmelidir.

24. Varlığın amaçlandığı şekilde kullanıma veya satış hazır hale getirilmesi için gerekli olan faaliyetlerin kesintiye uğradığı bir dönemde borçlanma maliyetleri oluşabilir. Bu maliyetler kısmen tamamlanmış varlıkların elde tutma maliyeti olup aktifleştirilmez. Ancak, önemli teknik veya idari çalışmaların devam ettiği bir dönemde genellikle borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine ara verilmez. Ayrıca, bir varlığın amaçlandığı şekilde kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi sürecinin gerekli bir parçasını oluşturan geçici ertelemeler durumunda borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine ara verilmez. Örneğin, stokların amaçlanan kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi için ihtiyaç duyulan süre boyunca veya bir coğrafi bölgede köprü inşası esnasındaki su seviyesinin yüksek olması nedeniyle meydana gelen gecikmeler süresince aktifleştirme işlemine devam edilir.

Aktifleştirmenin Sonlandırılması

25. Özellikli varlığın amaçlandığı şekilde kullanıma veya satışa hazır hale getirilmesi için gerekli faaliyetlerin önemli ölçüde tamamlanması halinde borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine son verilebilir.

26. Bir özellikli varlık, rutin idari işleri devam ediyor olsa dahi, fiziki inşası tamamlanmış ise kullanıma veya satışa hazır hale gelmiş demektir. Kullanıcının talebi doğrultusunda dekorasyon gibi varlığa ilişkin bazı küçük işlemlerin devam ediyor olması, varlığın kullanıma veya satışa hazır hale gelmiş kabul edilmesine engel teşkil etmez.

27. Bir özellikli varlığın yapımının parçalar halinde tamamlandığı ve diğer parçaların yapımı devam ederken yapımı tamamlanan bu parçaların her birinin kullanılabildiği durumlarda, söz konusu parçanın borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine son verilir.

28. Her biri bağımsız olarak kullanılabilen birkaç binadan oluşan bir iş merkezi, diğer bölümlerde inşaat devam ederken tamamlanmış parçaları kullanılabilen özellikli varlığa örnek teşkil eder. Kullanılabilmesi için inşaatın bütünüyle tamamlanmasının gerektiği bir su arıtma tesisi veya karayolunun bir parçasını oluşturan bir köprü, herhangi bir parçasının kullanılabilmesi için bütünüyle tamamlanması gereken özellikli varlıklara örnek teşkil eder.

Açıklama

29. Mali tablolarda;

1. Borçlanma maliyetleri için uygulanan muhasebe politikaları,

2. İlgili dönem boyunca aktifleştirilen borçlanma maliyetlerinin tutarı

belirtilir.

Yürürlük Tarihi

30. Bu standart, Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) tarafından Nisan 2008 tarihinde yayınlanan, Kamu Sektörü Muhasebe Standartları Kurulunun Borçlanma Maliyetleri isimli 5 numaralı standardından yararlanılarak hazırlanmıştır.

31. Bu Standart Devlet Muhasebesi Standartları Kurulunun izni ve onayı olmadan çoğaltılamaz, çevirisi yapılamaz, dağıtılamaz ve yayımlanamaz. Kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz.

32. Bu Standart, Maliye Bakanlığı ve ilgili kamu idarelerince uygulanmasına ilişkin düzenleme yapılmak üzere yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.


TEDAVİ YARDIMINA İLİŞKİN UYGULAMA TEBLİĞİ

Bilindiği üzere, (6) sıra numaralı Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği (Bundan sonra Tebliğ olarak ifade edilecektir.) 23/10/2008 tarihli ve 27033 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.Söz konusu Tebliğde aşağıda belirtilen değişiklik ve düzenlemelerin yapılması gerekli görülmüştür.

1. Tebliğin 5.1.4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”Resmi sağlık kurumunda veya personelin bağlı olduğu kurum bünyesinde yapılan protez tedavileri ile ilgili olarak yapılması gerekli görülen akrilik veya seramik veneer kron, hassas tutuculu kron, implant üstü kron v.b. metal destekli tek parça kron ve tek parça döküm kronlar ile alt-üst çene iskelet dökümünün ilgili resmi sağlık kurumu ve kuruluşu tarafından yapılması/hizmet alımı ile sağlanması halinde akrilik veya seramik veneer kron, hassas tutuculu kron, implant üstü kron v.b. metal destekli tek parça kron ve tek parça döküm kron için (malzeme dahil) 11 TL, alt-üst çene iskelet dökümü için (malzeme dahil) 43 TL döküm işçilik ücreti sağlık kurumunun faturasında belirtilmek kaydıyla ödenir. Söz konusu işlemlerin, protez tedavisini yapan sağlık kurumları tarafından yapılmayarak mevzuat hükümlerine dayanılarak başhekimliklerce, üniversitelerde ise dekanlıklarca organize edilerek yaptırılması ve hastaya fatura düzenlenmesi halinde fatura bedeli yukarıda belirtilen fiyatları aşmamak kaydıyla hastalara ödenir. Bu işlemlerin serbest diş hekimliklerinde yaptırılması halinde, ayrıca döküm işçilik ücreti ödenmez.”2. Tebliğin “Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında diş tedavisi” başlıklı 5.2 nci maddesi ve 2.7.7 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.Bu Tebliğin yürürlük tarihinden itibaren diş tedavisi amacıyla özel sağlık kurum ve kuruluşları ile serbest diş hekimliklerine sevk yapılmayacaktır. Konuyla ilgili olarak yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği ve Tebliğ hükümleri çerçevesinde diş tedavileri resmi sağlık kurum ve kuruluşlarında sağlanmaya devam edilecektir.3. Tebliğin 12.1.2 nci maddesinin dördüncü fıkrasına “Özel sağlık kurumlarında yapılan günübirlik tedavilerde kullanılan ve tanıya dayalı işleme dahil olmayan ilaçların serbest eczanelerden temini esastır.” ibaresi ilave edilmiştir.

4. Tebliğin 12.2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi madde metninden çıkarılmıştır.

5. Tebliğin 12.7.14 üncü maddesinin c-3/d bendine son fıkrasından önce gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Lapatinib: Daha önce antrasiklin, taksan ve trastuzumab ile tedavi görmüş ve halen progresyon gösteren, c-erb B2 immünhistokimya testi sonucu 3+ veya FISH + olan metastatik meme kanserli hastalarının tedavisinde kapesitabin ile kombine olarak kullanılır. Lapatinib + kapesitabin progresyona kadar geçen sürede, hastanın tedaviden fayda görmesi ve bu durumun reçete üzerinde hekim tarafından belirtilmesi halinde ödenir. Lapatinib + kapesitabin kullanılıyor iken progresyon gelişen hastalarda tedavinin sonraki basamaklarında lapatinib ödenmez.”

6. Tebliğin 12.7.20 numaralı maddesine (b) bendinin ilk fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendi eklenmiştir.

“c)12 aylıktan küçük;

-Soldan sağa şantlı doğuştan kalp hastalığına sahip olup, konjestif kalp yetersizliği tedavisi alması gereken bebeklerde,

-Siyanotik doğuştan kalp hastalıkları olan bebeklerde,

-Düzeltilmemiş ya da kısmen düzeltilmiş kompleks doğuştan kalp hastalıkları olan bebeklerde,

-Opere edildiği halde rezidü hemodinamik bozukluk nedeniyle konjestif kalp yetersizliği tedavisi almaya devam eden bebeklerde,

-Önemli pulmoner hipertansiyonlu bebeklerde (Sistemik basıncın %50’sinden fazlası)

-Hemodinamik bozukluk nedeniyle tedavi alması gereken kardiyomiyopatili bebeklerde.

12-24 ay arası;

-Düzeltilmemiş ya da kısmen düzeltilmiş kompleks doğuştan kalp hastalığı olan bebeklerde,

-Opere edildiği halde rezidü hemodinamik bozukluk nedeniyle konjestif kalp yetersizliği tedavisi almaya devam eden bebeklerde,

-Hemodinamik bozukluk nedeniyle tedavi alması gereken kardiyomiyopatili bebeklerde,

-Önemli pulmoner hipertansiyonu olan bebeklerde (Sistemik basıncın %50’sinden fazlası) kullanılır.”

7. Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.